Paylaş
Yok, hesaplıyorum hesaplıyorum; olmuyor.
Depremi anında fark etsem, yataktan fırlasam...
Kapının kilidini açsam, merdivenleri insem... O sırada apartmanda insan karmaşası, çatlak, kırık, dökük olmasa...
Kendimi sokağa atmam minimum 15 saniye...
Üstelik kurtarmam gereken çoluğum çocuğum falan da yok. Hadi sokağa çıktım...
Sokağımız da dar, yıkıntıda kaçacak pay yok.
Bir de ben üçüncü kattayım, bunun dördü, beşi var...
Halbuki tek katlı bir evde yaşasam ne güzel olurdu.
Şiirdeki gibi: “Müstakil bir evim olsun ve küçük bir bahçem...”
Hiçbir şeyin garantisi yok tabii ama enkazından çıkmak bile daha kolay.
Depremde güvenli kabul edilen Kırklareli’ndeki Emlak Müşavirleri Derneği Başkanı Ümit İkizlerli’ye göre son 2 haftadır büyük bir talep var: “Normal zamanda 10 kişiye hizmet verirken bu rakam son 2 haftadır 7-8 katına çıkmış durumda.”
Ünlüler dünyası da aynı kafada...
Çağla Şıkel, Neslihan Atagül-Kadir Doğulu, Yasemin-İzzet Özilhan ve Aslı Tandoğan, tiny house (seyyar küçük ev) almak için bayilere koşmuş.
Takvim gazetesinden Ufuk Özcan’ın haberine göre Engin Altan Düzyatan, Caner Erkin, Berkay, Erkan Petekkaya, Burak Özçivit, Şafak Sezer, Bengü, Şükran Ovalı gibi birçok isim Sarıyer’in köy kısımlarına yerleşme planı yapıyormuş.
Sadece ben değil, bütün Türkiye Amerikalılar, İngilizler gibi müstakil evlerde yaşasaydık, bu kadar can kaybı verir miydik depremde?
Peki nasıl olurdu, bu kadar nüfus çok katlı mezarlar yerine yatay mimaride olsa... Sığar mıydık Türkiye’ye?
Webtekno’dan İsmail Merdan Kocaoğlu basit bir hesap yapmış.
Kolay anlaşılsın diye sayıları yuvarlıyorum. Merdan Kocaoğlu diyor ki:
Nüfusumuz 85 milyon. Her evde ortalama üç kişi yaşıyor.
Nüfusumuzu 3’e bölersek, 28 milyon hane eder. Yani toplam 28 milyon müstakil eve ihtiyacımız var. Bu evlerin her birinin 250 metrekare olduğunu varsayalım, 50 metrekare de bahçesi olsun. Eder 300 metrekare...
28 milyon evi 300 metrekareden hesaplarsak...
Kaplayacağı alan 8 buçuk milyar metrekare.
Bunun kilometrekare olarak karşılığı 8.500 kilometrekare.
Ülkemizin yüzölçümü 800 bin kilometrekare.
Yani bize gereken ülkemizin yüzde 1’i kadar bir alan.
“Muş ilimizin yüzölçümü kadar” diyor Kocaoğlu.
Sonra da soruyor:
“Peki bütün insanlarımızı Türkiye’ye bu şekilde yayma fikri gerçek olabilir mi yoksa bir ütopya mı?
Mbappe ve diğerlerini davet edip ağırlamamız lazım
Depremin ilk günlerinden itibaren futbol dünyası güzel bir dayanışma sergiliyor.
Anında organize olup bölgeye giden taraftar grupları, yardımdan dönüp stadyumda deprem koreografisi sergileyen Trabzonsporlular, depremzede çocuklar için sahalara oyuncak yağdıran tribünler ve en son spor kanallarının ortak canlı yayınıyla başlayan “Omuz Omuza” kampanyası.
Depremzede futbolcuların katıldığı yayında 845 milyon lira yardım toplandı.
İnsanı en bitiren kısmı da Hatayspor antrenörü Osman Ateş’in yaşadıklarını anlattığı andı galiba:
“7. kattan aşağıya 16 aylık bebeğimle beraber düştüm. Yanımda eşim vardı. Başta ölümü kabullenmiştim ama eşim ve çocuğum bana güç verdi. Atsu ve Taner Savut üst katımda oturuyordu. Onlar maalesef bizim kadar şanslı değildi...”
Sadece bizimkiler değil, yabancı futbolcular bile çok iyi sınav veriyor.
Mesela PSG’de forma giyen Fransız Kylian Mbappe programa Fransa’dan katıldı ve “Büyük bir trajedi yaşandı. Dünya futbol camiası bir araya toplanacak ve görevi olan desteği verecekler. Gurur duyuyorum burada olduğum için” dedi.
Aynı şekilde destek veren başka birçok yabancı sporcu var.
Şu zor zamanlar geçince bu insanları Türkiye’ye davet edip layıkıyla, en özel şekilde ağırlamamız lazım.
O da kader Merve, o da kader
Merve Boluğur bir güzel hareket yapıp depremzedelerle bir araya gelmişti bölgede.
“Skandallar kraliçesi ama kalpli kızmış” diye geçirdim içimden.
Döndü, yine aynı Merve... Kuaförden şarkı söyleyerek paylaşım yaptı. Sonra gazetecilere konuştu:
“Kaderin önüne geçemiyoruz. Olacak olan şeyler oluyor. Ölecek olan ölüyor. Ne yapalım yani? İşler durdu kardeş. Bir tane sinema ve reklam iş birliğim vardı ama şu an hayat durdu. Nereye kadar eve kapanarak bunalım yaşayabiliriz?”
Böyle bir üslup, böyle cümleler olabilir mi? “Olacak olan oluyor, ölecek olan ölüyor” ne demek?
Senin annenin, babanın, çocuğunun, kardeşinin, eşinin başına gelse...
“Ölecek olan ölüyor” denmesi sana nasıl gelirdi?
“İşler durdu” lafı bunun arkasına eklenecek sıkıntı mı?
İnsanlar ölünce kader de... Senin işinin durması niye keder?
O da kader Merve, o da kader.
Paylaş