Paylaş
Öte yandan Çin artık İnternet’in gücünün çok iyi farkında. Çin süper değil, siber süper güç olmayı hedefliyor. Bu hedefin dört temel dayanağı var:
1- Yıkılmaz bir siber güvenlik sistemi
2- Küresel İnternet standartlarının oluşmasında ve kontrolünde daha büyük söz hakkı
3- Çok daha fazla sayıda küresel Çinli teknoloji şirketinin yaratılması
4- Yüksek teknolojide dünya liderliği
Eğer Çin tüm bunları elde ederse, İnternet daha Çinli olacak.
Bu hafta ve önümüzdeki iki hafta boyunca “Bir Kuşak ve Bir Yol “projesi ile birlikte doğan Dijital İpek Yolu vizyonuna ait büyük resmi anlatmaya çalışacağım. Türkiye’den bazı şirketlerin Çin’in bu vizyonunda nasıl kendilerine yer edindiklerini de anlamamızın, büyük resmi anlamada yarar sağlayacağına inanıyorum.
2012 yılında göreve gelen Çin lideri Xi’nin ilk icraatlarından biri yıllardır hiçbir politika üretemeyen bilim ve teknoloji kurulunu yeniden yapılandırıp, bu kurulun başına bizzat kendisini atamasaydı. Ardından Çin Dijital Ekonomisini oluşturmak için Siber Yönetim Ajansı’nı kurdu. Xi’nin en büyük arzusu bilgi ve iletişim teknolojilerinde yabancı üreticilere muhtaç olmamak. Bunu başarabilmek için yapay zekâ, kuantum bilişimi, ve robotiks alanlarını milli kalkınmada temel alanlar olarak belirledi.
Xi’nin birçok konuşmasında teknoloji ve inovasyona yaptığı atıflar dikkat çekiyor. Mayıs ayında “kalkınmamıza destek olacak inovasyon ve yazılım geliştirme tamamıyla kendi elimizde olmalı” diyordu.
Küresel İnternet yönetiminde siber egemenlik kritik. Bu çok sağlam siber güvenlik direncine sahip olmakla mümkün. Xi her ülkenin milli siber kalkınma modelini ve kendi kamu politikalarını oluşturmasından yana. Bugün olduğu gibi birkaç özel şirketin İnterneti yönlendirmesinin sağlıklı olmadığını savunuyor. Biz de bu köşede aynı yaklaşımda olduğumuzu defalarca paylaştık. İnternet BM veya bir başka küresel yapı tarafından regüle edilmek zorunda. Bugün olduğu gibi Google, Apple veya Facebook gibi şirketlerin tüketici özel bilgilerine ve hayatına pervasızca saldırmaları ancak merkezi bir düzenleyici otorite ile mümkün olabilir.
Çin aslında basit olarak kendi dijital ekonomisinin yaratacağı ekosistemin, kendi kendine yetebilen bir ekosistem olmasını hedefliyor.
2016 yılında duyurulan 5 yıllık kalkınma planında bilim ve teknoloji başroldeydi.
1999 yılından bu yana Çin ARGE yatırımları her yıl ortalama yüzde 20 artış gösterdi. Şu anda Çin’in ARGE harcaması 233 Milyar dolar. Bu tüm küresel ARGE harcamalarının yüzde 20’sine tekabül ediyor.
Dünyada her yıl en yüksek sayıda temel bilimler ve mühendislik mezunu Çin’de. 2018 yılında Çin bilimsel yayınlarda ABD’yi geride bıraktı.
Geçen Nisan ayında Trump yönetiminin Çinli ZTE’ye getirdiği yaptırımlar Çin’in bir kez daha gözlerini açtı. Çin dijital ekonomisi için atılan adımların daha dikkatle ve ivedilikle atılması gereği tekrar ortaya çıkmış oldu. ZTE dünyanın dördüncü büyük telekomünikasyon ekipman üreticisi. Şirket bazı ürünlerin üretiminde ABD yapımı devre ve mikroçiplere ihtiyaç duyuyordu. Trump yönetiminin yaptırımı sonrası ZTE üretiminin bir kısmını durdurmak zorunda kaldı.
Önümüzdeki hafta kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Dijital İpek Yolu paylaşımlarımı Twitter’dan takip edebilirsiniz.
Paylaş