Güneyde, daha sıcak yerlerde h l denize girip güneşlenen yerli - yabancı pek çok turist var.
Ama genel olarak "turizm mevsimi kapanmak üzere" diyebiliriz. Peki, ülkelerine geri dönen binlerce turiste sorsalar: "Türk mutfağı nasıl bir mutfak, lezzetli yemekler var mı" diye, bu turisler ne cevap verir acaba.
Tüm dünyada gün geçtikçe yaygınlaşmaya devam ediyor, yeme içme turizmi. Yeni lezzetler keşfetmek isteyen, damağını değişik tatlara açmaya hazır olan binlerce insan her yıl dünyanın bir ucundan kalkıp diğer ucuna seyahat ediyor. Bu binlerce insan biliyor ki, bir ülkenin yeme-içme kültürü, tarihiyle, coğrafyasıyla ve sosyo-ekonomik yapısıyla etkileşim halindedir. Bu yüzden de gidilen bir ülkede yemek yemek, sadece karın doyurma amacına hizmet eden bir eylem değil, aynı zamanda o ülkenin tarihini, etnik, kültürel yapısını ve coğrafyasını koklamaktır.
Ne yazık ki, ülkemize gelip bir süre kalan ve sonra kendi ülkesine dönen pek çok turist Türk mutfağıyla ilgili yeterince fikir sahibi olamıyor. Bir o kadarı da yanlış fikirler edinip ülkesine dönüyor. Peki ama neden? Yani, bu kadar zengin bir yeme-içme kültüründen etkilenmemelerinin ya da Türkiye’ye gelip damakları şaşırmadan, şenlenmeden gitmelerinin nedeni ne. Bunun pek çok nedeni var aslında.
Bir kere, pek çok turist ekonomik olması nedeniyle "her şey dahil" tatilleri tercih ediyor ve kaldığı otelden hemen hemen hiç çıkmıyor. Yani Türk mutfağını kaldığı otelin mönüsünden ibaret sanıyor pek çok turist. Çok özenli mönüler hazırlayıp Türk mutfağını hakkıyla tanıtan oteller olduğu gibi, karın doyurma amaçlı mönüler yapan oteller de var. Dolayısıyla turistin Türk mutfağıyla ilgili ne düşüneceği ya da ülkesine gittiğinde sorulan sorulara ne cevap vereceği burada kaldığı otelin "yemek"ten ne anladığıyla bire bir örtüşüyor.
Diğer bir turist kitlesi de tanıtım yetersizliğinin kurbanı oluyor. Türk mutfağı ile ilgili hiçbir fikri olmayan pek çok turist, nerede ne yiyeceğini bilemediği için kötü yemekler yiyor ve bu insanların ülkelerine döndükten sonra söyleyecekleri pek de iç açıcı olmuyor.
Kökeni yüzlerce yıla dayanan enfes Türk yemeklerinin layıkıyla tanıtımında ve hatta Türk yemeklerini yeni turistleri çekmek amacıyla kullanmada hem devletin tanıtım kampanyalarına hem de otellere ve restoranlara büyük iş düşüyor.
Kekikli pirzola dizmesi
6 kişilik
Hazırlama süresi 25 dakika
Pişirme süresi
60 dakika
Malzeme listesi
12 adet kuzu veya dana pirzola
2 yemek kaşığı zeytinyağı
6 adet orta boy kuru soğan
50 gr tereyağı
2 yemek kaşığı kuru dağ kekiği
2 çay kaşığı tuz, karabiber
2 çay kaşığı kırmızı pul biber
2 yemek kaşığı zeytinyağını geniş ve kenarı yüksek bir tencereye aktarın. Yağın tencerenin tabanını ıslatmasını sağlayın. Pirzolaları, yan yana ve kenarları birbirinin üzerine oturacak şekilde tencereye dizin.
Üzerine kuru kekiğin yarısını, 1 çay kaşığı tuz ve karabiberi serpin. Soğanları soyup ortadan ikiye böldükten sonra, yarım santim kalınlığındaki halkalar halinde dilimleyin. Soğan dilimlerini pirzolaların üzerine yerleştirip üzerlerine kalan kuru kekiği serpin.
1 çay kaşığı daha tuz serpiştirip, kırmızı pul biberi ilave edin. Tereyağını fındık büyüklüğünde parçalara ayırarak soğanların üzerine paylaştırın. Üzerine yaklaşık 3 su bardağı sıcak su ekleyin. Tencerenin kapağını kapatıp yemeği, kısık ateşte, suyunu çekinceye ve pirzolalar iyice yumuşayıncaya kadar 50-60 dakika pişirin. Patates kızartmasıyla birlikte ve sıcak sıcak servise sunun.
Kremalı pırasa çorbası
6 kişilik
Hazırlama süresi 20 dakika
Pişirme süresi
40 dakika
Malzeme listesi
4 adet orta boy pırasa
5 yemek kaşığı zeytinyağı
1,5 tepeleme yemek kaşığı un
8-10 su bardağı et ya da tavuk suyu
2 su bardağı süt
(1 kutu hazır süt kreması (200 ml) da kullanabilirsiniz.)
1 çay kaşığı pul biber
2 çay kaşığı tuz
4 dilim ekmek
Pırasayı ayıklayıp yıkadıktan sonra, 1-2 santim boyunda doğrayın. Doğradığınız pırasayı orta boy tencereye koyup üzerine 4-5 santim çıkacak kadar su ilave ettikten sonra 35-40 dakika, iyice yumuşayıncaya kadar haşlayın.
Soğumasını bekleyip süzdükten sonra mutfak robotunda çekerek püre haline getirin. Diğer taraftan, 5 yemek kaşığı zeytinyağını ve unu ayrı bir tencereye aktarıp orta ısılı ateşte, tahta bir kaşıkla sürekli karıştırarak 2-3 dakika kavurun. Üzerine et ya da tavuk suyunu azar azar ilave ederek çırpma teli yardımıyla sürekli karıştırmaya devam edin.
Püre haline getirdiğiniz pırasayı ve tuzu da tencereye ekleyip kaynayıncaya kadar karıştırmaya devam edin. Çorbanın suyu kaynamaya başlayınca sütü ya da kremayı ekleyip ara sıra karıştırarak 10 dakika daha pişirin. Ekmek dilimlerini üçgen şeklinde kesin. Üstlerine zeytinyağı sürdükten sonra, 175 dereceye ayarladığınız fırında iki taraflarını da kızartın. Çorbanın üstüne pul biberi de serptikten sonra, kızarmış ekmek dilimleriyle birlikte servise sunun.