Güncelleme Tarihi:
ANTALYA hepimiz için çok özel bir kent. Doğup büyüdüğümüz, yaşadığımız, sakini gibi değil, sahibi gibi olmaya çalıştığımız; kısacası aşık olduğumuz kenttir Antalya…
Bu kentte vefalı insanlar kadar ne yazık ki balık hafızalı olanlar da var.
İşte bu yüzden o balık hafızalı olanlar için birkaç hatırlatma yapmakta fayda görüyorum.
19 Ocak tarihinde Antalyaspor sosyal medyasından yayınlanan bir paylaşım ile Antalyaspor camiası adeta buz kesti. Çünkü o mesaj ile Öztürk ailesi ani bir kararla Antalyaspor’daki başkanlık görevini bıraktıklarını açıkladı.
Bunun yanında o ana kadar olan borçları üstlenmesini de takdir ettiğimi söyledim televizyon programlarımda.
Sonrasında ise camiada konuşulan tek şey Antalyaspor’un yeni başkanının kim olacağı yönündeydi.
Genel kurula kadar kulübü götürecek olan isim ise Dernek ve Vakıf’ta başkanvekilliği görevini yürüten Antalya’nın sevilen iş insanı Mustafa Yılmaz oldu.
Mustafa Yılmaz öncelikle şehrin siyasileri, atanmışları, seçilmişleri, STK başkanları ile görüşmeler gerçekleştirdi. Diğer yandan da devam eden ligde her antrenmana giderek başta futbolcular ve teknik heyet olmak üzere ‘Ben buradayım, merak etmeyin’ mesajı vermesi gerekiyordu.
Öyle de yaptı. Bir yandan takımla deplasmanlara giderken, diğer yandan da genel kurula gidecek olan Antalyaspor için çalışmalar gerçekleştirdi, görüşmeler yaptı.
Bu dönemde gecesini gündüzüne kattı, kendi şirketinin kapısından içeriye girmeye, kendi işleri ile ilgilenmeye vakti dahi olmadı.
9 Şubat tarihinde yapılması planlanan genel kurul ise başkan adayı çıkmayınca 23 Şubat’a ertelenmek zorunda kaldı. O günden sonra ise işler biraz daha zorlaştı. Çünkü 2,5 milyonluk şehirde Antalyaspor’a başkan olarak talip olacak kimse çıkmamıştı.
23 Şubat tarihinde de aday çıkmasa 55 yıllık kulüp kayyuma gidecekti.
Mustafa Yılmaz’ın buna gönlü razı olmadı ve ‘Z planımdı’ dediği Antalyaspor Kulübü Başkanlık görevini üstlendi. Hem de kendi sektörlerinde öncü isimlerin yer aldığı Antalyaspor tarihinin en güçlü yönetim kurulunu oluşturarak.
Bunun yanında ilk kez benim de içinde bulunmaktan onur ve gurur duyduğum danışma kurulu oluşturuldu.
Yani ‘Antalyaspor kayyuma gider’ diye bekleyenlere inat, Mustafa Yılmaz başkanlığında 29 kişilik yönetim ve bunun yanında danışma kurulu…
Başkanlık koltuğuna oturur oturmaz transfer engeli gibi önlerinde büyük bir sorun da bulunuyordu.
Ve Antalyaspor transfer yapamadan ligin ikinci yarısına başlamak zorunda kaldı.
İşte bu dönemde Türkiye Kupası’nda final oynadı, transfer engeli kaldırıldı, UEFA lisansı alındı.
Dahası mı? Camiada birlik ve beraberlik sağlandı, vefa ön plana çıkarıldı, Antalyaspor’un haklarına hiç olmadığı kadar sahip çıkıldı. İzmir’de yapılan adaletsizliğe tepki en üst perdeden verildi, oraya kadar maçı izlemeyi bile ikinci plana atan büyük Antalyaspor taraftarı yalnız bırakılmadı, onların hakları korundu.
Ve belki de hayatının en zorlu 3 ayını geçiren Mustafa Yılmaz ne yazık ki Antalyaspor’a gösterdiği ilgiyi kendi sağlığına gösteremedi. Ben olayın bizzat şahidiyim. Her şartta kupa kazanılsa bile görevi güven duyduğu ekip arkadaşlarına bırakacaktı. Çünkü artık tansiyonu kontrol altına alınamıyordu. Bu nedenle başkanlığı bırakmak zorunda kaldı. Yani Mustafa Yılmaz görev yaptığı 3 ayda camianın gönlüne taht kurdu, büyük iz bıraktı. Antalyalı ve Antalyasporlu olarak Mustafa Yılmaz’a ne kadar teşekkür etsek azdır.
Ama her yerde art niyetli kenti değil, kendini düşünler var ve bunlar iki kadim dostu bile ayrıştırmaya çalıştılar. Ama önceki başkanımız Sayın Mustafa Yılmaz ve yeni başkanımız Sayın Aziz Çetin son derece samimi ve net açıklama ile art niyetli düşüncelere nokta koymasını bildiler.
Mustafa Yılmaz güzel işler yaparken arkada yönetim kaosu bırakmadı.
Antalyaspor’u aslan yürekli 28 arkadaşına emanet ederek her daim ihtiyaç duyulduğunda maddi ve manevi yanlarında olacağını söyleyerek, veda etti faal görevine.
Balık hafızalılar mı? Onlar güneşi balçıkla sıvayabileceklerini sanıyorlar, sanmaya devam etsinler bakalım…