Savaş Özbey

Minyatür mantı tepsisi

10 Ekim 2020
Kocaman bir mantı tepsisi düşünün... Sonra alın onu künefe tabağı boyutuna kadar küçültün. İçindeki mantılar da minnak minnak olana kadar tepsiyle beraber küçülsün... Balat Meze’nin en ilginç yemeği işte böyle bir şey...


Balat’ta yeni açılan Balat Meze’de ilgimi en çok çeken yemek Kayseri tepsi mantısıydı. Tepsi mantısı ama koca tepsiyi meze tabağına dönüşecek şekilde ufaltmışlar. Tabii onunla birlikte içindeki mantı taneleri de minyonlaşmış. Kemik suyuyla pişiriliyor, üstüne yoğurdunu kendiniz döküyorsunuz; normalde iki kişilik ama biraz zorlarsanız tek başınıza bitirebiliyorsunuz.

Malzemeler Anadolu’dan...

Onun dışında tarama, humus, cercerun, öcce (Antakya mücveri), levrek marin, patlıcan ruloları, atom, kokoreç denemeye değer. Malzemelerin her biri Anadolu’nun farklı bir yerinden geliyor. Mesela atomu Karaman’ın yanık yoğurdundan yapıyorlar. Çünkü mekânın işletmecisi ve şefi Savaş Ergen yıllarca yemek programı yapımcılığı yapmış ve bu sayede neyi, nereden, nasıl tedarik edeceğinin güzel bir arşivini oluşturmuş.

Terastan yer bulmaya çalışın

Mekân ilginç bir yerde: Haliç Köprüsü’nün Ayvansaray ayağında, geçmiş yüzyıllara gitmişsiniz hissi yaratan mimariyle yapılmış ultramodern bir sitenin içinde. İkinci katta olduğu için akşamüzeri kızıllığında Haliç’e bakan güzel de bir manzarası var. Gitmeye niyetlenirseniz önündeki terastan yer bulmaya gayret edin.

Mezeler 27-43, salatalar 30, ara sıcaklar 31-43 lira. (0554) 167 70 06.

Yazının Devamını Oku

Buradan çıkınca lança giderim

9 Ekim 2020
Biz acaba “Türkiye Güzeli” diye yanlışlıkla başka bir ülkenin kızını mı seçtik? Bu hanımın Türkçesi yetersiz değil. Belli ki İngilizcesi yetersiz. Konuşurken zorlanıyor, aralara Türkçe kelimeler serpiştiriyor.

Türkiye’de yaşayan İngiliz arkadaşımız var. Özbeöz İngiliz, Helen. Bir Türkçe konuşuyor, inanamazsınız. Paketi açılmamış argosuna kadar. En son ağzından “kâfi” lafının çıktığını duyduk. Ama layıkıyla. İncelterek falan.
Hadi Helen yıllardır aramızda. Güzel Türkçe konuşup düzgün yazmaya özen gösteren insanlardan öğreniyor dilimizi.
Yahu Türk dizisi izleyerek Türkçeyi söken Araplar, İranlılar, Balkanlılar, Latin Amerikalılar var.
2018’de Türkiye’nin en güzel kızını seçmişiz: Şevval Şahin. Adını o zaman duymadıysanız son dönemde insanlara korona bulaşan partileriyle çalınmıştır kulağınıza.


“Moda ve Sosyete” isimli programa katıldı.

Yazının Devamını Oku

Devlet Ayşo’ya sahip çıksa

7 Ekim 2020
Aklı biraz gel-git, fenomen olduğundan bile haberi yok. İnternete “Ayşo” diye yazın, şak diye çıkacak karşınıza. Dünya şekeri. Gülmekten ölürsünüz. Bir onun, bir bunun yanında kalıyor. Şu kadıncağız güvenli bir yere yerleştirilemez mi?



Düğünüm var benim anlamıyon mu?” lafıyla fenomen olan Ayşo’yu sosyal medya meraklıları yakından tanıyor.

Sosyal medyadan uzak olanlara hızlı özet: Adına açılmış, bol takipçili onlarca hesap var ama kendisinin fenomen olduğundan haberi yok.

Çiçekçilik yaparak hayatını devam ettiren, sokaklarda yaşayan bir kadıncağız.

