Paylaş
Bayılırım dansöze, hele güzel dans edene.
Allah biliyor da vermiyor: İmkânım olsa salonun bir köşesini pist yaparım, uyuyayım, uyanayım, 7x24 oynasınlar orada.
8+8+8 vardiyalı. Hepsi sigortalı...
Oryantal yaparken videosunu paylaşıp işinden olan spor spikeri Hande Sarıoğlu için çok üzüldüm bu yüzden. Sanatına saygımdan değil.
Videosunu izlediniz mi? Bence kötü dans ediyor. Tam yapacakken işi hafife alır bir havası var, Ahmet Hakan’ın dediği gibi, danstan ziyade “şebermeye” giriyor.
Üzüntüm hayat tarzına saygımdan.
Ne olacak yani: Kimi Gangnam dansı yapar, kimi oryantal, kimi rap...
İsteyen de koyar paylaşır, oyuncu Fırat Çelik’in yeğeniyle yaptığı disko şovlar karantinanın en karanlık günlerinde hepimizi mest etmedi mi?
Ama kadına gelince iş değişiyor işte...
Orada lüzumlu/lüzumsuz başka mekanizmalar giriyor devreye.
Kendinizi kanal yöneticisinin yerine koyun: Türkiye... Spor... Futbol...
Dünyanın en maço ortamı.
Kadın “Fener şampiyon” dese karşı taraf şöyle diyecek, “Cimbom” dese öbür taraf böyle çıkacak...
Tahmin edersiniz yapılabilecek çirkinlikleri.
Uyarmışlar, “Sosyal medyaya koyma” demişler, dinlememiş:
“6 yaşından beri sunucu olmak hayali olan biri olarak, oryantal oynamaktan kırar geçirirdim ortalığı. Çatır çatır okulumu da okudum, çatır çatır sunucu da oldum spiker de. Oryantal da yaparım kariyer de. Hiçbir zaman, hiçbir yerde, değerlerimden ve doğrularımdan vazgeçmedim. Renkli kişiliğimden sizin siyahınız için vazgeçmeyeceğim, size fazla gelen neşemden de, deli dolu yanımdan da ödün vermeyeceğim” diyor.
Ne diyeceksiniz?
Benim tek bir cevabım var: “Dünyanın medeni bir ülkesinde başına bu gelmezdi Hande. Türk erkeklerinin yarattığı siyaha hoş geldin. Teselli olur mu bilmem ama merak etme, sana işini, gücünü, hayallerini, dünyayı dar eden o siyahlığın içinde kendimiz de varız.”
Linç başlatmak için yeterli beş harf
Sunucu Hande Sarıoğlu’nun dans gösterisinden sonra, bir başka sunucu Nursel Ergin bu kez mayoyla karlara atladığı fotoğrafını paylaştı.
İlk tepki gösteren kimdi dersiniz?
İnanılır gibi değil, yine bir kadın, müzisyen Işın Karaca.
“Neden?” diye sordu sosyal medyadan sunucuya.
Sorunun toplam beş harf olduğuna bakmayın.
Linç başlatmak için, işinden gücünden ettirmek için yeterli uzunlukta aslında.
Nursel Ergin bunun Rusya’da bir ritüel olduğunu, sağlık için önce terlenip sonra soğuğa atlandığını açıklamak zorunda kaldı.
Aferin Işın... Merve Boluğur müziğe başlayacağını açıkladığında “Bir sen eksiktin” demiştin ya...
Bir sen eksiktin erkek-erkeğe siyahlığımızda/karanlığımızda.
Gel ağam, gel, baş köşeye geç.
Tanker geldi mi?
Birçok kişi ciddiye almadı ama aşırı kurak geçen sonbahardan sonra İstanbul yazın susuz kalma riskiyle karşı karşıyaydı.
Koca İstanbul bu, taşıma suyla değirmeni dönmez ki.
Düşünsenize 20 milyon insanın su peşine düştüğünü, çıkabilecek kaosu...
Tuzlu suyu arıtmak, yağmur bombası gibi çözümler konuşuluyor ama bunların daha önceki denemelerinin çok da başarılı olmadığını hatırlıyoruz.
Çevrecilerin küresel ısınma konusunda yaptıkları uyarılar kulaklarımda çınlıyor.
Haksız da sayılmazlar, normal mi kış ortasında yaşadığımız bahar günleri?
Meteoroloji, “Akşam son yılların en kuvvetli karı gelecek” diyor, dışarı bakıyorsunuz, mayıs havası.
İnsanın siniri bozuluyor; kendiniz için, sevdikleriniz için, kentiniz için endişeleniyorsunuz.
O yüzden kar yağdıkça İSKİ’nin sitesine girip barajların durumuna bakıyorum.
Mükemmel bir sitesi var İSKİ’nin, yağış miktarını, doluluk oranını, şehre verilen suyu yıl yıl kıyaslayabiliyorsunuz.
Bu satırlar itibariyle yüzde 48’e dayanmış doluluk oranı.
İyi mi? Değil.
Geçen sene aynı dönemde yüzde 61’miş. Önceki sene yüzde 91.
Bu sene neredeyse yarı yarıya.
Bir tek altı yıl önce, 2014’te şimdikinden az, yüzde 30’muş.
Doluluk oranları bu son karla biraz daha artacak belli.
Mart-nisan yağmurları eklenince bu yılı da kıvırabileceğiz umarım.
Ama çekirge bir sıçrar, iki sıçrar... Gezegenimiz, ülkemiz, şehrimiz için önlem almazsak sonunda varacağımız nokta belli: “Aa biz ısmarlamıştık, su tankeri yine zenginlerin sitesine gitmiş...”
Ya n’olacak sanıyorsunuz?
Paylaş