Paylaş
Van ve Bitlis valiliklerinin ortaklaşa organize ettiği su sporları şenliğine davet edildiğimde aklım fikrim büryan yemekteydi. Ama bir de meşhur Muş ve Bitlis ballarının tadına bakacaktım.
Kanal D için yaptığımız ramazan programının çekimleri nedeniyle ancak 1,5 gün kalabildiğim Bitlis’te adet olduğu üzere sabah erkenden kahvaltı yapmadan büryancı Muhittin Usta’ya gittik.
Etler tandırdan çıkarılıp servis yapılmak üzere çengelleriyle askıya sıralanıyordu. Güler yüzlü, işini tutkuyla yapan Vahit Bey gece 02.00’de dükkana gelip tekeleri (oğlakları) yıkadıktan sonra tuzlamış ve tandırdaki köz ateşin üzerine asarak pişmeye bırakmış.
Bu arada şunu da belirtmek lazım; biz gittiğimizde saat sabahın 09.00’uydu ve masalar dolup dolup boşalıyordu.
AFŞOR ÇORBASI’NIN LEZZETİ TARİF EDİLEMEZ
Etsiz gün geçirmeyen, hatta “Et yemezsek hasta oluruz” diyen Bitlisli Vahit Bey, dükkanını kasım ayında kapatıyor, çünkü tuzla özel olarak beslenen tekelerin eti kışın sertleştiği için büryan yapılmıyor.
Vahit Bey bana önce meşhur afşor çorbasından ikram etti.
Tandırdaki et saatlerce süren pişme işlemi sırasında suyunu tandırın dibine yerleştirilen bakır kazanlara bırakıyor. İşte bu suyla yapılan afşor çorbası, hafif sebzeli sosuyla lezzeti tarif edilemez bir hâl alıyor.
Katıldığımız organizasyonun programı o kadar yoğundu ki Vali Muavini Adanalı Alperen Bey’le Tatvan’a vardığımızda Van Gölü’ndeki tekne gezisi bitmişti. Neyse ki önceki yıllarda Van’a gittiğimde ada turu yapar gibi, uzun bir tekne turu yapmış ve Ahtamar Adası’na gitmiştim de aklım tekne turunda kalmadı.
Geleceğe umutla, heyecanla bakan Bitlisliler, memleketlerinin doğal güzelliklerini, muhteşem tarihini, barış kokan havasını herkesle paylaşmak için çok hevesliler. “Hep Batı’ya gitmeyin, biraz da Doğu’ya gelip bizleri tanıyın, evlerimize konuk olun” diyorlar. Ve ekliyorlar: “Hem coğrafi, hem ekonomik engeller nedeniyle biz gelemiyoruz ama fırsat bulursanız sizi mutlaka bekliyoruz.”
Paylaş