Paylaş
Bundan 8-9 ay önceydi galiba. Dünya finansal piyasalarındaki son volatilite henüz yaşanmamıştı.
Rusya iflas etmemişti.
Ankara'da ekonominin yönetiminden sorumlu bazı bürokrat ve siyasilerden bir dizi açıklama geldiğini hatırlıyoruz.
EN İYİ BİZİZ
Verilen demeçler, yapılan konuşmalar, gazetelerde çıkanlar şu meyaldeydi:
‘‘Asya krizi atlatıldı.
Bunda da bizim iyi yönetimimiz etkili oldu.
Asya ülkeleri deneyimsizdi. Bizim kriz deneyimimiz vardı. Ne yapılması gerektiğini biliyorduk.
Gerekli tedbirleri zamanında aldık.
Ve krizi en az zararla atlattık.’’
Vs...
Bu çeşit görüşler defalarca tekrarlandı.
SONUNCUSU
Daha önce yazmadığımız bir olayı okurlara duyuralım. Bu yöndeki görüşlerden sonuncusu daha bundan iki-üç ay kadar önce Londra'da bir toplantıda dile getirilmişti.
Dünyada ortalık birbirine girmişken, dünya merkez bankaları hangi tedbirleri alacaklarını kara kara düşünürlerken...
‘‘Biz farklıyız...’’
‘‘Biz iyiyiz’’ iddiası devam etmişti.
Şans bu. Biz de o günler Londra'daydık.
Piyasa profesyonellerinin ‘‘tepkisini’’ iyi hatırlıyoruz.
ÖNLEMLER
Nasreddin Hoca'nın kedisi misali:
Türkiye en iyisini yapmışsa,
Türkiye farklı ise, o zaman şimdi neden bir önlemler paketine ihtiyaç duyuyor?
Üstelik bir noktaya daha işaret edelim. Alınması düşünülen önlemler gazetelerin ekonomi sayfalarında uzun uzun tartışılıyor. Bir göz atın. Adeta Asya ülkelerinde yapılan son tartışmalarla karşı karşıya kalacaksınız.
Sorunlar, yapılmak istenenler, özel sektörün ihtiyaçları.
Sıkıntılar...
Gazetelere baktığınızda sanki Malezya'da, Hong Kong'daki haber başlıkları.
Evet, eğer ‘‘Türkiye farklıysa’’ bu benzerlik neden? Bu önlemler dizisine neden ihtiyaç duyuluyor?
Yok, eğer ortada gerçek bir sorun varsa ve bu sorun bundan 10-12 ay önceden başlamış, Türkiye'ye doğru yaklaşmışsa...
O zaman önlemler paketi neden şimdi alınıyor?
Neden daha önce harekete geçilmedi?
Burada bir sorumluluk yok mu?
SONUÇ
Git, git... göz göre göre... batağa saplan.
Sonra önlem al.
Kuma başını gömmeyi nasıl tanımladığımızı okurlar tahmin edeceklerdir.
Paylaş