DSP ve Ecevit örneği

Salih NEFTÇİ
Haberin Devamı

Siyasetçiler bilinen, hatta bir yerde, ‘‘beklenen’’ yanlışları yapıp kendileri için olumsuz diyebileceğimiz koşulların yaratılmasına yardımcı olacaklar mı? Beklersek, kısa zamanda göreceğiz.

Ama o zamana kadar köprülerin altından çok sular akacağa benziyor. Bu nedenle Sayın Ecevit'in hükümeti kısa zamanda kurma şansını tartışmak istemiyoruz.

Ancak, son gelişmeler konusunda vurgulamak istediğimiz bir nokta var.

NEDEN?

Hükümeti kurma görevi neden Sayın Ecevit'e verildi?

Siyaset yapmayı düşünen gençler bu sorunun üzerinde bir süre düşünmeli. Evet, neden?

DSP, Meclis'teki ağırlığı bakımından küçük diyebileceğimiz bir parti. DSP'nin çizgisine içten inanan seçmenlerin sayısı da fazla yüksek değil.

Örneğin, daha bundan bir yıl önce Sayın Ecevit'in başbakanlığında bir hükümet kurulacağı söylenseydi, sanırız bu bir çeşit ‘‘siyasi saflık’’ olarak karşılanırdı.

‘‘DSP ve Sayın Ecevit'in ne (siyasi) gücü var ki başbakanlığı alsın? DSP dediğiniz nedir? Ecevit ve eşi...’’

Emin olun böyle düşünenlerin sayısı az değildi.

Peki o zaman nasıl oldu da Sayın Ecevit bir yerde tek seçenek olarak kaldı?

(İlginçtir. İki hafta önce hükümet krizi ön plana çıktığında uluslararası finansal kuruluşlarla yaptığımız bir fikir alışverişinde Ecevit önerisini yabancılar kendileri getirmişler, en akılcı seçenek olup olmadığını sormuşlardı.)

Neden?

UNUTTUKLARIMIZ

Bazı açıklamalar şöyle:

Dışişleri, Milli Eğitim ve Maliye bakanlıklarını almış olan DSP bu birimlerde ‘‘iyi’’ bir performans sergiledi.

ANAP'ta deneyimli ve çok güvendiğimiz bir politikacı vardır. Özal'la ekonomideki reformları yapmış, ama sonra arka plana çekilmeyi yeğlemişti. DSP-ANAP-DTP hükümeti açıklandıktan sonra, hükümetin yapısına bakmış ve bize o zaman şöyle bir yorumda bulunmuştu:

‘‘DSP kritik bakanlıklara, korkmadan en güçlü isimlerini getirdi...’’

Biz dışişleri uzmanı değiliz. Ama uluslararası basında çıkan yorumlar son bir yıl içinde diplomasinin gerçekten de başarılı olduğu yönünde. Bu, büyük çapta Sayın Cem'in yönetimine bağlanıyor.

Maliye'deki durum (bizce) daha da ilginç.

MALİYE

Biz son bir yıl içinde bu köşede en çok Sayın Temizel yönetiminde alınan kararları eleştirdik. En çok yeri vergi konusunda yapılanlara ayırdık.

Çünkü, kendisiyle farklı düşünüyorduk, ama Sayın Temizel Türkiye ekonomisinin reforma ihtiyacı olan bir noktada ciddi tedbirler almaya çalışıyordu. Hükümet içinde yapısal ekonomik sorunlar üzerine giden belki de tek bakan görünümündeydi.

Dürüst ve kararlı bir tutum sergiliyordu.

Maliye ile teknik konuları çekinmeden tartışabileceğimiz kanısına vardık.

Ayrıca Maliye'nin görevi de zaten elden geldiğince vergi toplamaktı. Nitekim sonunda da bir orta yol bulunmuştu.

Ama şimdi bir muhasebe yapınca, seçmen Maliye Bakanlığı'nın işleri ciddi götürmüş olduğunu görüyor. Ciddi ve dürüst.

SONUÇ

Sayın Ecevit'in bilinen dürüstlüğü konusunda bir zamanlar,

‘‘Doğru, ama Türkiye siyasetinde ekmek yedirir mi?’’ şeklindeki yorumlar yapıldığını hatırlıyoruz.

Genç siyasetçilere öğüt:

Kendinize bir çizgi seçin. Çizginiz neyse, kararlı bir şekilde izleyin. Ve... Dürüstlükten şaşmayın. Her işte olduğu gibi, siyasette de en ‘‘kazançlı yol’’ budur.



Yazarın Tüm Yazıları