Ekonomi iç ve dış şoklara karşı daha dayanıklı

Finansinvest Araştırma Grubu’nun iyimser ve kötümser senaryoları, Türkiye ekonomisinin makro değişkenlerinin önümüzdeki dönemde nasıl şekillenebileceğini gösterdi.

Haberin Devamı

2008-2009’da küresel endişelerin, 2010-2011 yıllarında ise genel seçimlerin dikkate alındığı gözlenen Finansinvest Araştırma Grubu’nun Temel Makro Ekonomik Dengelere Yönelik Orta Vadeli Projeksiyonları, önümüzdeki beş yıllık döneme ait resme yönelik de ipuçları veriyor.

2007-2012 döneminde ortalama büyüme hızı yüzde 5.3 düzeyinde varsayılıyor. 2007’de yüzde 6,8 düzeyinde gerçekleşmesi senaryolaştırılan yılsonu TÜFE oranı ise 2012’ye gelindiğinde yüzde 4,5’e geriliyor.

Bir başka çarpıcı örnek ihracat, ithalat rakamları... Bu yıl 103 milyar $ civarında gerçekleşmesi beklenen ihracatımız, 2012’ye kadar yıllık ortalama yüzde 14.2’lik artışla 190 milyar dolara ulaşacak. Aynı yılların ithalat rakamları ise 167,5 milyar dolar ve 297 milyar dolar.

Kamu borcunun kur-reel faiz-büyüme ve faiz dışı fazladaki değişime duyarlılığı hayli ilginç. Zira, döviz kurundaki yüzde 10’luk değer kaybı ya da kazancı +/- 1.5 puan, reel faiz oranının 3 puan artması veya azalması +/- 1.2 puan, büyüme oranın 2 puan artması ya da azalması -/+ 1.1 puan, faiz dışı fazlanın 1 puan artması veya azalması -/+ 1.0 puan düzeyinde net kamu borç stokunun milli gelire oranında etkiye neden oluyor.

Haberin Devamı

FinansInvest’in çalışmasında, önümüzdeki 5 yıllık dönemde, faiz dışı fazla/GSYİH oranı ortalama olarak yüzde 5.3 düzeyinde tutulduğunda, kamu borcunun milli gelire oranı 2007’de yüzde 38 civarından 2012 sonunda yüzde 30 düzeyine geriliyor. Yüzde 33-34’e daha ılımlı bir düşüş senaryosu ise, faiz dışı fazla oranının yüzde 4.5 civarına düşürülmesine izin vererek hükümetin elini güçlendiriyor.

Bu arada Finansinvest Araştırma Grubu’nun makro ekonomik senaryoları ve ana senaryolarında dikkate alınıp, gözden kaçırılmaması istenen noktalar şöyle:

Global likidite koşullarının, geçen 5 yıllık döneme kıyasla daha fazla belirsizlik içerdiği, ancak bir düzeltme durumunda, bunun “yumuşak bir iniş” şeklinde gerçekleşeceği, hükümetin AB ve IMF çabalarına bağlı kalmaya devam edeceği varsayımları altında:

- 2007 yılında hedefin biraz üzerinde, 2008 yılında ise hedef çerçevesinde büyüme,
- 2007 sonunda % 6.8, 2008 sonunda ise % 5.5 düzeyine gerilemesi beklenen yıllık TÜFE enflasyonu,
- Reel olarak değerli kalmaya devam eden YTL,
- Genişlemeye devam eden ancak finansmanında ciddi bir sorun beklenmeyen cari açık (2007’de GSYİH’nin % 7.5’i, 2008’de % 7.3’ü),
- Merkez Bankası’nın para politikasında kademeli bir gevşeme ile, 2007 sonunda % 15.75 ve 2008 sonunda ise % 14.75 seviyesine gerilemesi beklenen gecelik borçlanma faiz oranları,
- Seçim öncesi mali gevşeme sinyallerine karşılık, yılın ikinci yarısından itibaren kamu harcama politikasında daha disiplinli bir yaklaşımın eşlik edeceği bir makro ekonomik tablo öngörüsü.

Haberin Devamı

Finansinvest analistleri, bunların dışında daha pek çok senaryo üretilebileceğini, ancak temel değişkenlerin doğru tahmin edilmesinin en önemli unsur olduğunu belirtiyorlar.

Türk finans piyasalarının dünya piyasalarıyla artan entegrasyonu ve korelasyonunun, son dönemlerde global ölçekte likidite kaynaklı sermaye hareketlerinden her iki yönde önemli ölçüde etkilenmesine neden olduğuna değinen FinansInvest Araştırma Grubu, Kuzey Irak ve Ermeni Yasa Tasarısı gibi siyasi risklerle ilintili olarak Türkiye’nin uzun vadeli yatırım temasında kayda değer bir kötüleşme olmasını beklemediklerinin altını çizdi.

Önümüzdeki dönemde Türkiye’deki finansal ve makro ekonomik dengelerin bozulmasının büyük olasılıkla ancak dış kaynaklı bir şok etkisiyle gündeme gelebileceğine değinilirken, ABD'nin başını çektiği gelişmiş ülke ekonomilerinin "batırılamayacak ölçüde büyük" olduğu öngörüsünün, sermaye piyasaları sıkıntıya girerse merkez bankalarının finansal istikrarı temin etme güdüsüyle güvenlik şemsiyesini açacakları beklentisini güçlendirdiğine değinildi.

Haberin Devamı

Buna göre, global piyasalar ABD başta olmak üzere gelişmiş piyasalarda açıklanacak ekonomik verilere ve haber akışına karşı son derece duyarlı kalacak.  ABD konut piyasasındaki sıkıntıların etkisinin 2008-2009 yıllarında daha fazla hissedilmesi bekleniyor. ABD ekonomisinde beklenen yavaşlamanın global ekonomik büyümeye olumsuz etkilerinden endişe edilmekle birlikte, dünya GSYİH’sinin %30’unu üreten gelişmekte olan ülkeler, önümüzdeki dönemde görece güçlü büyüme performanslarını sürdürerek dünya ekonomisinin lokomotifi olabilecek ve global sermaye akımları için cazip bir adres olmaya devem edebilecek.  Varlık fiyatlarında yeni balonların oluşmaya başladığı bu dönem, sonunda can yakıcı kayıplara yol açarak sona erebilecek olmasına karşın, ara dönemde yeterince kârlı getiriler sağlama fırsatları da sunacak.

Haberin Devamı

FinansInvest Araştırma Grubuna göre global gelişmelerin ve enflasyon görünümünün yardımcı olması kaydıyla Merkez Bankası’nın faizleri indirmeye devam etmesi, son dönemde çeşitli göstergelere göre aşırı alım bölgesine gelen İMKB için beklenti yaratmaya devam edecek. FinansInvest, İMKB’nin çeşitli değerleme ve büyüme çarpanlarına göre halen benzer gelişmekte ülkeler arasında cazip göründüğünün de altını çizdi.

Yazarın Tüm Yazıları