Alişan anlamamakta ısrar ediyor

Kendisi de oyuncu olduğu halde, “Dizide öpüşmüş insanla evlenmem” tartışması başlattı durduk yere. İşte Pandora’nın kutusu gibi bir şey bu. Bir kere açınca dönüp seni nereden vuracağı belli olmuyor bu “püriten” hallerin.

Haberin Devamı

Alişan, eğer oynadığı dizilerde öpüşmüş olsaydı, eşi Buse Varol ile evlenmeyeceğini açıkladı.
Hem de bayağı kaba dille: “Karım olamazdı.”
Zaten sevmişsin, beğenmişsin, kendine uygun bulup evlenmişsin.
Geçmiş, bitmiş.
Şimdi durduk yere ne manası var, şu olsaydı böyle olurdu, bu olmasaydı şöyle olurdu demenin?
Kendisi de farkında başına açtığı işin, “Bu mesele neden bu kadar büyütüldü, anlamıyorum” diyor.
Olur mu hiç?
Pandora’nın kutusu gibi bir şey bu. Bir kere açınca dönüp seni nereden vuracağı belli olmuyor bu “püriten” hallerin.
Nitekim kendisinin de dizide öpüştüğünden tutun, nikâh kıyılmadan hamile kalma işlerine kadar vakıf olmak istemeyeceğimiz bir ton ayrıntı döküldü ortaya.
Gerek var mıydı yani..
“Kimseye dayatmıyorum ki, benim hayat tarzım, benim kriterlerim” diyerek işin içinden sıyrılmaya çalışıyor ama özünde kendisiyle değil, başkalarıyla ilgili bir açıklama yaptığının farkında değil.
Asıl hatası burada.
“Buse’yle evlenmezdim” diyor.
Bravo, en ahlaklı, en namuslu, en yüce insan sensin!
Peki bu sırada sadece işini yapan insanlara, onların kocalarına ne demiş oluyorsun, bunu hiç düşündün mü?
Ahlak bekçiliği konusunda tribünlere oynamaya bayılan Nihat Doğan bile isyan etti.
Abuk sabuk gündemler, manyak manyak işler.

Haberin Devamı

Hayvanseverler para bulmaya çalışıyor

Yasaklı ırk kapsamına alınan köpeklerin kısırlaştırılması ve kayıt altına alınması için verilen süre dün itibarıyla doldu.
Artık çip takılmayan hayvanlara el konulacak, sahiplerine de para cezası uygulanacak.
Sokak beslemelerine de katılan hayvansever bir arkadaşım, bu ırkları besleyenlerin kısırlaştırma için harıl harıl para bulmaya çalıştıklarını anlattı.
Bir hayvanın kısırlaştırılması 1000-2000 lira arasında değişiyormuş. Hayvansever dernekleri bu işi ücretsiz yapmaya gayret ediyormuş ama onlar da yetişemiyormuş.
Bu yüzden de sosyal medyada #14OcakUzatılsın kampanyası yürütüyorlarmış.
“Uzatılsın” diyemiyorum, çünkü akla saldırıya uğrayan motokuryeler, çocuklar geliyor.
“Uzatılmasın” diyemiyorum, çünkü yıllardır birlikte yaşadığı can dostunu barınağa bırakmamak için çırpınan insanları da anlıyorum.
Aralarında “Barınağa vermektense bildirmeyeceğim, saklayacağım köpeğimi” diyen varmış.
Hem insanı hem de hayvanı seven için ne yaman çelişki.

Haberin Devamı

PANDEMİ GÜNLÜĞÜ

Sanki odunla dövdüler hastanede

Üçüncü dozumu dün vuruldum günlük. Önce Turkovac mı yaptırsam diye düşündüm, sonra BioNTech’e döndüm. Kendi aşımıza güvenmediğimden değil, Batılılara güvenmediğimden.
Bunlar yarın öbür gün yerli aşıyı tanımaz; vizede, şunda bunda problem çıkarırlar diye korktum.
Nitekim haberi de şak diye düştü önümüze: Almanya bizim aşıyı vurulanları ülkeye almayacağını duyurdu.
Yalnız ilk iki dozda hiç böyle olmamıştım.
Sadece kolumda bir yere çarpmışım gibi hafif bir ağrı vardı, o da bir günde geçmişti.
Bu kez korkunç bir baş ağrısı, üşüme-titreme, kas-eklem ağrısı.
Sanki aşı vurulmadım da odunla dövüp eve yolladılar hastaneden.
Ağrı kesici de fayda etmedi; çatlıyor, çatlıyor; başım çatlıyor.
Yahu hastalığa yakalanan bir sürü insan süreci bu kadar ağır geçirmiyor...

Yazarın Tüm Yazıları