Paylaş
5G’de arge ile teknolojiyi geliştirmek kadar, ürün ve pazar geliştirmelerinin ve yol haritalarının da planlanıyor olması gerekiyor. Bunu şu anda yapıyor olmamız lazım. Tabii eğer aklımızda hem kendi ülkemizi en son teknoloji seviyesine taşımak, hem de bölgesel teknoloji liderliği varsa. Var olan kaynaklarımızın bu hedef çerçevesinde aynı büyük resme odaklanarak kullanılması ve aynı hedefe beraberce yürümememiz çok önemli. Zaman kaybedemeyiz. Zira biz kendi milli kaynaklarımızı farklı projeler için yarıştırırken bir bakarsınız Çinli veya Amerikalı bir şirket alabileceğimiz tüm dış pazarları ele geçirivermiş. Üstüne üslük bizi de kendi pazarı yapmış!
5G teknolojisi Türkiye için milli bir cephedir. Bu cephede birden fazla birlik ve birden fazla strateji ile değil tek bir yumruk olarak hareket etmeliyiz. Zaman kaybetmeden 5G teknolojimizi ve ürünlerimizi ortaya koymalı, KOBİ’lerin 5G’ye geçiş sürecine destek olmalı ve planlanan hedef dış pazarlara yönelmeliyiz. Vakit nakittir.
Başarısını kanıtlamış bir metodoloji olan “lean startup” metodolojisini kullanarak, tek bir yumruk olarak doğru pazara yönelik 5G ürünlerini hem kendi ülkemizde KOBİ’lere ulaştırmak (bu da uzun ve zahmetli bir süreç) hem de en doğru dış pazarlara çıkarmak başarabileceğimiz en yerli ve en milli işlerden biri değil mi?
HTK (Haberleşme Teknolojileri Kümelenmesi) yönetim kurulu üyesi ve UUYM5G (Uçtan Uca Yerli Milli 5G Haberleşme Şebekesi) kurucu üyesi İlhan Bağören Bey ile geçen hafta başladığımız sohbete bugün devam ediyoruz.
İlhan Bağören tersine beyin göçünün çok güzel örneklerinden biri. ABD’de edindiği telekomünikasyon sektörü girişimcilik deneyimi ve başarılarının ardından, Türkiye’ye dönüyor yıllar önce. İlhan Bey milli 5G adımlarımıza katkıda bulunmak üzere büyük özveri ile çalışan, zeki, uluslararası telekomünikasyon pazarlarını iyi bilen bir teknolojist ve başarılı bir girişimci.
***
Şahver Kaya: Yerli ve Milli 5G başarısının önündeki engeller nelerdir?
İlhan Bağören: Önemli bir zorluk, devletin yeni teknolojilere ayak uydurmada gecikmesi. Yazılımın sanayi ürün olarak kabul edilmesi yıllar sürdü, ama yazılımın diğer ürünlerden farklılıklarını bürokrasiye yansıtmaktan hala çok uzağız. Mesela, yazılımda “Yerli Malı Belgesi” almak için gerekli prosedürün içinde hala “Kapasite Raporu” gibi uzmanların ölçmekte zorlanacakları kriterler var. Bunun sonucunda tamamen yerli yazılım üreten firmalar bu belgeyi almakta zorlanırken, Huawei gibi firmalar, Türkiye’de bir satırı yazılmamış ürünler için bu belgeyi alabiliyor. Gerek yerlilik, gerek millilik kavramları yerine oturtulmalı.
Şahver Kaya: Ülkenin kısıtlı kaynaklarının iki farklı 5G projesine aktarılıyor olması söz konusu. Ürünlerin rekabetçi olması için nasıl bir yol haritamız olmalı sizce?