Yaşadığı zorluklardan dolayı aklı biraz gel-git.

Ama dünya şekeri.

Kafayı evlenmeyle bozmuş, zaten bu kadar tanınmasının nedeni de

Yazının Devamını Oku

Gına getiren medyatik hareketler

6 Ekim 2020
Dejavu gibi, kendinizden şüphe edersiniz. Belirli aralıklarla durup durup aynı şeyleri okuyoruz. Kimilerine “medya maymunu” derler ya, kimi de medyayı maymun gibi parmağında oynatıyor. En kıdemlisinden en masumuna sıralayalım.

◊ Hülya Avşar’ın adası:

Avşar, ara ara basına bu tür gayrimenkul haberleri sızdırmayı seviyor. Sonra bir bakıyorsunuz her yerde “Hülya Avşar Riva’da çiftlik yaptırıyor, inek sağacak”, “Hülya Avşar ada satın aldı” haberleri...

Halbuki ortada fol yok, yumurta yok.

Adı geçen Çiçek Adası’nın hissedarı böyle bir görüşmenin dahi olmadığını açıkladı.

Şöyle bir arşiv tarıyorsunuz meğer aynı ada, “Hülya Avşar alıyor” diye, 2007’de de yazılıp çizilmiş. Fakat medyaya konuşmayı, başlık vermeyi bu kadar seven Avşar, sonra çıkıp “Yok arkadaşlar öyle bir şey” diye düzeltme de yapmıyor. 17 yıldır Çiçek Adası’nda yaşayan ve Robinson Ailesi olarak bilinen çift, taşı gediğine koymuş en sonunda: “Bunları durup durup gündeme gelmek için yapıyor.”  

◊ Nesrin Cavadzade’nin sergisi:

Medyaya başlık vermek, neyin başlık olacağını bilmek konusunda henüz Hülya Avşar’ın eline su bile dökemez. Ama iddialı geliyor, bakarsınız ileride boynuz kulağı geçer. Oyuncu Nesrin Cavadzade’nin terennümü de sosyal medyadan kendisine gönderilen müstehcen fotoğraflar...

Efendim, erkekler hanımefendiye durmadan çıplak fotoğraflarını gönderiyormuş, o da fotoğrafları silmeyip biriktiriyormuş. İfşa etmek için hepsini toplayıp sergi açacakmış... Valla o sergiyi kim gezer bilmiyorum ama Nesrin Hanım bu sapıklardan birini avukatına verip ceza aldırsa belki arkası zaten kesilecek.

Yazının Devamını Oku

Hakkından fazla yiyene de fazla konuşana da tahammül zor

5 Ekim 2020
Her gün gazetelerde görüşlerini okuyor, televizyonda tavsiyelerini dinliyoruz. Hürriyet Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Mehmet Ceyhan için ‘pandeminin yüzü’ desek yanlış sayılmaz. İkilemli sorularıma konuk olmaya onu şöyle ikna ettim: “Hocam, şimdi sırası mı diye kızabilirsiniz ama sağlık çalışanlarının da özlemlerinin, sevgilerinin, hasret kaldıkları küçük keyif ve tercihlerinin olduğunu, ezcümle insan olduklarını hatırlamaya ihtiyacımız var...”

◊ Kütüphanenizde hangi ödül önde durur: Cihat Tahsin Gürson birincilik ödülünüz mü TÜBİTAK teşvik ödülünüz mü?

- Hiçbiri. Kütüphaneye ödül koymayı sevmem.

◊ Yangında hangisini kurtarırsınız? Mona Lisa tablosunu mu, koronavirüs aşısını mı?

- Koronavirüs aşısını.

◊ İmkân olsa hangisiyle kahve içmek isterdiniz? Einstein mı Pasteur mü?

- Louis Pasteur’le tanışmak isterdim. Aşı bulunmasına öncülük etmenin, insanlığa hizmet açısından izafiyet teorisinin geliştirilmesinden daha önemli olduğunu düşünüyorum.


