Paylaş
Devlet eliyle sermaye sınıfı yaratılacak; sonra gelsin yatırım, istihdam, büyüme...
Menderes’ten bu yana her mahalleye bir milyoner kondurulabildi mi bilemem.
Ama yaratılanların ülkeden gittikleri, Türkiye’nin “beyin”lerinden sonra “zengin”lerini de kaybettiği bir gerçek. Dikkatinizi çekti mi, çok ilginç bir araştırma açıklandı geçen hafta.
Global Health Review’ün “Dünya Zenginliği ve Göç Trendleri” raporuna göre geçen yıl zenginlerin terk ettiği ülkeler arasında Türkiye, en yüksek artışı kaydederek Fransa, Çin, Brezilya ve Hindistan’ın ardından beşinciliğe yükseldi. 1 milyon dolar nakti olanı zengin olarak kabul ediyorlar.
Fransa’da neden, yüksek vergiler...
Ülkenin sembol isimlerinden Gerard Depardieu bile artık Fransız vatandaşı değil, önce Belçika’ya yerleşti, sonra da Rus vatandaşlığına geçti.
Hindistan ve Çin, dev nüfuslarıyla listede.
Brezilya’dan giden zenginler 2 binden 8 bine, Türkiye’den gidenler milyonerse binden, 6 bine yükselmiş.
Gerekçe olarak yaşam tarzı kaygısını gösteriyorlar.
Önce memleketin bütün kaynaklarını dar bir zümrenin elinde topladık, şimdi de bu en yüksek gelirli, harcama yapacak, ekonominin çarklarını döndürecek vatandaşlarımızı yurtdışına kaptırıyoruz.
Süblim var mı, süblim?
Amerikalı meteorologların kasırga felaketlerine durup durup Irma, Maria, Patricia gibi kadın isimleri vermesinde...
Bunların en şiddetlisi de 2005’te Saffir-Simpson ölçeğine göre 5. kategorideki Katrina’ydı biliyorsunuz.
Çok dobra hareketler bunlar
Türk delikanlılık tarihinin nirengi taşlarından biri DJ Kerimcan Durmaz’dan geldi: “...Asla kitap okuyamıyorum. Ya sahnedeyim ya da elimde telefon. Öyle bir vaktim olamıyor” demiş
Posta’dan Oya Çınar’a. Oh be, herkesin belgesel seyredip klasik müzik dinlediği ülkede biri de çıkıp açık açık hiç okumadığını açıkladı.
◊ BAK BU PERHİZ:
“Ne yapacaktım, adamın nüfus kağıdına mı bakacaktım? Daha neler! (Şarkıcı Linet sonradan evli olduğu ortaya çıkan nişanlısı Laurent Zalmonovic hakkında konuşuyor...)
◊ BU DA LAHANA TURŞUSU:
Artık erkek arkadaşıma kimlik kontrolü yapacağım, evli mi diye.
(Aynı söyleşi...)
Itır Esen’den neler öğrendik?
◊ İşin siyasi cehaletini geçtim, yeni kuşakların korktuğumuzdan da kötü, duyarsız yetişiyor olabileceğini...
◊ Genç bir hanıma muayyen gününü uluorta Twitter’a yazmaması gerektiğini söyleyecek tek bir arkadaşı/tanıdığı olmayabileceğini...
◊ Güzellik kraliçelerinin dünya barışı, sevgi, empati, hoşgörü gibi klişe mesajlar vermesinin ne kadar önemli olduğunu...
◊ Zaman zaman hepimizin sosyal medya detoksu yapmamız, yanlış anlaşılabilecek paylaşımları temizlememiz gerektiğini...
◊ Ve bir kez daha: İç güzelliği olmadıktan sonra dış güzelliğin “beş para” etmeyeceğini...
27
Sibel Can’ın Hürriyet Cumartesi’deki mülakatının yazılı kısmında Hakan Gence’ye kendi el yazısıyla doldurup verdiği A4 sayfası sayısı.
“Yazsam roman olur” tadında/kıvamında...
Yeni dizisi “Sevda’nın Bahçesi” için uzun süreden beri ilk kez konuşan Can, belli ki epey dolmuş. “Sadece solistliğin değil, yaptığım her işin ası olmak için çalışıyorum” demiş.
Acaba hayatını yazmaya kalksa, “Can” Yayınları ilgilenir mi dersiniz?
KUMANDAMIN UCUNDA
Teyze, keşke siz benim annem olsanız....
Yeni dizi “Cennetin Gözyaşları”nda evlatlık verilen Cennet yıllar sonra “tesadüfen” öz annesinin yanında işe giriyor ve annesi onu omzundaki beninden tanıyor... Yeni dizi “Cennetin Gözyaşları”nda evlatlık verilen Cennet yıllar sonra “tesadüfen” öz annesinin yanında işe giriyor ve annesi onu omzundaki beninden tanıyor... Tabii ki “Cennet” fakir, anne zengin... Bakalım 100 yıllık Yeşilçam klasiği 20 milyonuncu kez iş yapacak mı?
Paylaş