Filler tepişti olan modacıya oldu

Aynı gün kostüm provaları vardı.
Aynı akşam konserleri vardı.
Aynı modacıyla çalışıyorlardı.
Modacı, Ajda’ya sabah, Diva’ya öğle gidecekti kostüm provası için.
Ajda’nın işi uzayıp modacıyı geç salınca, Diva’nın kostümü yarım kaldı.
Başka kıyafetle çıkmak zorunda kaldı sahneye.
Diva kızdı, Ajda’ya salladı: “İki varis çorabı giyse babam da taş gibi olur.”
Ajda her zamanki gibi topu aldı, taca attı:
“Edebim el vermez edepsizlik edene, susmak en güzel cevap edebi elden gidene.”
Diva küstü, modacıyı azlettiğini açıkladı: “Asla dikiş diktirmeyeceğim. Göndersin kumaşlarımı...”
Azlederken de ortalığı ateşe verdi:
“Ajda bunları öğrendiğinde, arkasından ne dolaplar çevrildiğini anlayacak. Terzisinin arkasından neler konuştuğunu çok daha net anlayacak. Bir kere ağzı kalabalık. Orayı satan beni de satabilir. Üst üste iki varis çorabı giyiyormuş, vücudunu toparlasın diye. Bana bunları modacı anlattı.”
Modacı oldu mu size bir de dedikoducu...
Unutmayın ki Ajda’ya hiçbir şey olmaz.
Unutmayın ki Diva’ya da hiçbir şey olmaz.
Olan kime oldu?
Filler tepişirken olan, modacı Burcu Sedef’e oldu.

Kasada 18 milyon

Kobra Murat ismiyle tanınan şarkıcı, katıldığı bir programda mal varlığını açıkladı:
“2 tane altın kasamız var. 18 kilo altınımız var. Eşim, ‘Artık altın yaptırma kasalar almıyor’ diyor. Karım, benim ve çocuklarımın üzerinde paralar var. Kızıma yazlık, çocuklarıma evler aldım. 18 tane evim, 4 tane de yazlığım var...”
Ne kadarı doğru, ne kadarı reklam için bilmiyorum ama “Allah artırsın” denir bu durumlarda.
Tek sıkıntı, evde her birinde 9 kilo altın olan iki kasa tuttuklarını açıklaması.
Bugünkü rayiçle 18 milyon lira eder.
Ve unutmasın, hırsızlar da gazete okur, televizyon seyreder.

Yorumlayabilm’İrem

Sene başında Cem Belevi’yle Cemiyet Gazinosu adında bir projesi vardı İrem Derici’nin. Çift ayrılınca o proje kadük kaldı haliyle.
Aradan birkaç ay geçti, bu kez Burak Bulut&Kurtuluş Kuş ikilisiyle Rastgele Pavyon projesi var gündemde.
Ne diye yorumlamak lazım şimdi bunu? “Gazinodan pavyona düştü” diye mi?

Kısa boylular duymasın

Yeliz Yeşilmen köşeyi dönmek üzereymiş.
Sosyal medyada kendisi hakkında olumsuz yorum yapanlara avukatı aracılığıyla dava açıyormuş:
“Kötü yorum yapan arkadaşlarımıza çok teşekkür ediyorum. Sayelerinde çok iyi paralar kazanıyorum. Artık yorumları silseler de bir işe yaramıyor. Bir kere yazdıktan sonra kalıyor. Daha yeni başladık, hedef büyük...”
E güzel, kimse kimseye hakaret etmesin, eden de cezasını bulsun zaten.
Ama daha 1 ay önce bazı erkekleri kızdıracak bir açıklama yapmıştı
Yeşilmen:
“Erkeğin kısası da hiç çekilmiyor.”
Dua etsin de kısa boylu erkeklerin aklına gelmesin bu dava mava işleri.

Ne üniversite kalır ne fakülte

İngiltere’de mezunları iş bulamayan üniversitelere yaptırım uygulanması tartışılıyor.
Mezunların yüzde 60’ından daha azının okudukları alanda iş bulamaması halinde 500 bin sterline kadar (10.3 milyon lira) para cezası verilmesi isteniyormuş.
Vay vay vay... Benzer bir şeyin Türkiye’de olduğunu düşünsenize.
Ortalıkta ne üniversite kalır, ne fakülte.

Ah zavallı Nermin Teyze

Bayındır Hastanesi’nin yoğun bakım servisinde yatan, yemek borusu delinmiş ve konuşamayan 79 yaşındaki Nermin Teyze’yle dalga geçip videoya çeken sağlık görevlileri tutuklandı.
Tutuklandılar ama içim soğumuyor bir türlü.
Tamam, bu vicdansızlar muhtemelen meslekten men edilecek...
Tamam, bir daha değil yoğun bakımın, hiçbir acilin kapısından bile geçemeyecekler.
Ama yetmez.
Öyle bir şey olmalı ki bundan sonra yaşlı, çocuk, engelli...
Kendini savunamayacak durumda olan kimsenin yöresine uğratılmamaları gerekiyor.
3-5 sene sonra bu olay unutulduğunda, yaşlısına, çocuğuna falan bakması için bilmeden evine alabilir insanlar bunları.
Aklım çıkacak gibi oluyor.
Bir de merak ettiğim şu: Kendi çektikleri video sızmasa hiç haberimiz olmayacaktı böyle bir durumdan.
Hastanelerin yoğun bakımlarında kamera yok mu?
Varsa o kameralara kimse bakmıyor mu?