Yazının Devamını Oku

Kocasını aldatan kadın polemiği

4 Ekim 2020
Kadının birinin kocasını aldattığı ve çocuğun babasının başka biri olduğu canlı yayında ortaya çıktı. Geri kalan 80 milyon taşı kuyudan çıkaramıyoruz, tartışma gündemden düşmüyor. Cuma başladığımız konuya bugün de devam ediyoruz.

Cuma günü, Esra Erol’un programında ortaya çıkan son rezaleti yazdım.
Canlı yayını görmemiştim. Sonradan izledim, hakikaten asap bozucu görüntüler.
Kadının biri, çocuğunun kocasından olmadığı tıbbi raporla ortaya çıkınca pişkin pişkin gülüyordu ekranda. Bu olayla birlikte sadece o kadına değil; programın kendisine karşı da tepkiler yükseldi, devam da ediyor.
İş o insanların özelinden çıktı, genel bir ahlak tartışmasına dönüştü; hatta programın kaldırılmasını isteyenler oldu.
Ben de “Esra Erol olmasa her şey düzelecek mi?” diye sormuş, hangisinin sebep, hangisinin sonuç olduğundan emin olamadığımı; bu konuda sizin ne düşündüğünüzü merak etmiştim.
Ortaya çıkan görüşlerden şöyle birkaç ana başlık beliriyor...

‘Sana ne’ciler...

◊ Sana ne? Sanki sen Esra Erol izleyicisi misin?

Yazının Devamını Oku

Esra Erol olmasa her şey düzelecek mi?

2 Ekim 2020
Soru şu: Esra Erol mu, program mı, kanal mı yoksa oraya çıkan insanlar mı ahlaksız? Hangisi sebep, hangisi sonuç? Sanki bu program olmasa, bu olup bitenler yaşanmamış mı olacak? Esra Erol bu ahlaksızlığı sadece yüzümüze vuruyor. Hem de biraz sert bir tokat gibi.

Sosyal medya neredeyse dördüncü kuvvet... Hukukun geç, yetersiz ya da eksik kaldığı düşünülen alanlarda vicdanların adaletini sağlamada inanılmaz bir etkisi var.
Örneği o kadar çok ki. Şule Çet cinayetinden tutun hani şu araba tekmeleyen “baklavacı kardeşlere”...
Heyecan duymamak mümkün değil. Çağımızın en büyük ilerlemelerinden biri.
Ama her ilerleme gibi kendi sorunlarını da beraberinde getiriyor.
Tozu dumanı biraz geçtiğine göre ters köşeden bakarak bir örnek vermek istiyorum: “Esra Erol olayı”.
Bilmeyenlere kısaca hatırlatalım: Esra Erol, “reality show” denilen bir sabah kuşağı programı yapıyor. Programında evli bir kadının çocuğunun kocasından olmadığı ortaya çıktı. Adam canlı yayında yıkıldı, kadınsa neredeyse kahkaha atacaktı.
Hemen herkesin tüylerini diken diken eden bir sahne.

Yazının Devamını Oku

Patlıcana ‘patlıcan’ demek...

30 Eylül 2020
Karabağ’da işgalden kurtarılan köyler haberi...

Azeri kadın spiker haberi önce düzgün düzgün sunmaya çalışıyor, sonuna doğru kendini tutamayıp sesi titreyerek ağlamaya başlıyor:
“Bazı torpahlarımız işgaldan azad olundu. Gözünüz aydın olsun.”
Kadın ağlıyor, seyredip ben de ağlıyorum. O anda ne gazeteciyim, ne objektif...
Tarafsız ne demek? İliklerime kadar tarafım. Lise talebesiyken para biriktirip Azerbaycan’a gittiğim günkü kadar taraf. Karabağ krizinin ardından önceki gün bir başka kadın spiker; Ece Üner, bu kez Türkiye’den sunuş yaptı.
Çatışmaların Azerbaycan’ın saldırılarıyla başladığını ve Türkiye’nin bu konuda uyarılması gerektiğini savunan Kim Kardeşyan’ı (Kardashian) yaptığı yorumla ekranda gömdü.
Oyuncu Deniz Çakır, bu yoruma sert biçimde karşı çıktı.
“Bu nasıl avam yakışıksız bir üsluptur. Pes yahu... Bu üslup ile ana haber bülteni sunuyor. İnanılır gibi değil” dedi.

Yazının Devamını Oku