Paylaş
◊ En dokunan konuşma:
Kendisi de hekim olan Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın tıp camiasındaki kayıpları anlatırken sesinin titrediği o demeç...
◊ En sansasyonel olay: Seren Serengil’in Özbek yardımcısını “Bize korona bulaştırıyorsun” diye darp edip ormana bıraktığı iddiası...
◊ En büyük nedamet: Koronadan iyileşen Fatih Terim’in çıkınca “Bundan sonra daha az üzecek, daha az üzüleceğim” demesi...
◊ En üzüldüğüm halk: Japonlar...
Bütün dünya eve kapandı ama o insanlar o duşakabin gibi evlerde ne yapıyorlar, aklım almıyor.
◊ En hoşuma giden hareket:
İş insanı Saadettin Saran’ın anne ve babasını önüne oturtup saçlarını kendi elleriyle kesmesi...
◊ En tatlış tavır:
Ezgi Mola’nın hemen herkesten önce iki kiracısından kira almayacağını açıklaması...
Çok insana örnek oldu, sonra başkalarından arkası geldi.
◊ En fenomen poz:
Hacı Sabancı’nın “Dışarı çıkma” diyen takipçisine “Sakin ol şampiyon, evdeyim” dediği fotoğraf... Trend oldu, insanlar ev fotoğraflarını paylaştı.
◊ En sevdiğim laf:
“Ne gariptir ki
yıllardır çocuk ölümlerine sessiz kalan dünya, şimdi çocukları öldürmeyen bir virüsle sınanıyor.”
◊ En hamarat ev hali:
Habire pasta, kek, börek pişirip paylaşan Pınar Altuğ...
Ama ev ekmeği yapan Şahan Gökbakar’ın hakkını yemeyelim, en son bir tepsi mantı yaptı.
◊ En komik dil sürçmesi:
Dr. Mehmet Öz’le canlı yayın yapan Nusr’et’in, asemptomatik (belirtisiz) kelimesini bir türlü söyleyemeyip “Ethem matematik” demesi.
◊ En riskli çay:
Serdar Ortaç’ın “Evde yok, özledim” diyerek, gidip taksi durağında içtiği çay... Demek evde makarna bitse otogara gidecek...
◊ En hoşgörülen yakalanma:
Sıla’nın sevenleriyle son derece güler yüzle yaptığı canlı görüşme bitince, yayın bitti zannedip ohh diye kendisini arkaya atması...
Bunlar da kötü örnekler...
◊ En nobran tavır:
Uşak Valisi Funda Kocabıyık’ın korona teftişine çıktığı sırada insanlara, “Düzelt! Hadi, herkes!” diye bağırması...
◊ En büyük gaf:
Yurtdışından dönünce kendini karantinaya almayan Işıl Reçber’in televizyona bağlanıp yaptığını savunması...
◊ En gayritıbbi tavsiye:
İşin başında Canan Karatay’ın tuzlu gargara ve kelle-paça önermesi. Şu anki bilgimizle düşününce... Offf!
◊ En inandırıcı olmayan özür:
Erkan Petekkaya’nın set ekibine toplu halde korona şarkısı söyletmesi... Özür diledi ama her hafta iki özür mü olur canım?
◊ En nefret ettiğim laf:
“Dilenmek ve çocuklarıma ekmek bulmak için dışarı çıkmak zorundayım” diyen Roman kadın için, Nail Noğay’ın “Geber” tweet’i...
Paylaş