Gezimizin son durağı olan Arnavutluk’un başkenti Tiran’a doğru yola çıkmıştık.
Bu arada, Montenega sınırındaki gümrükte karşılaştığım genç Türk çifte ayaküstü yemek tarifi vermeyi de ihmal etmedim. Arnavutluk sınırını geçer geçmez bizi camiler, Müslüman mezarları, nar ağaçlarıyla dolu meyve bahçeleri ve mısır tarlaları karşıladı. İskodra’yı geçip başkent Tiran’a giderken yol üstünde adım başı denecek kadar çok ızgara yapan restoran gördük.
Hızla yapılanan ve büyüyen Tiran’daki börekçi (byrektore) sayısı belki de yüzü aşkındı. İşte sonunda meşhur Arnavut böreğini memleketinde görme ve tadına bakma şansını yakalamıştım. Belki yaygın olarak yapılanı ıspanaklıydı ama her türlü malzeme kullanılarak yapılan ve birkaç çeşidi olan börek incecik açılmıştı ve çıtır çıtırdı. Sokaklarda ara sıra köfteci dükkanları (qofte) ve kebapçılar (qebaptore) arz-ı endam ediyordu. Beyaz peynir ve lorun her çeşidini, kaşkaval denen bir çeşit kaşar peynirini, lokum, baklava, şekerpare, revani, kadayıfı, bozayı ve her çeşit turşuyu satan yiyecek dükkanları ise yan yana sıralanmıştı. Tabii ki lor peynirli biber turşusundan ve incir reçelinden birer kutu almayı ihmal etmedim. İçinde ne olduğunu bir türlü keşfedemediğim kompekay tatlısını da otel odasında incelemeye koyuldum.
Daha sonra, çok değerli dostlarımız Artan ve Elida’yla birlikte "Bujtina e Gjelik" restoranına giderek kendimizi yöresel yemek şölenine hazırladık. Mönünün ilk yemeği bol limonlu, pirinçli, sebzeli ve maydanozlu deka çorbasıydı. Yemeğe ızgara kaşkaval peyniri ve soğan ve domatesle fırında pişirilmiş cirekosta peyniriyle devam ettik. Fırında peynirli ıspanak, köfte, et şiş, Arnavut ciğeri, elbasan tava ve nihayet Tiran tavasının da tadına bakmayı ihmal etmedik. Karaciğer, lor peyniri, parça beyaz peynir, kırmızı pulbiber ve tereyağıyla güvece koyulan ve fırında pişirilen Tiran tavasının tadı bildiğimden çok farklıydı. Tatlılardan favorim, havla ve bademli mürdüm eriği reçeliydi. Kısacası yüzde yetmişi Müslümanlardan oluşan Arnavutluk Avrupa’nın göbeğindeki Osmanlı mirasçısıydı.
Sosisli patatesli gurbetçi omleti
8 kişilik
Hazırlama süresi 15 dakika
Pişirme süresi
15 dakika
Malzeme listesi
6 adet yumurta (Oda sıcaklığında beklemiş olmalı.)
5 yemek kaşığı zeytinyağı
2 adet orta boy patates
2 adet orta boy kuru soğan
3 adet sosis
1 yemek kaşığı dolusu un
1 kahve fincanı süt
1 çay kaşığı tuz, karabiber
Patatesleri soyup yıkayın ve tavla zarı formunda doğrayın. Soğanları ortadan ikiye bölüp incecik halkalar halinde doğrayın. Sosisleri de halka halka dilimleyin. Diğer taraftan, zeytinyağını orta boy bir tavada kızdırıp patates ve soğanları aktardıktan sonra, sürekli karıştırarak 7-8 dakika kadar kavurun. Üzerine doğranmış sosisi ekleyip 2-3 dakika daha pişirin. Yumurtaları derin bir kaba kırıp tuz ve karabiberi ekleyerek çırpın. Un ve sütü de ilave ettikten sonra iyice karıştırın. Bu yumurtalı harcı, sosisli malzemenin üzerine aktarıp, omleti, tavayı ara sıra sallayarak pişirin. Bir kapak yardımıyla ters çevirerek diğer tarafını da pişirdikten sonra dilimleyerek servise sunun.