Paylaş
“Belki çok saçma gelebilir ama kendime mail atmıştım ‘Ben Altın Portakal’ı alacağım’ diye. O mail hâlâ duruyor. Boş boş otururken evde bunu fark ettim, eski mail’lerime baktım, kendime mail’ler atmışım ve bu olmuş. Kendi kendime ‘Niye bıraktın bunu’ dedim. 1 ay önce yine iki-üç tane mail attım. Çocuksu belki ama isteyip yazmayı seviyorum...”
Hatırlarsınız, Cannes’da ‘en iyi kadın oyuncu’ ödülü alan Merve Dizdar da otel kartına kendine not yazdığını anlatmıştı kısa süre önce:
“İki kere gittim Cannes’a. İlk hafta film gösterilmişti. Otelden çıkarken otelin kartına bir not yazdım; ‘Mervecim ne zaman üzülürsen, sıkılırsan bu notu oku. Filmin Cannes’a gitti. Bu zaten büyük bir şey.’ Sonra o notu buldum. Ödülü almışım! Düzeltme yaptım: ‘Mervecim ödülü aldın’...”
Ya bunu bize daha evvel niye söylemediler ki?
Gerçi EYT’li bile oldum.
Bu saatten sonraaa...
Sabah akşam kendine mail atsan, not yazsan ne olacak...
Hazar’a puanım: 9.5
Hayatınızda hiç pavyona gittiniz mi? Ben bir haber için İstanbul’da üç ve sonra bir kere de Ankara’da gitmiştim.
Değişik ortamlar ama ben bir pavyon insanı değilim.
Hazar Ergüçlü, Kanal D’de yayına girecek “İnci Taneleri” dizisinde bir pavyon kadınını canlandırıyor.
Dizinin fragmanında yaptığı pavyon dansıyla gündemde.
Bu dans için Anadolu Ateşi grubunun hocası Elif Erol’dan dans dersleri almış.
Çok iyi bir iş çıkarmış ikili.
Ama benim Hazar’a bu dansı için puanım 10 değil, 9.5.
O yarım puanı nereden kırdın diye sorarsanız, dört kere de olsa pavyon görmüş biri olarak, bence çok gülüyor dans ederken.
Öyle keyiften kalkmış da oynuyormuş gibi değil o iş.
Belli belirsiz başka bir hüzün var olayın gerçeğinde.
Bülent Ersoy Cup
Onur Akay, Bülent Ersoy’un 1980’lerde tenis oynarken çekilmiş fotoğrafını paylaştı:
“Magazin dünyasında tenis deyince akla gelen ilk isim kim desem? Herkes Hülya Avşar diyecektir. Ancak tenisin bile moda olmasını sağlayan Bülent Ersoy’dur. Magazin dünyasında herkesten önce tenis oynamıştır. Avşar, 1992 yılında özel ders alarak tenise başlamıştır...”
Fotoğrafta Diva elinde raket, beyaz mini tenis eteği, beyaz üstü, beyaz spor ayakkabıları ve beyaz bandanasıyla görünüyor. Bülent Ersoy çok genç tabii fotoğrafta. Hadi bir başlık bulalım buna. Öbürü Hülya Avşar Cup olduğuna gör bu da “Bülent Ersoy Cup”...
Havuz başı ve bakanlık
Banu Alkan, “Burası Haftasonu” programında siyasete girmek istediğini açıkladı: “Bu ülkenin kültür ve turizm bakanı mutlaka olacağım. Çünkü çok donanımlıyım. Kimse bu yönlerimi bilmez benim...”
İyi de donanım derken?
Banu Alkan’ın turizmle ilişkisi filmlerinde otel havuzlarının başında yaptığı parmak ucu yürüyüşlerinden ibaret.
Kültür desen...
Kartal Maltepe Lisesi 2’nci sınıf terk.
Boş ver be Afrodit, “Dünya Güzellerim”, Bülent, Safiye falan, iyi böyle.
Dönerin en nazik hali
Dört gazeteciden oluşan “Yemekteyiz” adlı bir grubumuz var.
İsimlerini vermeyeceğim ama şu kadarını söyleyeyim, çok matrak bir ekip.
Fırsat buldukça buluşup yemeğe gidiyoruz. Birbirimize takılıp sinirlendiriyoruz, dedikodunun dibine vuruyoruz, öyle ki kimse masadan kalkıp tuvalete bile gidemiyor arkasından konuşulacak diye. Her seferinde birimiz seçiyor gidilecek mekânı.
“Yemekteyiz” programındaki gibi gelen tabakları eleştiriyoruz, orayı seçen kişinin gustosunu tartıyoruz.
Bu sefer sıra bendeydi. Beyoğlu’nun meşhur kebapçısı Münhasır’a götürdüm onları.
Mutfakta “Kebabın Messi’si” olarak bilinen Selman Usta var.
Kebabın dibine vurduk. Döneri, yağlıkarası, Adanası zaten yıkılıyor.
Ama bu sene bir yenilik yapmış, döneri alinaziğin içine sarmış. Pişmiş yaprak döneri ince lavaşa sarıyor, sonra onları suşi gibi kesiyor, fırında tekrar pişiriyor, üstüne tereyağı, yoğurt-patlıcan ve fıstık...
“Dönerin en nazik hali” diyorlar buna. Tek pişmanlığımız, masaya en son gelmiş olması. Kendimiz doyduk, gözümüz doymadı.
Paylaş