İlhan Bağören: UUYM5G projesi ile ULAK AŞ’nin 5G geliştirme konusunda rakip durumda olması önemli bir problem. Her iki ekip de ülkenin destek fonlarına ve mobil işletmecilerin entelektüel desteğine talip. Bunların ikisi de kıt kaynaklar ve gerek bu kaynakları, gerek kendi enerjimizi birlikte
değerlendirmek yerine sürekli bu kaynaklar için “güzellik yarışması”na da enerji harcamak durumunda kalıyoruz. Dünyada 5G geliştiren 5-10 firma varken, Türkiye’nin kısıtlı imkanlarıyla iki tane olması izah edilir değil.
Huawei etrafında dönen global tartışmalar firmaların devlet kontrolünde olmasının büyük güvenlik riski oluşturduğunu göstermektedir. 5G’de ürünlerin rekabetçi olması için gereken ekonomik ölçek ancak uluslararası satışlarla karşılanabilecektir. Savunma Sanayi’nin yönetiminde bir firmanın bu paranoyak ortamda uluslararası pazara girmesi mümkün değildir.
Yüksek Planlama Kurulunca kabul edilmiş Ulusal Genişbant Stratejisi ve Eylem Planı (2017-2020) uyarınca, “Elektronik Haberleşme Sektöründe Yerli Üretim ve Ar-Ge Faaliyetlerinin Desteklenmesi” görevi verilen BTK’nın bu insiyatifi yönetmesi en uygun çözümdür.
Şahver Kaya: 5G teknolojisinin ülkemizde yaygınlaşmasını ve sanayicilere yayılmasını nasıl sağlayacağız?
İlhan Bağören: Bütün gelişmiş ülkeler, global liderlik için en önemli faktörlerden birisinin 5G olduğunun farkında; Donald Trump’ın Çinlilerin ve Huawei’nin peşine düşme nedeni bu. 5G, daha önceki nesillerin ötesinde bir kaldıraç olacak bütün sanayiler için.
Ülkemizde de, 5G alt yapısını geliştirmeye soyunan bizler kadar, bu teknolojiyi kullanacak dikey sektörler de hazırlanmalı. Yakın zamanda 5G, dijital dönüşüm yolundaki ülkemiz sanayisi için elektrik ve su kadar önemli olacak. Yani, nasıl tarlasına gelen su, rakip ülkelerdekinin onda biri, fiyatı da 3 misli olan bir çiftçinin ihracatta rekabeti mümkün değilse, 5G’yi verimli kullanamayan bir sanayici de rekabet edemeyecek.
Ayrıca, 5G’nin önceki nesillerden diğer önemli farkı, tamamen yeni teknolojiler kullandığı için, çok büyük yatırım gerektirmesi. İşletmeciler, ancak 5G teknolojisiyle kazanılacak yeni gelirlerden alacağı pay ile peyderpey finans edebilecek 5G’nin yayılmasını.
Yumurta tavuk ilişkisine benzeyen bu döngüde olumsuz faktörler arasında işletmecilerin vereceği frekans lisans ücretleri ve fiber sıklığı olsa da Türkiye için en önemli faktör, telekom gelirlerinden dünyada açık arayla en yüksek verginin toplanıyor olması. İşletmecilerin servis gelirinin %60’ını peşin olarak devlet alınca hem işletmecilerin yatırıma çevireceği karlılık çok düşük oluyor, hem de iş ortaklarının değer katacağı iş modellerinin fizibilitesi düşüyor.
Önceki nesillerden farklı olarak 5G, çeşitli sektörler için uygulama geliştirecek iş ortaklarına bağımlı.
Özellikle, dikey sektörlerin performans gereksinimlerine uygun garantilerin sunulacağı ağ dilimleri (network slice) yaratılması ve bu dilimlerin sektöre özel uygulamalarla paketleyecek sanal işleticiler tarafından işletilmesi planlanıyor.
Daha önce de buna benzer servisler dünyada sanal mobil ağ işletmecileri (MVNO) tarafından verilmekteydi. Türkiye’deki regülasyonlar ve vergilerden dolayı ülkemizde MVNO işleri hiçbir zaman fizibıl olmadı. Tedbir alınıp vergiler normal bir seviyeye çekilmezse, 5G sakat doğacak, diğer sektörlerin de rekabetçiliğini engelleyecektir.
