Paylaş
Son olarak Sicilya’da arabanın içinde giderken kendisini çeken bir hayranının telefonunu alıp yere atmasıyla gündeme gelen Can Yaman yeni bir açıklama yaptı.
Daha önce bu konuda yorum yapanları sert bir şekilde eleştirip “Görüşmemek üzere” diye bitirmişti paylaşımını.
Bu kez daha makul:
“Elimizden gelenin en iyisini yapmak için her gün çalışıyoruz ve bu nedenle sık sık strese giriyoruz. Set gece 1’de bitiyor ve dışarıda resim için insanlar beni bekliyor. Yorgunum ve ertesi gün yine çok erken kalkıyorum, bu yüzden fotoğraf çekmek için duramıyorum ve sadece ‘merhaba’ diyorum. Bazıları beni kötü adam gibi gösteriyor. Gerçekten üzgünüm. Günün 24 saati enerji dolu bir çocuk olmadığımı ve yenilmez olmadığımı hatırlatmak isterim. Ara sıra bedenim acıdan titriyor ve sonraki günler için dinlenmeye ve konsantrasyona ihtiyaç duyuyor. Çünkü set bitince iş orada bitmiyor, geri dönüp ertesi gün için çalışıyorum ve gece 4’te yatıyorum. Varlığınızı ve sevginizi her zaman takdir ediyorum, ancak şunu anlamalısınız ki ‘Hayır’ dediğimde sebeplerim var.”
Tahminim o ki megalomanca tavır ve çıkışlarına birileri “Dur” demiş ve profesyonelce bir açıklama hazırlanmış.
Can Yaman markasına yakışan da budur. Keşke hepten alsalar telefonu elinden.
Tabii ki bu “Çok yoruluyorum, bedenim acıdan titriyor” mazereti geçerli bir izah değil yaptığına.
Nice dünya starları filmler, diziler çekiyor; eminim hepsi yoruluyordur ama hiçbiri hayran telefonunu falan kırmıyor.
İnek Şaban gibi “Ah Can’ııım, çok yorulmuş kendileri...” diye geçirmedim değil içimden.
Frankie ve Johnny oyunu geliyor
Geçen hafta Swissotel’deki Amare Global lansman partisine katıldım. Gecenin sunucusu Akasya Asıltürkmen’di.Geçen hafta Swissotel’deki Amare Global lansman partisine katıldım. Gecenin sunucusu Akasya Asıltürkmen’di.Akasya’yla ayaküstü sohbet ettik. Mert Turak’la iki kişilik bir oyun üzerinde çalıştıklarını söyledi: “Frankie ve Johnny”.Epey çarpıcı bir iş geliyor anlaşılan. Hikâyeyi 1991 yapımı, başrollerinde Al Pacino ve Michelle Pfeiffer’ın paylaştığı aynı isimli filmden hatırlarsınız:“Karşılaşmadan önce bile biz bir çifttik...”
Yönetmenliğin yaşla başla ne alakası var?
Oyuncu Özlem Savaş, İbrahim Büyükak’ın yazdığı ve başrolünde oynadığı “Mutluyuz” filminin yönetmen koltuğuna oturmasını sosyal medya hesabından yaptığı bir paylaşımla eleştirdi:
“Yahu bunlar ne çabuk yönetmen oluyor? Bu kadar genç yaşlarda, eğitimini almadan her yazan, oynayan yönetmen olabiliyor mu gerçekten? Bu işe yıllarını verenlere ayıp olmuyor mu? Nuri Bilge Ceylan gibi örnekler varken bu kadar kolay yönetmenlik sıfatını almalarına şaşırıyorum...”
Kel başa şimşir tarak bir açıklama. Yönetmenliğin yaşla başla ne alakası var Allah aşkına? Bu işler yetenek işi.
Ayrıca İbrahim Büyükak küçük değil ki, 40 yaşında. Örneğini verdiği Nuri Bilge Ceylan ilk filmi “Koza”yı 36 yaşında çekmiş. Yılmaz Güney 31’inde. Bernardo Bertolucci 21’inde. Elbette ki yönetmen var, yönetmen var. Film var, film var.
Ama zaten İbrahim Büyükak da “Son İmparator”u çekiyorum iddiasında değil ki.
Haftanın “en”leri
◊ En içimi ısıtan hikâye: Oyuncu Zerrin Sümer’in evliliği
15 yıl evli kaldığı ilk eşinden aldatma nedeniyle ayrılmış. Sonra yalnızlığa dayanamamış, 22 yıldır gözden uzakta bir ilişki yaşamışlar. 8 ay önce yine sesiz sedasız evlenmişler. Sloganı: Bir erkeğe güvenmek için ideal süre...
◊ En aklı başında demeç: Arzum Onan’ın olgunluğu
Ayrıldığı eşi Mehmet Aslantuğ medyaya falan çemkirirken, Arzum Onan Hello’ya verdiği söyleşide şöyle dedi: “Herkesten farklı olarak göz önünde yaşamanın getirdiği bazı sorumluluklar var. Bunların bilincindeyseniz özveri melekenizin de gelişmiş olması gerekir. Sloganı: Kızım sana söylüyorum, oğlum sen işit...
◊ En tuhaf hikâye: Cenk Eren’in pasaportunu kaybetmesi
Konser için gittiği New York’ta pasaportunu düşürüyor. Pasaportu alanlar 10 bin dolarlık şantaj çekiyor. Adamlarla buluşuyorlar, arbedede pasaportu ellerinden kapıyorlar. Sloganı: Macera dolu Amerikaaa...
Paylaş