Paylaş
Bazen insan unutabilir, ama iktisadi politikaların başarısını etkileyen önemli bir neden var:
Şans.
Şimdiki hükümet de dış dünyada yaşanan bazı gelişmeler açısından şanslı bir zamanda işe başladı.
KUZEYDE OLANLAR
Batı'daki bazı kritik yayınları yakından izleyenler bir süredir önemli bir değişikliğin farkına varmış olmalılar.
Bir iki aydır Batı'nın önde gelen gazete ve dergilerinde Azerbaycan, Kazakistan (ve Türkiye) konusunda çıkan yorum ve haberlerin sayısı birden hızla arttı.
Eskiden Washington'da muhatap bulmakta zorlanan Azerbacan, geçenlerde Aliyev'in Amerika'ya yaptığı önemli bir geziyle çalkalandı.
Kazakistan Lideri Nazarbayev ise gelecek ay Washington'a geliyor.
BASIN NE DİYOR?
Batı basınında çıkan yorumları okuyun, yazılanlar şöyle özetlenebilir:
‘‘Bu ülkelerle Amerika Birleşik Devletleri ve hatta Avrupa arasındaki ilişkiler yakınlaşıyor. Rusya'nın bu ülkelerdeki etkisi azalıyor.’’
‘‘Çok uluslu büyük şirketlerin bu ülkelere bakış açıları değişiyor. Özellikle petrol şirketlerinin eskiden beri var olan ilgisi farklı bir boyuta çıkıyor.’’
‘‘Batı'nın gelecek yıllardaki petrol ve hammadde ihtiyacını karşılayacak ikinci bir bölge oluşuyor.’’
Bu çeşit yazı ve görüşler elbette eskiden de Batı basınında yer alırdı. Bir iki aydır farklı olan bunların artık bir tasarım olmaktan çıkıp bir uygulama aşamasına gelmiş olması ve yine Batı basınının deyimiyle, ‘‘bu gerçeğin Rusya tarafından kabullenilmiş’’ olması.
Doğru veya yanlış. Sonu nereye varır bilinmez. Ama en azından şu an için büyük rakamlara ulaşacak ticari ilişkiler yavaş yavaş somutlaşma aşamasında.
Türkiye'nin İsrail'le sağlıklı bir biçimde gelişmekte olan ilişkileri de göz önüne alındığında bölgede eskisine kıyasla oldukça farklı bir oluşum ortaya çıkıyor.
En azından Batı basınında yer alan yorumlardan çıkarılanlar bu yönde.
ŞANS
Batı'nın izlediği stratejiler gerçekten de bu gibi bir sonuca ulaşılmışsa o zaman bu Türkiye açısından ne anlama gelir?
Sanırız, bu soruyu dolaylı bir şekilde cevaplamaya ihtiyaç yok. Türkiye eskiden askeri ve stratejik öneme sahip bir ülkeydi. Böyle bir gelişme yaşanmışsa, Türkiye ekonomik bakımdan da kilit bir konuma gelecektir.
Gelişmelerin hükümet açısından anlamına gelince. Dediğimiz gibi:
Şans.
Batı dünyası, Türkiye ekonomisinde büyük çalkantılar çıkmasını, bankacılık krizleri yaşanmasını istemeyecektir.
Özellikle Güneydoğu Asya'daki kriz nedeniyle bu bölgeye yapılan ihracatın azaldığı bir dönemde.
Ve bir kriz sırasında İslamcı cereyanların hızla güçleneceği göz önüne alınırsa...
Bu güçlenmenin Türki Cumhuriyetler üzerindeki etkileri düşünülürse...
Demek ki birçok neden var.
SONUÇ
Elbette IMF-Dünya Bankası ciddi kurumlar. Bu kurumlar Türkiye'ye yardımcı olmadan önce bazı adımlar atılmasını bekleyeceklerdir. Ama yine de...
Batı'da kesenin ucu bazen az açılır, bazen de çok.
(Ayrıca Ankara da zaten bazı kararları kendisi alma aşamasına gelmiş durumda.)
Paylaş