Yeni nesil şebekelerin mobil işleticilerimizce dünyadaki benzerlerinden daha geç ve daha yavaş yayılması, geçen nesillerde de bütün ekonomiyi olumsuz etkilemişti. Şu anda 4G’nin ülke ekonomisine GSYH katkısı dünyada ortalama %4.6 iken Türkiye’de sadece %2.6. Ülkemizde 6 sene gecikmiş 4.5G uygulayarak diğer ülkelerin önüne geçmişken GSYH’de geride kalmamızın nedeni, o ülkelerde ekosistemin oluşması için 6 sene daha fazla zaman olması, ve tabii ki yüksek vergiler sayılabilir. Ancak, bu defa risk çok daha yüksek. 5G’nin sektörlere entegrasyonu sonucu kazanılacak yüksek verimlilikle GSYH katkısının %6’larda olması hedefleniyor.
Yani, devlet ana gelişme sürecindeki evlatlarını boğazından kesip beslemesi gerekirken, onun tabağından alarak gelişmesini engelliyor. Serpildiğinde çok daha fazla vergi toplayabilecekken, kısa vade için ülkenin rekabetçiliğini engelliyor.
Şahver Kaya: 5G uygulama alanlarından bahsedebilir miyiz? Yani KOBI’ler neden bu konuyu simdiden öğrenmeli ve hazırlıklara başlamalı?
İlhan Bağören: Başlıca sektörler ve uygulama alanları:
- Otomotiv - bağlı, otonom, paylaşımlı araçlar.
- Ulaşım ve lojistik - güvenli seyir.
- Sanayi - uzaktan control ve bakım, akıllı fabrikalar.
- Enerji - akıllı sayaç, şebeke yönetimi.
- Sağlık - koruyucu izleme, uzaktan ve yardımla ameliyat.
- Tarım - akıllı sulama, toprak koruma yönetimi, hayvanların izleme ve korunması, hava durumu takibi.
- Medya ve eğlence - yerinde canlı etkinlik, sporcu ve alan görünümü, sanal ve artırılmış gerçeklikle video ve oyunlar, ortak içerik üretimi, e-spor.
- Eğitim - dokunsal iletişim ve beceri iletişimi, sanal ve artırılmış gerçeklikle destekli eğitim, kişiselleşmiş eğitim, akıllı sınıf ve kampüs.
- Güvenlik – yüz, plaka, araç tanıma ve takip, harita bazlı tarama ve iletişim,
- Finans – kimlik doğrulama, gerçek zamanlı ve dokunsal ticaret, gerçek zamanlı danışman ve müşteri hizmetleri.
Bu konuda BTK’nın ülkemizde 5G’nin dikeyleri de kapsayan geleceğini şekillendirmek ve farkındalık yaratmak için kurup yönettiği 5GTR Forum tarafından hazırlanmış “5G ve Ötesi Beyaz Kitabı” var (https://www.btk.gov.tr/duyurular/5g-ve-otesi-beyaz-kitap). Bu kitap, zamanın olabildiğince geniş endüstri katılımı ile hazırlandı, ancak farkındalık ve 5G kullanımı arttıkça yeni sürümleri hazırlanmalı. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın dijital dönüşüm çabalarına öncülük etmek için kurduğu Sanayi 4.0 dairesi de bu çalışmalarda önemli bir rol üstlenmeli.
Yine BTK’nın yerli ve yabancı üreticilere kurdurduğu 5G Test Vadisi de geliştirilecek uygulamaların test edileceği bir ortam sunmak üzere hazırlandı.
Avrupa Birliğinin de Türk firmalarının katılımına açık olan 5g’nin dikey sektörlerle ilgili çalışmaları da (https://5g-ppp.eu/verticals/) takip edilebilir.
Paylaş