Paylaş
Açıkçası eskiden bunu daha çok yapardım. Ancak gazetedeki yüküm ağırlaşınca sokaktan kopmaya başladım.
*
Bu kopuşu durdurmanın tek yolunun da yeniden kente dokunmak olduğunu bildiğim için bazen yaya, bazen toplu taşıma aracıyla en azından kentin merkezi noktalarında gözlem yapıyorum.
*
Geçen hafta Işıklar, Atatürk Caddesi ve Kalekapısı’nı dolaştım. Haşimişcan Mahallesi Muhtarı Halil Ay da bana eşlik etti.
*
İlk gözlemim şu oldu: Birçok işletme ya el değiştirmiş ya da faaliyet alanını. Bu da pandeminin yıkıcı gücünün önce küçük esnafı vurduğunun açık kanıtı.
*
Ayakta kalan esnafın gözü kulağı da bugün alınacak yeni kararlarda. Özellikle restoran ve kafe sahipleri büyük beklenti içinde.
*
İlginç olan Antalya esnafı her şeye rağmen pandemi kurallarına sıkı sıkıya uyuyor. En azından İstanbul’da olduğu gibi masa ve sandalyeleri çıkarıp müşteri kabulüne başlamamış.
ROTAYI SAHİLE ÇEVİRDİM
Esnafla yaptığım kısa sohbetin ardından rotamı Konyaaltı Sahili’ne çevirdim.
*
Hafta içi olmasına rağmen sahil bandı cıvıl cıvıldı. Yürüyüş yapanlar, koşanlar, bisiklete binenler…
*
Tam her şey ne kadar güzel derken Boğaçayı köprüsünün üzerine geldim.
*
Buraya özel bir parantez açmak da fayda var. Ben sadece bir gazeteci değil bu kentte yaşayan bir vatandaşım.
*
O yüzden gördüğüm manzarayı hiçbir şekilde siyasi kavgaların içine girmeden yalın bir biçimde anlatmanın herkese faydalı olacağını düşünüyorum.
*
O yüzden bu projenin başı, sonu, kimin döneminde yapıldığı, şu an kime bağlı olduğu beni zerre kadar ilgilendirmiyor.
*
Ben sadece çok hızlı çözüm üretilmesi gereken bir sorunu gündemde tutmanın kentin imajı ve geleceği adına faydalı olacağına inanıyorum.
Boğaçayı’nın tamamı maalesef yosunla kaplanmış durumda. O kadar kötü bir görüntü ortaya çıkmış ki bence çekilen fotoğraflar bile sorunu tam anlamıyla yansıtamıyor.
*
Durumun vahametini ancak çıplak gözle bakınca anlayabiliyorsunuz.
*
Küçük bir tekne buradaki yosunu temizlemek için çalışma yapıyor. Ancak o teknenin oradaki yosun yoğunluğunu temizleme şansı var mı derseniz ben çok umutlu değilim!
*
Hava sıcaklığının artmasıyla bölgede koku ve sinek sorunu da baş göstermiş.
*
Çevre düzenlemesinde de sıkıntılar var. Köprü korkulukları paslanmış, yürüyüş yollarında çukurlar oluşmuş.
*
Peki, ne yapılmalı?
*
Siyasi tartışmaları bir kenara bırakıp buranın Antalya’ya yakışır bir hale getirilmesi için acilen ortak mücadele başlatılmalı.
*
Ve bu mücadeleye herkes destek vermeli. Siyaset, yerel yönetim, üniversiteler, sivil toplum…
*
Eğer bunu yapmazsak oradaki sorun çok daha vahim bir hale gelecek. Ve bu durum en çok halkı etkileyecek…
KENTİN YILDIZLARI
İstanbul Sanayi Odası, Türkiye’nin 500 Büyük Sanayi Kuruluşu 2020 Yılı Raporu’nu açıklandı. Antalya merkezli AGT, ADOPEN, ANKUTSAN ve Yörükoğlu bu listeye girdi. Hepimiz gururlandık. Hele ki pandemiyle mücadele ederken böyle bir başarının kazanılması bana göre çok daha önemli. O yüzden bir kez de bu köşeden Antalya’nın gururlarını tebrik etmek istedim.
9 SAAT ANTRENMAN
19 yaşındaki Ayşe Begüm Onbaşı, Azerbaycan’ın başkenti Bakü’de düzenlenen Aerobik Cimnastik Dünya Şampiyonası’nda bireysel kadınlar kategorisinde altın madalya kazandı. Ayşe’nin madalya törenini izledim. Onun gözyaşları benim kalbime dokundu. Sonra Adil Demirçubuk’a verdiği röportajı okudum. Ayşe, 1,5 dakikalık gösteri için haftada 6 gün, günde 9 saat antrenman yaptığını anlatıyordu. Ve bir kez daha anladım ki hiçbir başarı tesadüf değil…
Paylaş