Paylaş
Vagona binen bir kadın kocasını başka bir kadınla görünce bağırmaya başlıyor:
“Fehmi ile buluşacaktınız değil mi! Anahtarı ver, evin anahtarını ver. O eve giremeyeceksin bir daha!”
Yolcular şaşkın, aralarından biri olup biteni videoya çekiyor.
Anlayacağınız, Fehmi yalanı fena patlamış abimizin elinde.
Bizim açımızdan komik ama kadın için çıldırtıcı tabii.
Anahtarları istiyor aldatılan kadın, belli kocayı sokmayacak eve.
Orası da biraz tuhaf tabii. Ablacığım, anahtar diye tutturacağına... Çağır bir çilingir, değiştir göbeği, değil mi ama?
O sinirle mantıklı düşünemiyor tabii kadıncağız, n’apsın...
Belli ki kocasının yanındaki kadını da tanıyor, ona da bağırıyor:
“Senin kocanı da arayacağım. O çocuğu alacak senden bundan dolayı.”
Oy oy oy...
Anlıyoruz ki karşı taraf da evli ve bir çocuğu var.
Aklına kayınvalideyi devreye sokmak geliyor aldatılan kadının.
Adama diyor ki:
“Dur, anneni de görüntülü arayayım, göstereyim sizi.”
Halbuki kayınvalidenin suçu ne? Veya ne yapabilir o anda?
Ama olsun, olabildiğince fazla insana ifşa etmek istiyor aldatılmayı.
Bu enstantaneden şu sorular kaldı elimizde:
◊ Eve sokulmayan koca o akşam nerede yatacaktır?
◊ Kadın sevgilinin kocası durumu öğrenince o da kilidi değiştirmiş midir?
◊ Fehmi kimdir, yalana ortak mıydı ve olay sırasında nerededir?
Gitmeden boğazını biraz tutaydın ya
Dünya, Çin’de düzenlenen Üniversite Oyunları’nda Somali’yi temsil eden kadın atlet Nasra Abukar Ali’yi konuşuyor.
Atlet ama hiç atletik değil Nasra Abukar Ali. Bildiğiniz göbeği var.
Başlangıç çizgisinde eğilirken bile zorlanıyor.
Zaten yarış başladığında da diğerleri zıpkın gibi fırlarken o geri kalıyor, yarışı nefes nefese, zar zor sonuncu bitiriyor.
Bitiş çizgisini geçtikten sonra da lakayıt hareketler falan...
Somali, Olimpiyat şampiyonu Mohamed Farah gibi çok yetenekli atletler çıkaran bir ülke.
Bu kadınınsa yarışlara nasıl seçildiği, nasıl katılabildiği bilinmiyor.
Atletizm Federasyonu başkanının yeğeni olduğu ve Çin’e torpille gittiği iddiaları üzerine Somali Gençlik ve Spor Bakanlığı soruşturma başlattı.
Belli ki dayısı “Git kızım” demiş, “Yalandan koşarsın, gezmiş görmüş olursun...”
Keşke biraz da rejim yaptırsaymış yeğenine.
Bu trend tutmasın
Zeynep Bastık’ın tepki çeken tuvalet/klozet pozlarının ardından bir tuvalet pozu de Demet Özdemir’den geldi. Bir trendin tutmaması için dua edilir mi? Ettim.
Umut Çevirgen...
Alina Boz sevgilisi Umut Evirgen ile fotoğraf paylaşınca Demet Akalın ve Deniz Seki kendilerini tutamayıp komik yorumlar yaptı. Demet Akalın’ın yorumu bomba: “Çocuk ona bakarken bile bundan sonraki sevgilisini düşünüyor...”
Deniz Seki ise şöyle yazdı: “Bu Umut Evirgen’in baba kucağı modeli beni benden alıyor. Bu nasıl evirip çevirmektir, şaka gibi. Yolları açık olsun, ne diyeyim...”
Güldüm tabii: Umut Evirgen oldu mu size Umut Çevirgen? Ve küçük bir not: Evirgen’in bütün ünlü sevgililerine aynı bakışı attığı yazılıyor sosyal medyada, vallahi o da doğru.
Kiralık ev konusunda ikircikli halim-tavrım
Hürriyet’in önceki günkü manşetinde ilginç bir haber vardı: “Beş turistten biri evde”...
Salim Uzun imzasıyla yayımlanan haberde yüksek gelirli turistlerin bile otel yerine günlük ev kiralamayı tercih ettiği ve vergi ödenmediği için haksız rekabet oluştuğu anlatılıyordu.
Airbnb üzerinden yapılan bu kiralamalara hiç sıcak bakamamıştım. O sırada evim boş olsa bile tanımadığım birine vermeyi de, gittiğim yerde tanımadığım birinin evinde kalmayı da riskli buldum hep: Ya fotoğraftaki gibi çıkmazsa? Yahut suyu falan akmıyorsa? Seyahat rezil olduktan sonra istediğin kadar uğraş dur...
Fakat bu yolla seyahat eden de, evini kiralayan da çok tanıdığım var.
Hatta sırf bu iş için ev tutup, dayayıp döşeyip kiralayan bir arkadaşım var.
Hiç de fena para kazanmıyor.
Vergisini versin, kazansın tabii.
Instagram’a bakarsanız Yunan adalarından Leros ile Patmos 82 ve 83’üncü ilimiz olmuş durumda.
Geçen ay ben de Leros’taydım. Ve arkadaşımın ısrarıyla hayatımda ilk defa kiralık ev tuttuk oradan.
Ne yalan söyleyeyim, şahane çıktı. Hem tertemiz hem de yanık kreminden sinek kovucuya kadar her şeyi düşünmüşler.
Sahibi, alt kattaki restoranı da işletiyor.
Tek sıkıntı, “Pos cihazımız bozuk” falan diyerek ücreti nakit istemeleri.
Anladım tabii adamın asıl derdini de... Ses çıkarmadık.
Bana ne, kaçan Yunan devletinin vergisi.
Anlayacağınız, tamamen ikircikli bir pozisyondayım: Türkiye’de vergiyi destekliyorum, Yunanistan’daysa vergi olmasın ki daha ucuza tutabileyim derdindeyim.
Paylaş