Beyaz eşyacılar başardı darısı telefoncuların başına

Berlin’de bu yıl 60’ıncısı düzenlenen tüketici elektroniği fuarı IFA’yı, Vestel’in davetlisi olarak gezdim. Sadece büyük miktarlarda ürün siparişi verecek iş insanları değil, sıradan, hatta benim gibi teknolojik cihazlara mesafeli insanlar için bile ufuk açıcı, geçmişimizle geleceğimiz arasında nerede durduğumuzu anlatan, düşündüren, müthiş bir deneyim. Keşke Türkiye’de de olsa, herkes, özellikle gençler gezebilse.

Haberin Devamı

Evdeki cihazların birbiriyle hatta ev dışındaki cihazlarla konuşabilmesi yeni değil.

Örneğin çamaşır makinesi deterjanının azaldığını fark edip bunu buzdolabına söylüyor, buzdolabı da alışveriş listesine deterjan ekleyip bunu markete bildiriyor.

Yahut arabayla eve dönerken navigasyon yaklaştığınızı haber veriyor, klima siz eve gelmeden salonu en sevdiğiniz ısıya getiriyor.

Beyaz eşyacılar başardı darısı telefoncuların başına

Fakat şimdiye kadar bütün bu haberleşme sadece aynı markanın ürünleri arasında olabiliyordu.

Mesela ipek gömleğinizi mi yıkadınız? Vestel çamaşır makinesi bunu Vestel kurutma makinesine söylüyor, siz hiçbir program seçmeden kurutma makinesi de çamaşırınızı ipekli modunda kurutuyor.

Haberin Devamı

Daha doğrusu kurutuyordu.

Bu yıl farklı markaların ürünleri de birbiriyle konuşabilmeye başlamış.

Vestel, Electrolux, LG gibi bütün önemli markalar Samsung’un girişimiyle “Home Connectivity Alliance” (Eviçi Bağlantı Birliği) adında bir oluşumun etrafında toplanmışlar.

Herkes kendi uzmanlarını göndermiş ve ortak bir yazılım geliştirmişler.

Bu yazılım sayesinde artık her markanın ürünü başka bir markanın ürünüyle iletişim kurabilecek.

Gençliğimden eski bir dost

Beni en şaşırtansa Z kuşağı çocuklardı. Retro tarzdaki yeni bir televizyon modeli için yine retro tarzda dekore edilmiş sergi alanı yapılmıştı.

Sanki 1970-80’lerin bir evi...

Bir köşeye de eski tip çevirmeli bir ev telefonu koymuşlar. Onlar cep telefonu çağı çocukları. Hayatlarında belki de hiç hatlı ev telefonu görmemişlerdi.

Geçen yani bizim yüzyıldan kalma bu ilginç cihazla ilgilendiler uzun uzun.

Filmlerden gördükleri kadarıyla ahizeyi ağız kulaklarına götürdüler, parmaklarıyla numaraları çevirerek telefon açmayı denediler.

Geleceğin onca yeniliğinin arasında geçmişin bu ilginç ve kült cihazı dikkatlerini çekmişti.

Beyaz eşyacılar başardı darısı telefoncuların başına

Ne tuhaf:

Haberin Devamı

Biz onların ileride yaşayacakları hayatın ipuçlarını takip etmeye çalışırken, onlar bir arkeolog titizliğiyle geçmişte nasıl yaşadığımızı anlamaya çalışıyordu.

Merak ettikleri geçmiş biziz.

Kendimi piramidi açılmış Ramses gibi hissettim.

Fal bakan kahve makinesi

Senenin en medyatik gelişmelerini sağda solda görmüşsünüzdür zaten:

Kendi motor ısısıyla yumurta haşlayan buzdolabı, derin dondurucudaki ürünleri çözen bölmeler, sebzelerin, içeceklerin tazeliğini ölçen sensörler...

Fuarı gezerken siz de inovasyonlar geliştiriyorsunuz:

Mesela bence kahve bittikten sonra falınıza bakan Türk kahvesi makinesi Türkiye’de çok iş yapabilir.

Altı üstü bir kamera ve bir de fal yazılımı gerekiyor.

Haberin Devamı

Hatta fal genel hatlarıyla olumluysa geri koyduğunuz fincanın içine az da su damlatsın makine.

Bunlar işin eğlenceli, renkli, hatta biraz şov kısmı.

Her geliştirilen yenilik ille de geniş kesimlerce tüketilsin diye yapılmıyor. Bunların bir kısmı proje olarak kalıyor, bir kısmı da kısıtlı sayıda üretilip “Bakın biz bunu bile yapabiliyoruz” diye prestij amaçlı piyasaya sürülüyor.

Ben sana küsüm aslında

Ben teknolojiye küsüm aslında, haberi yok.

Şöyle ki: İnternet, iletişim ve sosyal medya devrimini saymazsak insanlığın teknolojik ilerlemesi son 50-60 yılda hızlanacağına yavaşlamış gibi. Artık televizyonu bulan yok. Herkesin derdi, daha çok pikselli bir üst modeli.

Haberin Devamı

Daha açık anlatalım:

İnsanlık 300 bin yıldır kuşlara özeniyor ama ilk uçak 1903’te uçtu. Bundan 66 yıl sonra Ay’a inmiştik. Aynı kısa dönemde elektriğin günlük hayata girmesi, çok katlı gökdelenler, televizyon çağı, atomun parçalanması, nükleer güç... Bin yılların meseleleri on yıllar içinde çözülür hıza erişmişti.

Şimdi tek derdimiz zaten var olan şeylerin yeni özellikleri.

Bireysel keyiflerimizin, rahatımızın derdine öyle düştük ki, toptan ilerlememiz yavaşladı gibi.

Yoksa yeryüzündeki uçan ilk uçaktan 66 yıl sonra Ay’a çıkan insan, aradan geçen bir o kadar zamanda komşu galaksilerde çoktan toplu konut yapabilir hale gelmeliydi...

 

 

Yazarın Tüm Yazıları