Paylaş
Dünya çapında 110 yaş ve üzeri insanları inceleyen LongeviQuest adında bir kuruluş var.
2023’ün aralık ayında bu “eski çınar”lara hayatta en çok nelerden pişmanlık duyduklarını sormuşlar.
İlginç, değil mi? Bir asrı devirseniz, dönüp geriye baktığınızda en çok neleri az yaptığınıza hayıflanırsınız?
Canlı şahitler anlatıyor.
Araştırmanın sonucunda üç pişmanlık başlığı ön plana çıkmış:
◊ Ailemle daha fazla vakit geçirmemek...
◊ Çok çalışmak...
◊ Daha fazla seyahat etmemiş olmak...
Belli ki 110 yaşımıza gelsek biz de bunlardan nedamet getireceğiz.
Mesela “Daha çok seks”, “Daha çok işve, aşna fişna” dememiş asırlık çınarlar.
Mesela “Daha çok parti, festival, düğün-dernek, dans, sinema, konser” falan çıkmamış araştırmadan.
Mesela “Daha çok ev, daha çok yazlık, daha çok araba, daha çok kılık-kıyafet, parfüm, saat, takı” diyen de yok.
Gündelik yaşamın bize öğrettiği, edinmemiz gerektiğini hissettirdiği, sahip olmamız lüzumunu baskıladığı şeyler ilk 3’e girememiş bile.
Rahmetli anneannemin çok güzel bir lafı vardı: “Sonra eyvah para etmez...”
Yani iş işten geçince hayıflanmak, üzülmek çare olmaz anlamında.
4 BUÇUKTAN 5
110 yaşına gelmiş insanların gözünden çektim kendimi sınava.
Bakalım o yaşa gelince bu mühim kriterlerin kaçını yerine getirmişim diye.
En kolayı üçüncüsü:
Keşke daha çok seyahat etseydim...
Hasbelkader dünyanın yarısından fazlasını gördüm. Geçen bir arkadaşımla yarıştırdık, neredeyse 50 ülke gezmişim. Hâlâ yanıp tutuştuğum coğrafyalar var ama biraz zaman ve maddiyat işi bunlar.
Fakat onu da yanlış anlamışım ben. Gerçek seyyahların kullandığı bir tabir var: Skor gezgini...
Mesele, gittim-gördüm-sobeledim-instoş’a koydum değil. Oranın derinine ne kadar indin, yapılması gereken turistik “olmazsa olmaz”lar dışında hangi anıları biriktirdin?
Hangi duyguları ruhuna dövme yaptırdın?
Vardığın o menzile kendinden hangi izleri, hangi imzaları bıraktın?
110 yaşımdan bu yaşıma puan versem:
4 buçuktan 5.
EN SÜRPRİZLİSİ
Gelelim ikinci meseleye. Yani çok çalışmış olmaktan pişmanlık duymak. En sürprizlisi bu oldu benim için, çünkü kötü bir şey olacağı asla aklıma gelmezdi.
Karşılığını almış ya da almamış olabilirsin. Önemli olan çalışmanın, çalışkanlığın bizatihi kendisi diye düşündüm hep. Bırak sabahlara kadar ofiste iş görmeyi, bunu yapabilmek için çeyrek yüzyıl okudum, dirsek çürüttüm yahu!
Şu anda hiç pişman değilim.
Ama 110’umu görürsem “Keşke” mi diyeceğim?
“Asırlık çınarlar” fena ters köşe yapıyor insanı, fena bulandırıyor adamın aklını.
FENA ÇUVALLAMIŞIM
Geldik en çetrefil konuya: Aileyle daha çok vakit geçirmek...
Bunu biraz açmak lazım.
“Aile” derken hangi aile?
İçine doğduğunuz ana, baba, kardeş, teyze, dede, amca yani “kurulu aile” mi, yoksa seçtiğiniz insanla kendi kurduğunuz çoluklu-çocuklu, kedili-çiçekli, konulu-komşulu kendi aileniz mi?
Bu iki taraf birbirinden ne kadar ayrı, ne kadar iç içe?
110’luk çınarlara bakılırsa burada da fena çuvallamışım.
Tamam, hayatım boyunca iyi bir evlat, iyi bir torun, iyi bir yeğen, iyi bir dayı, dünür olmaya çalıştım. Artık artılarıyla eksileriyle günahı-sevabı boynuma.
Fakat hiç evlenmedim, kendi ailemi kuramadım.
İleride 110’luk çınarlar gibi pişmanlık çeker miyim bilmiyorum ama...
Birimiz birimizin abisi, birimiz birimizin oğlu, birimiz ablası, annesi, kardeş gibi kan kardeşi arkadaşlıklar kurdum.
Acaba sayılır mı?
Paylaş