Paylaş
“Ortodokslar’ın 6 Ocak’ta Tafota Bayramı var, denizden haç çıkarma yarışı yapıyorlar. Sen de katılıp gazeteye izlenim yazmak ister misin” diye sordular.
Hemen kabul ettim.
Sonuçta güzel haber, benim için de ilginç bir deneyim...
Ama bunu kabul ettiğimde havalar sıcak. Kış henüz bastırmamış.
Aradan zaman geçti, 6 Ocak 2015 yaklaşmaya başladı.
İstanbul kar boran. Hava durumu “Sibirya soğukları geliyor” dedikçe içim çekiliyor.
Bir kere kabul etmişim, artık dönüş de yok. Kendi başına iş açtın, bittin oğlum sen!
6 Ocak sabahı kalktım.
Haliç’te, törenin yapılacağı Balat’a gittim.
Yarış şöyle yapılıyor: Kıyıda soyunuyorsunuz, küçük teknelere bindiriyorlar, sizi kıyıdan 40-50 metre açığa götürüyorlar.
Patrik gelecek, ahşap bir haçı denize atacak, biz de teknelerden suya atlayıp kıyıdaki haçı kapmaya çalışacağız.
Üstümde mayo, teknede titriyorum.
Bekle bekle Patrik Hazretleri gelmez...
Ayaklarımdan can çıkmaya başladı. Patrikhane’deki tören uzamış. Etrafıma bakıyorum, benden başka kimse üşümüyor.
Kalıplı kalıplı adamlar. Çeşitli Slav dilleri konuşuyorlar.
Meğer çoğu yüzücü, su topçu falanmış, ülke ülke gezip bu yarışlara katılıyorlarmış.
Sahile bakıyorum... Yerli-yabancı bir sürü televizyon kanalı.
Güvenlik için üç tane de dalgıç. Allah’ım bayılacağım, beni dalgıçlar çıkaracak, televizyonlar çekecek, rezil olacağım!
Neyse en sonunda Patrik geldi.
Etrafında tören kıyafetleri, kalpaklarıyla maiyeti...
Ne haçın denize atıldığını gördüm ne de başka bir şey hatırlıyorum. Diğer yarışmacılar atlayınca, ben de kendimi attım suya.
Çapada çupada nasıl yüzüyorum size anlatamam.
Bir ara dedim ki, “Artık kıyıya yaklaşmış olmam lazım, kafamı sudan kaldırayım da nereden çıkacağıma bakayım.”
Kafayı bir çıkardım ki haç benim önümde!
Tuttum kaldırdım haçı.
Fotoğrafları, videoları hepsi mevcut.
Sonra diğer yarışmacılar yetişti. Beni suyun dibine itiyorlar, ayaklarıyla bastırıyorlar.
Eee davetli olduğun yerde adamların haçını kaparsan sana müstahak.
Kıyıya çıktım. Patrik tebrik etti, “Adın nedir, nerelisin” falan diye soruyor ama çenemin takırdamasından cevap veremiyorum.
Beni davet eden arkadaşım geldi, havluya sardı. Bir yandan da söyleniyor: “Beni rezil ettin, izlenim yaz diye çağırdık, haçı kaptın...”
O hengamede ne oldu bilmiyorum ama onca fotoğrafa, kayda rağmen Patrik ödülü bir Hıristiyan’a verdi.
Bilmiyorum, belki de doğrusu budur ama hakkım yenildi, iki cihanda şikayetçiyim.
Tuğba’nın hazımsızlık sorunu
Önceki gün Marmaris’teki yarışı kazandığı halde, kendisinden çok büyük bir başka yüzücü tarafından son anda düşürülerek haksızlığa uğrayan 13 yaşındaki Seyfi Diker’in başına gelen, bana bu hikayeyi hatırlattı. Neden ağladığını çok iyi biliyorum.
Bu arada bir önceki yazımda eleştirdiğim Tuğba Ekinci, o fotoğrafımı bulmuş, altını/hikayesini hiç okumadan, “Sen haç çıkarmaya devam et” gibisinden sosyal medyada sallamış. Ola ki denk gelmişsinizdir, hikayenin aslı budur, bilginize.
Paylaş