Sanki korona aşısı Türkiye’ye ulaştı; herkese yetti, sıra bize geldi de vurulup vurulmamaya kaldı iş.
Ünlüler aşı hakkında açıklama üzerine açıklama yapıyor.
Mesela testlerinden bazıları negatif, bazıları pozitif çıkan Aleyna Tilki aşı olmak istemiyormuş.
“Sen olsan bari” diye tempo tutacak halimiz yok.
Hem yaşına vermek lazım, küçükken okulda hangimiz korkmadık ki aşıdan?
Asıl zor olanı Yıldız Tilbe.
Tutturmuş çip takacaklar da çip takacaklar...
En son Cüneyt Özdemir’le sosyal medya polemiğine girdi. Bill Gates’e de Cüneyt Özdemir’e de demedik laf, etmedik hakaret bırakmadı:
EN SONUNDA MASKE SATMAYA BAŞLADIMMüslüm Döner (52), müzisyen
Zaten önce görüntüsü etkiliyor insanı: Uzun saçlı, dövmeli, yalınayak, keçi sakallı, darbukacı. Üzerinde şamanik kıyafetler... Her türlü vurmalı çalgıda inanılmaz bir perküsyonist.
The Black Eyed Peas’in ‘Tonight’s Gonna Be A Good Night (I Gotta Feeling)’ şarkısında bir konuştururdu darbukasını, neye uğradığınızı şaşırırdınız.
Kendi organize ettiğim birkaç geceye de çağırmıştım. Ortalığı yıkıp geçmişti.
Müslüm Döner. Facebook’tan takibe alırsanız ne demek istediğimi daha iyi anlayacaksınız.
‘Ben İnsan Değil miyim’ belgeselinde gördüm. Pandemideki işsiz aylar sonucunda pazarda maske satmaya başlamış: “Rengârenk maskeler 5 lira!”
Salgından önce nasıl para kazanıyordun?
100 üzerinden kaç?
Nesrin Cavadzade şöyle diyor:
“Çirkin kaşlarıma ve 47 kilo oluşuma gelen yüzlerce yorumdan sonra hepinize bir haberim var: Kaşlarımı aldırmayacağım ve kilo almayacağım. Öptüm.”
Bu yaz çıkan “kilolu fotoğraf paylaşma” trendinden, beden olumlama nakaratlarından falan daha etkili, kısa ve net.
Ünlü kadınların maruz kaldığı dış görünüş şiddetine karşı bugüne kadar verilmiş en özgüvenli, cool, kendiyle barışık mesaj.
“Öptüm” diye bitiriyor, dışarıyla da barışık.
100 üzerinden kaç?
Bülent Ersoy cuma günü yine medya eşliğinde kürk alışverişine çıktı. O sırada kendisine hayvanseverlerin tepkileri sorulunca eski kürklerini Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’ne (ÇYDD) bağışlayacağını söyleyiverdi.
Bunun için bir gece düzenleneceğini, kürklerin orada satılacağını, epey bir para edeceğini...
Ama bu açıklamanın, önü sonu pek düşünülmeden, hatta ÇYDD’ye hiç sorulmadan/danışılmadan yapıldığı çok belliydi.
“Hemen oracıkta” aklına geldiğine eminim. Sırf medyaya başlık olsun diye.
Oldu da. “Bülent Ersoy eski kürklerini ÇYDD’ye bağışlayacak” diye düştü önümüze haberler.
Ama kürk ticareti yapılan bir geceden gelecek bağışı, ne ÇYDD yönetiminin ne de aralarında çok sayıda hayvansever bulunan destekçilerinin kabul etmesi imkânsız.
Nitekim öyle oldu, ÇYDD pazartesi günü bu bağışı kabul edemeyeceklerini açıkladı.
Bülent Ersoy bunu anlamaya çalışacağına yine kızdı, bu kez el artırdı.
Tam ismi Kylie Kristen Jenner. Kim Kardashian’ın üvey kardeşi.
