Anadolu’nun gülen yüzü kadınlar

Anadolu; hayatın her yönünü görüp hissedebileceğiniz kadar gerçek, lezzetli sofraların kurulduğu, binbir renkli, bazen sakin, çoğu kez neşeli, her daim misafirperver kadim bir coğrafyadır.

İnsanlık tarihi boyunca farklı kültürlere ve sayısız medeniyete ev sahipliği yapmış Anadolu’nun bütün efsanelerinde, hikayelerinde ve destanlarında ninelerimizin büyük payı vardır.

Azla yetinebilen, yoktan var edebilen, üretici, yaratıcı anneanne ve babaannelerimiz, yeri geldiğinde vatan millet için gözünü kırpmadan düşmanla savaşabilen kahraman kadınlardır.

Mustafa Kemal Atatürk’ün Kurtuluş Savaşı’nda mücadele eden, top tüfek taşıyan, şehit olan ninelerimiz için söylediklerine kulak verelim isterseniz:

“Dünyada hiçbir milletin kadını, ‘Ben Anadolu kadınından daha fazla çalıştım, milletimi kurtuluş ve zafere götürmekte Anadolu kadını kadar himmet gösterdim’ diyemez.”

Kastamonu Cumhuriyet Meydanı’ndaki Şehit Şerife Bacı Heykeli’nin üzerinde yazılı olan bu sözleri her okuduğumda içim titrer.

Yıllardır köşe bucak gezdiğim Anadolu’da beni sımsıkı kucaklayan, bağrına basan, “Aman bu gece bizde kal, sana börek yaparım, dolma sararım, kete pişiririm” diyen kadınlarımızın gülen yüzü, sevgisi benim için hep mutluluk ve ilham kaynağı olmuştur.

Onlarla yemek yapmaya, kahve içip sohbet etmeye, çocuklarımızı konuşmaya, fotoğraf çektirmeye bayılırım.

Daha dün Nevşehir Avanos’taki evinde televizyon çekimi yaptığım Songül Hanım’ı o kadar çok sevdim ki, neredeyse yanı başındaki evi satın alıp ona komşu olmak istedim.

60 yaşlarına gelmiş ve birbirlerini hiç tanımamış Songül ve Sahrap Hanım’lar birkaç saatin içinde dost, arkadaş olmuşlardı.

Kısa sürede bu kadar yoğun duygularla, böylesine sıcak ilişkiler kurabilmek sadece biz kadınlara bahşedilmiş bir duygu paylaşımıdır.

Hayatı her gün yeniden, yeni baştan yaratabilme yeteneğine sahip, yaşamın çiçeği, böceği, rengi, ahengi ve gülen yüzü olan kadınlarımızın bu anlamlı gününü kutlar, tek tek yanaklarından öperim.