KENTİN VİTRİNİ KİME EMANET?

O kalbin içinde sanatı, tarihi, turizmi, mimariyi barındırır.
*
Antalya’nın kalbi de Kalekapısı, Kaleiçi, Işıklar, Atatürk, Kâzım Özalp, Güllük, Caddesi’nde atar.
*
Kentlisi, turisti mutlaka bu noktalardan geçer, bazen manzara seyreder, bazen alışveriş yapar.
*
‘5 yıldızlı otelden çıkmıyor’ dediğimiz yabancı turistlerin bile mutlaka bir anısı vardır bu noktalarda.
*
Yani bir anlamda kentin vitrinidir bu caddeler. O vitrinin sunumunu da kentin esnafı yapar.
*
Sunum güzel yapılırsa kent kazanır. Ama sunum diye ‘hanutçuluk’ yapmaya kalkarsanız işte o zaman işin sonu felaket olur.
*
Maalesef Antalya’nın kalbi hanutçulara emanet edilmiş durumda.
*
Bu sorumsuzluğun cefasını da yabancı turist çekiyor.
*
Işıklar’dan Kalekapısı’na kadar yürüyen bir turistin önünü sırasıyla tekstilci, dondurmacı, parfümcü ve dönerciler kesiyor.
*
İçinizden, ‘Hanutçuluğun da bir sınırı olur’ diyorsunuz ama biz de sınır falan kalmamış.
*
Şu anki durumun bir tık ötesi turisti kolundan tutup zorla dükkâna sokmak!
*
Daha önce hanutçuluğun önlenmesi konusunda özel ekipler vasıtasıyla düzenli çalışmalar yapılırdı. Hatta çalışmaların neticesi de kamuoyu ile paylaşılırdı.
*
Sanırım o çalışmalar pandemiyle birlikte sekteye uğradı ve denetim azaldı.
*
Denetim azalınca beyaz atletiyle turistin önünü kesmeyi esnaflık sananlara gün doğdu.
*
Peki, bu konudan sadece turistler mi rahatsız? Elbette hayır.
*
İşini hakkıyla yapan, kentine sahip çıkan esnaf da kan ağlıyor.
*
Bakın Kalekapısı Esnaflarını Güçlendirme ve Kalkındırma Derneği Başkanı Hasan Kilit ne diyor:
“Bu işin gerçekten tadı kaçtı. Şu an bölgede 2 tane denetim ekibi var ama sayı yetersiz. Daha vahimi bazı işletmeler parayla hanutçu tutuyor. Turistin önünü kesenler, bağıranlar… Özellikle Kalekapısı ve Kaleiçi’nde daha çok denetim yapılmalı.”
*
Sorun da çözüm de ortada. Yapılması gereken tek şey harekete geçmek.
*
Özellikle Muratpaşa Kaymakamlığı’nın bu konuya çok daha fazla hassasiyet göstermesi gerekiyor sanırım.
*
Muratpaşa Kaymakamı Orhan Burhan bölgede sevilen, sayılan bir yönetici. Sorunu dikkatle takip edeceğine yürükten inanıyorum.
*
Alınacak planlı, yeterli ve sürekli önlemlerle kent imajını yerle bir eden hanut belasından kurtulabiliriz…

2 DERS BİRDEN ALDIK

Mehmet Kılıçarslan… Gazeteciliğin cefasını çeken sembol bir isim. 2006 yılında tanıdım kendisini. Çok sayıda habere beraber gittik, omuz omuza çalıştık. Mesleğe duyduğu aşk hepimize örnek oldu.
*
Geçen hafta bir fotoğraf düştü önüme. Mehmet ağabey yine kilolarca yükün altında çekim yapıyor. Bir elinde kamera diğer elindeyse şemsiye var. Önce anlamadım. Sonra dikkatli baktım. Meğer trafik kazasında yaralanan bir kadının ıslanmasını önlemeye çalışıyormuş. Mehmet ağabey bu sefer sadece meslek dersi değil, insanlık dersi de verdi hepimize…