Paylaş
Evet, bunu da yaptık: Fatma Girik için düzenlenen cenaze törenini bile itişip kakışmanın vesilesi haline getirmeyi başardık.
Sosyal medyaya baksanız sanki ülkenin bir büyük değerini uğurlamadık, ergenlerin maçını izliyoruz.
Kim ne demiş, kim, kime ne cevap vermiş, nasıl da kapak olmuşmuş...
Böyle bir kayıp karşısında gereken vakarı sergileyememek hepimizin ayıbı. Ama öncelikle bunu tetikleyen konuşmacıların...
Törende konuşan Hülya Koçyiğit, hiç yapmaması gereken bir şey yaptı...
Siyaset kelimesinin “s”sinden bile kaçınılması gereken o ortamda, Fatma Girik’le ilgili çok “lüzumsuz” bir ayrıntıya girdi:
“Her ne kadar farklı siyasi kulvarlarda olsak da...” sözleri döküldü ağzından.
Bilmeyen mi var ayrı kulvarlarda olduğunuzu?
Orada ne alemi vardı ki bunun altını çizmenin?
Keşke farklılıklarından değil, ortak yönlerinden bahsetmekle yetinseydi.
Aslında niyetinin bu olduğunu hiç zannetmiyorum Koçyiğit’in.
Herhalde arkadaşını yitirmenin üzüntüsüyle, ne söylediğinin pek de farkında olmadan yaptı böyle bir hatayı.
Ama nereden baksanız, salondakilere ve özellikle Fato’nun yakınlarına karşı nezaketsizlik oldu bu ayrımı dillendirmesi.
Bunun üzerine Ediz Hun söz aldı.
Normalde mülayim hitabetiyle bildiğimiz sanatçımız bir nasıl desem...
Manifesto okur gibi bir ses tonuyla “Dürüsttü, mertti. Menfaat peşinde hiç koşmazdı. (...) İnsanın gerçek gücü sıçrayışlarda değil, sarsılmaz duruştadır” dedi.
Söylediklerinde hiçbir yanlışlık yok elbette. Ama keşke o da ses rengini herhangi bir yanlış anlamaya mahal bırakmayacak şekilde ayarlayabilseydi.
Programda olmadığı halde yapılan bu konuşma Hülya Koçyiğit’e cevaben algılandı ister istemez.
Bizden size kim düşer oynayan ergen ruhlara gün doğdu tabii.
Sosyal medya kaynıyor, şu topluma layıkıyla matemini eda etmeyi bile çok görüyorlar.
Sonuçta Fato’muza yakışır bir uğurlamayı bile beceremedik bence, aslında asaletimizden kaybettik.
İnsan ikinci kez evlendiği adamdan niye çocuk istemez ki?
Sinan Akçıl-Burcu Kıratlı ayrılığı muammalar yumağı halinde sürüyor. Çünkü tarafların söylediğine göre ortada bir aldatma yok.
“Bizim derdimiz tamamen kendimizle” diyor Kıratlı.
İnsanın aklına “geçimsizlik” ihtimali geliyor ama o da değil. Akçıl diyor ki “Ben çocuk istiyorum.”
Madem mesele çocuk, yapıverin gitsin. İki yetişkin insan, karı-koca oturursunuz, en uygun zamana karar verirsiniz, olur biter.
Ne 39 yaşındaki Sinan Akçıl 2 sene daha beklese çocuksuzluktan ölecek...
Ne de Burcu Kıratlı çocuk planını 1 sene önceye çekse kariyerinden ya da güzelliğinden bir şey kaybedecek...
Çifti ayrılığın eşiğine getiren tereddüt havada kalıyor. İlk evlilik olsa dersin ki “Bu adamdan çocuk yapıp yapmayacağıma emin değilim...”
Ama insan ikinci kez evlendiği adamdan niye çocuk istemez ki?
Çocuk yapmamak elbette bir tercih.
Fakat evlilikte bu kadar önemli olan bir mevzuyu birincide konuşmadınız diyelim.
İkincide de mi hiç konusu açılmadı, aklınıza gelmedi?
Ne babadan ne yârdan...
Seren Serengil’in bildirdiğine göre, Umut Evirgen’in babası, Serenay Sarıkaya ile ilişkisini onaylamıyor, oğlunu evlatlıktan ret ve mirastan mahrum bırakmakla tehdit ediyor.
Eğer doğruysa bir erkek için çok zor bir ikilem.
Bir kefede ayrılıp yeni barıştığı sevgilisi, diğer kefede baba artı miras.
Ama galiba aşkın sahiciliği, duyguların samimiyeti de en çok böyle zor testlerde sınanıyor.
Nasıl olur da âşıklar şehri Paris’ten ayrılarak dönerler diye yazılıp çiziliyor ya...
Belki de altında tutturması çok zor bu denge ve yansımaları yatıyor.
Özerman’ın kendiyle acımasız savaşı
Kısa süre önce Best Model’daki iddialarla gündeme gelen Erkan Özerman bu kez de eski Türkiye güzeli Azra Akın’la mahkemelik oldu. Konu yine “aşk-ilişkiler-cinsellik”.
Azra Akın’ın avukatı, “Kıvanç’ı elinden kaçırmamak için ona iftira attı” diyen organizatör hakkında hukuki süreç başlattıklarını duyurdu.
Halbuki Azra Akın da güzellik yarışmasından çıkma.
Normal koşullarda onu minnetle anması gerekir.
Hakeza Kıvanç Tatlıtuğ...
O Best Model çıkışlı. Ama daha önce onun hakkında da nahoş beyanlarda bulunmuştu Özerman. İddialardan tam kendini aklamışken ne gerek var 20 senelik mevzuları tekrar gündeme getirmeye?
Herkes evlenmiş, barklanmış, kendi yoluna gitmiş.
Cevabı galiba biliyorum:
Özerman mikrofon tutulduğunda kendine hâkim olamıyor, iki yakın arkadaş arasında çevrilebilecek “geyikleri” milyonların önünde söyleyiveriyor.
E o zaman çıkmayacaksın arkadaş programa, şuna, buna.
Paylaş