23 yaşında. 14 yaşından beri moda ve gösteri dünyasının içinde. Stil elçisi. Ayakkabı ve çanta tasarımcısı. Kendi kurduğu Kylie Cosmetics’in CEO’su. Dünyanın en genç milyarderleri arasında gösteriliyor.
ABD, Los Angeles’ta yaşıyor. Ama önüne harita açsanız değil Türkiye’nin yerini, Los Angeles’ı bulabileceğinden emin değilim.
Tam ismi Liz Remka Rebronja. Türkiye’de “Banu Alkan” ve “Afrodit” gibi lakaplarla tanınıyor.
62 yaşında. Yarı erotik, sabun köpüğü filmlerde oynadı.
20-22 sene evvel “Neremi Neremi” diye başarısız bir şarkıcılık denemesi de oldu.
Hayatını medya ve sosyal medyanın ilgisini çekecek tuhaf açıklamalarla idame ettiriyor.
◊ Sadece birini kullanabilseniz kartvizitinize hangisini bastırırdınız: Model mi oyuncu mu?
- Model. Ama hakkım varsa ‘Türkiye Güzeli’ yazmak isterdim.
◊ Hangisi daha avantajlı: Fakir ama güzel doğmak mı zengin ama çirkin doğmak mı?
- Bu tamamen kişinin karakterine bağlı, neyle mutlu olduğunuz önemli... Yoksa hayatın kişiyi nereye götüreceği hiç bilinmez.
◊ 11 Nisan, Koç kadını... Hangi özelliği daha kötü: Sahiplenmecilik mi ihtiyatsızlık mı?
- Gözü karalık. (Gülüyor)
◊
Efsane cuma/kara cuma olarak da bilinen indirim günlerinin şampiyonu Bülent Ersoy.
“Fiyat sormadan” alışveriş ettiği üzerine bir efsane dolaşır ya, o yüzden indirimlerden faydalandı mı bilmiyoruz.
Ama her yerde önümüze çıkan ve gına getiren indirim reklamlarından etkilendiği belli.
Ama her şey film tadında yaşanıyor. Senaryosu biraz acemice, ayaküstü yazılmış bir filmler.
Mesela daha üç gün önce Bodrum’daki evine aksesuvar almaya çıktı. 6 saatte 100 bin lira harcadığı söyleniyor. Hakikaten de Zorlu Center’ın çıkış kapısı paket, paket, paket...
“Alışveriş taksiye sığmadı” diye verildi haberler.
E sığmaz tabii, siz altı saatlik alışverişe niye taksiyle gider de özel van minibüsüyle gitmez?
BUGÜNE KADAR HİÇBİR KRİZ BUNUN YAKININDAN BİLE GEÇMEDİMüdür Halil İbrahim Karagül - Ece (Dokuz) Bar
36 yıldır aynı müessesede çalışıyor. Komi olarak girdiği Ece Bar’ın restoran müdürü. Ece Aksoy mekânını Etiler’den Arnavutköy’e, Kuruçeşme ve sonra Beyoğlu’na taşıdıkça onunla birlikte bu yerlerde ‘esnaflık’ yaptı. Mekânlarında Pakize Suda’dan Sezen Aksu’ya sahneye çıkmayan kalmadı. Bunca yıl içinde elinden yüzlerce garson, komi, barmen, şef geçti.
Bugüne kadar yeme-içme sektörünün etkilendiği çok dönem görmüşsünüzdür herhalde...
Ne ekonomik krizler, ne dönemler... Hatta Gezi olayları bile çok etkili olmuştur sektör üzerinde.
Ama...
Ben hiç böyle bir dönem görmedim, yakınından bile geçmedi. Üç ay zaten kapalı kaldık. Tam belimizi doğrultacağız, saat ‘22.00’de kapanma tedbiri geldi. Sonra tamamen kapama.
Bu işin ‘dükkân’ kısmı. Peki çalışanların durumu nasıl?
Anlattığım süreç içinde 12 kişiden üçe düştük. Maaş alamıyoruz.