Sorular, cevaplar

Salih NEFTÇİ
Haberin Devamı

Yazılarda bazen bir soru soruyoruz. Verilen cevaplar,

‘‘Kuşku götürmez.’’

Bunların sayısı elbette az. Genellikle iktisatta enine boyuna işlenmiş, tartışılacak tarafları kalmamış konular. Üzerlerinde uzlaşılmış.

Örneğin enflasyon.

Bir faydası var mı? Bir toplum enflasyona alışabilir mi? Alışırsa bir sakıncası olmaz mı?

CEVAP

Bu sorulara verilecek cevaplar belli.

Enflasyon tümden zararlı. Alışmak diye bir şey yok. Olsa bile herhangi bir faydası yok.

Uzağa gitmeyelim.

Gazetelerin birinci sayfalarına bakın.

Çoğu manşetin temel nedeni enflasyonist ortam.

HATA PAYI

OLANLAR

Ama bu köşede sorduğumuz soruların birçoğu bu çeşitten değil.

Bir açıklama getirdiğimizde ‘‘emin olmak’’ zor.

Sık sık tartıştığımız ekonomik tahminler bu kategoride. Hata payı olan görüşler. Ama iktisatta köşe yazılarının bir görevi de bu tahminleri ekrana duyurmak. Bazıları iyi kötü gerçekleşiyor. Diğerleri hiç beklenmedik şekilde sonuçlanıyor.

Tahminleri bir yana bırakalım.

Daha önemli konular var ki bazen tartışırken okurlara mahcup olacağız diye ödümüz kopuyor.

‘‘Ama herkes görüşünü olduğu gibi bildirir, okurlar buradan bir sentez çıkarır’’ ilkesine inandığımızdan, çaresiz yazmak zorundayız.

Örneğin, özelleştirme.

Daha bundan birkaç ay önce bu hükümet özelleştirme konusunda kayda değer adımlar attı diye yazıyorduk. Elbette Ankara'da bu konuda emeği geçen ciddi kişiler var. Ama şu geldiğimiz noktaya bakın. Vatandaşın özelleştirme konusunda neler düşündüğü sanırız artık bir sır değil.

Hükümetin yanlışı mı, değil mi meselesi ayrı.

Özelleştirme ilke olarak doğru mu yanlış mı meselesi de değil.

Bu konuyu daha farklı şekilde ele alabilirdik.

BİR DE

CEVAPSIZLAR

Bir de arada bir karşımıza öyle sorular çıkıyor ki, kitaba göre olmamaları gerek. İktisat öyle şey olmaz diyor.

Ama oluyor. En azından ilk bakışta öyle gözüküyor...

Bir örnek mi?

Reel faizler ve büyüme ilişkisini alın.

Reel faizleri yüksek tut. Dışarıdan sermaye çek. Ekonomiyi bu şekilde götür. (Adı sıcak para politikası)

Götür ama, reel faizlerin büyüme üstündeki etkileri ne olacak? Reel faizler yüksek seyredince, büyüme nereye gidecek? (Dış rekabet nedeniyle kurların ‘‘enflasyona’’ göre ayarlandığını varsayıyoruz.)

Kitap ‘‘büyüme hızının giderek düşmesi gerekir’’ diyor.

Reel faizleri yüksek tutmanın maliyeti her geçen gün artar. Örneğin işsizlik dayanılmaz noktalara gelebilir. Ve bu politika bir süre sonra sürdürülemez...

Kitapta böyle yazılı.

İyi de Türkiye'de reel faizler en az iki yıldır yüksek. Ama büyüme düşmedi. Aksine 1996 ve 1997 yılında yaşanan hızlı büyümeyi alın. Yüksek reel faiz ortamında gerçekleşmedi mi?

Bu, yüksek reel faizlerle nasıl bağdaştırılabilir?

SONUÇ

Evet, bazı sorular da var ki, tatmin edici bir cevap bulmak epeyi zaman alıyor.



Yazarın Tüm Yazıları