Mevlana Celalettin Rumi, cevizin kalın ve sert kabuğunu şeriata, ince zarını tarikata, içini ise hakikate benzetmiş ve cevizi her katmanıyla simgeleştirmiştir.
Eseri Mesnevi’de de cevizden bahseder ve onu rahmet meyveleri arasında sayar. Üstelik cevizden bahsedilen tek kitap Mesnevi de değildir. Hemen bütün kutsal kitaplar cevizin ya ağacından, ya meyvesinden bahsetmişlerdir. Hatta bu önemli yemiş Babil’in en ünlü kralı Hammurabi’nin o meşhur kanunlarında bile yerini almıştır. Türk mutfağı için çok önemlidir ceviz. Özellikle baklava gibi geleneksel tatlılara kattığı zengin tadı ve aroması vazgeçilmez niteliktedir. Ancak cevizin mutfağımızdaki yeri tatlıyla sınırlı değildir. Biz Türkler bazı mezelerde ve yemeklerde de ceviz kullanırız. Üstelik cevizin sadece içi değildir damaklarımızda yer edinen. Henüz yeşil haldeyken toplanan ham ceviz sönmüş kireç kaymağına yatırılarak bekletildikten sonra şerbete atılarak pişirilir. Böylece elde edilir muhteşem ceviz macunu. Sadece ülkemiz mutfağının değil, pek çok ülke mutfağının vazgeçilmez tadıdır ceviz. Özellikle İtalya, Fransa ve İran cevizi tatlılarından makarna soslarına kadar pek çok alanda kullanarak mutfağının önemli bir parçası yapmıştır. Peki neresidir cevizin anavatanı? Yani doğanın yeşil ve açık kahverengi olmak üzere iki kabukla koruduğu bu değerli meyve ilk olarak nerede yetişmiştir? Bu konuyla ilgili çeşitli görüşler vardır. Bazı araştırmacılar cevizin ilk yetiştiği yer olarak İran’ı gösterirken, bazıları İran’dan binlerce kilometre uzaktaki Çin’i işaret eder. Ama daha yaygın bir görüşe göre ceviz ilk olarak çok daha geniş bir alanda yetişmiştir. Bu görüş der ki, ceviz aslında Karpat dağlarından, Türkiye, Irak, İran, Afganistan, Güney Rusya, Hindistan, Mançurya ve Kore’ ye kadar uzanan geniş bir bölgenin doğal bitkisidir. Yakın bir geçmişe kadar Türkiye ceviz yetiştiriciliğinde önemli bir konumdaydı. Ancak şu anda cevizi sonradan öğrenen Amerika Birleşik Devletleri uluslararası ceviz pazarına hakimdir. Türkiye ise sahip olduğu çok sayıdaki ceviz ağacına ve türüne rağmen pazarda o kadar da etkin bir rol oynayamamaktadır. Bunun nedeniyse ülkemizde yetişen cevizin bir kısmının uluslararası standartlara uygun olmamasıdır. Anavatanı ne olursa olsun, ülkemiz kendi iç pazarına ve uluslararası pazara yetecek kadar ceviz yetiştirme kapasitesine sahiptir ve endüstride yapılacak bazı iyileştirmeler sayesinde ihracatta da hak ettiği yeri alacaktır.
Hardal otu salatası Kaç kişilik 4
Haz?rlama süresi 10 dakika
Pişirme süresi 15 dakika
Malzeme listesi
· 1 demet hardal otu (300-400 gr) (Herhangi bir yabani ot çeşidi kullanabilirsiniz.) · 6 diş sarmısak · 2 adet limonun suyu · ½ su bardağı zeytinyağı · 2 çay kaşığı tuz
YAPILIŞI: Hardal otunu ayıklayıp kök kısımlarını kestikten sonra yıkayın ve süzün. Kaynayan tuzlu suda yumuşayıncaya kadar haşlayın. Otlar yumuşayınca sudan kepçe yardımıyla alıp içinde tuzlu su olan cam kaseye aktarın. Soğuması için bekleyin. Soğuk haldeki hardal otunu sudan kepçeyle çıkarıp süzerek servis tabağına alın. Diğer taraftan, sosunu hazırlamak için dövülmüş sarmısak, tuz, limon suyu ve zeytinyağını derin bir kasede iyice çırpın. Hazırladığınız bu sosu salatanın üzerine gezdirip servis yapın.