Paylaş
Türev ürünlerin taşıdığı risklere ilişkin belirsizliklerin halen devam ediyor olması, henüz kimin ne kadar hasar aldığının tespitini güçleştiriyor. FED başkanı Bernanke'nin tahmini, söz konusu hasarın yaklaşık 100–150 milyar dolar ile sınırlı kalacağı yönündeydi. Ancak, yine kendi ifadesine göre, "ABD'deki konut kredisi sektöründen kaynaklanan dalgalanma sonucu küresel mali piyasalarda yaşanan kayıplar en kötümser tahminleri bile aştı."
ABD'nin piyasa değeri en büyük bankası Citigroup'un, 2007 yılı üçüncü çeyrek döneminde net kârının %60 oranında gerilediğini açıklaması, dünyanın en büyük varlık yönetimi şirketi UBS'in, sabit getiri varlık portföyünde yaklaşık 3.4 milyar dolar zarar yazacağını bildirmesi, ayrıca Avrupa'nın en büyük bankalarından Deutsche Bank'ın da alacaklarını yeniden değerlediğinde kârının 2.40 milyar dolar kadar düşebileceğini belirtmesi, hasarın boyutları hakkında bir fikir veriyor. Ancak, yapılan bu tür açıklamaların, söz konusu hasara ilişkin belirsizliklerin kısmen ortadan kalktığı ve en kötünün geride kaldığı şeklinde değerlendirilmesi, global piyasalardaki iyimserliğin bir süre daha devamını sağlamaktadır.
Ayrıca, FED’in 50 baz puanlık faiz indiriminin ardından güçlenen risk iştahı ile birlikte uluslararası yatırımcıların yeniden gelişmekte olan ülke piyasalarına yönelmesi, söz konusu piyasaların biz kez daha öne çıkmasına neden oldu. MSCI gelişmekte olan ülkeler endeksi, son çalkantının derinleştiği ağustos ayı ortasına göre yaklaşık %29 oranında değerlenerek, çalkantı öncesi seviyelerinin de üzerine yükseldi ve tarihi en yüksek değerine ulaştı. Aynı dönemde yaklaşık %28 oranında yükselen ve benzer bir performans gösteren İMKB–100 endeksi ise, bugünkü kurlar üzerinden 55,000 seviyelerine karşılık gelen Dolar bazındaki tarihi zirvesi olan 4.56$ seviyesini aşmayı başarmasına rağmen, henüz YTL bazındaki 56,300 tarihi zirvesini yakalayamadı. Bu seviyenin, aynı zamanda, endeksin Euro bazındaki tarihi zirvesi olan 3.28€ seviyesine karşılık gelmesi nedeniyle, önümüzdeki dönemde etkili bir direnç işlevi görme olasılığının yüksek olduğuna inanıyoruz.
Piyasalardaki son yükselişin arkasında, temel yönden destekleyici ekonomik faktörlerden ziyade varlık fiyatlarında yeni balonların oluşmaya başlayacağı inancının etkili olduğunu düşünüyoruz. Bu bağlamda, uluslararası bankaların kasım ayında açıklanacak olan üçüncü çeyrek dönem bilançolarının beklentilerden daha kötü çıkması halinde, mevut iyimserliğin yeniden sorgulanacağını tahmin ediyoruz.
Paylaş