Anadolu’dan Fransa’ya geçtim

Güney Fransa’nın Provence bölgesindeki bir köy meydanında bistro kafede oturuyorum. Masanın üzerindeki menüden hangi yemeği seçsem diye bakınırken, “Acaba yöresel Fransız mutfağının en önde gelen yemekleri nelerdir?” diye düşünmeye başladım.

Haberin Devamı

Burdur-Isparta yöresindeki lavanta tarlalarını ve lavanta çiçeği hasadını görmek bir türlü nasip olmamıştı. Güney Fransa’nın Provence bölgesindeki uçsuz bucaksız lavanta tarlalarını görünce, seneye temmuz ayında Isparta’ya lavanta hasadına gitmeye karar verdim.
Kokusunu çok sevdiğim, kolonyasını evimden eksik etmediğim, sabununa bayıldığım, mor rengine hayran olduğum bu çiçeğin rüzgârda salınırken ki zarafetini saatlerce izleyebilirim. Benim gibi diğer turistler ve yaşlı Fransızlar da banklara dizilmiş, bu büyülü kokunun tadına varıyorlardı.
Havadaki parfümlü koku tüm gökyüzünü sarmış bir mutluluk kokusu gibiydi. Ailece oturduğumuz köy meydanındaki bistro kafede, bir taraftan lavanta kokusunu içime çekerken, bir yandan da karşımızdaki muhteşem çeşmenin tarihini okumaya çalışıyorduk.

Haberin Devamı

Anadolu’dan  Fransa’ya geçtim


FRANSA’NIN MİLLİ YEMEĞİ GİBİ

Bistro’nun servis görevlisi siparişleri almaya geldiğinde ben de çocuklara Ege Bölgesinin sevimli köy meydanlarını anlatıyordum. Masanın üzerindeki menüden hangi yemeği seçsem diye bakınırken, “Acaba yöresel Fransız mutfağının en önde gelen yemekleri nelerdir?” diye de düşünmeye başladım.
Pirinçle, çoğu kez safranla balık ve kabuklu deniz ürünleriyle pişirilen “Bouillabaisse” (Buyabes) özellikle Marsilya şehrinin en ünlü geleneksel yemeğidir. Marsilya’nın yerlisi her ailenin kendine has bir buyabes tarifi vardır.
Çorba şeklinde yapılanı da çok popüler olmakla beraber, benim favorim deniz ürünlü ve pilav şeklinde pişirilenidir. En büyük özelliği ise aile sofrasına çok yakışan bir yemek olması.
Ortadaki büyük tavadan alınıp servis yapılan ve paylaşılan bu yemek, sanki Güneydoğu Fransa’nın milli yemeği gibiydi. Pişirilmesi zahmetli ve bol malzemeli bu yemeği her yerde bulabilmeniz zor.

Anadolu’dan  Fransa’ya geçtim

 TAM BİR KREP MEMLEKETİ

Hamur işi sevenler için Fransa tam bir krep memleketi. 25-30 santimlik elektrikli sac üzerinde pişirilen krebin arasına sebzeler, salamlar ve peynirler koyarak müthiş bir çeşitlilik yakalamışlar. Aslında krep için bizim gözlemenin Avrupai tarzı diyebiliriz.
Gözleme; su, tuz, unla yapılırken krep hamuru; yumurta, süt ve unla hazırlanıyor. Gözleme hamuru sert ve açılması emek isteyen zor bir hamurken pratik Fransızlar sulu hamuru kızgın saca dökerek kolayca pişiriyorlar.
Biz gözlemeyi patatesli, otlu veya kıymalı yemeyi tercih ederken, Fransızlar krep içine onlarca çeşit malzeme koyabiliyorlar. Ben Adıyaman’ın Kavurmalı Hitap-Gözlemesini çok sevsem de bizim evin erkekleri mantarlı-peynirli Fransız krebine bayıldılar.

Haberin Devamı

Anadolu’dan  Fransa’ya geçtim


YÖRESEL YİYECEK TABAKLARI

Bir Fransız mutfağı klasiği olan kişler ise pırasalı, pazılı, domatesli, peynirli içerikleriyle epeyce rağbet görüyor.
10-12 santimlik yuvarlak kalıplar içinde tuzlu-sebzeli bir pasta tekniğiyle hazırlanan kişler, benim için bir çay yanı eşlikçisi olmaktan öteye geçemiyor. Ancak öğle saatlerinde bizim gibi tencere yemeği alışkanlığı olmayan Fransızlar için böyle atıştırmalık hafif yiyecekler çok uygun.
Menülerde en çok beğendiğim kısım ise “L’Assiette Provençale” denilen yöresel yiyecek tabakları. Fransızlar geleneksel yiyeceklerini, yöresel ürünlerini tek bir tabakta sunmaya özen gösteriyorlar.
Fırınlanmış domates dilimi, ratatouille (ratatuy) dedikleri fırında pişen zeytinyağlı sebzeleri, etli ya da balıklı ezmeleri (Tartar) bu tabakların ana hatlarını oluşturuyor.
Benim bir hayalim de ülkemdeki her şehrin kendi yöresel ürünleriyle oluşturacağı bir tabak ortaya koyabilmeleri.
Böylece gelen turist bu tabaktaki atıştırmalık lezzetleri tadarak o yörenin iklimini, coğrafyasını çok daha iyi tanıyacak ve eminim o lezzetlerin tutkunu olacak.

Haberin Devamı

Anadolu’dan  Fransa’ya geçtim

Hardal konusunda gurme ve hassaslar

Dünyanın en güzel soslarının kâşifi olan Fransızlar aynı zamanda hardal konusunda da çok gurme ve hassaslar. Yaptıkları her yemeği envaiçeşit sosla ve hardalla lezzetlendiren Fransızlar, kabuklu kabuksuz her türlü deniz ürününü de çok iyi pişiriyorlar. Buz parçaları üzerinde sunum yaptıkları çiğ istiridyeleri, defne yaprağı ve kereviz sapıyla haşladıkları midyeleri yani “mulmarine”leri pek meşhurdur. Dünyanın en lezzetli, en yaratıcı mutfağına sahip olmakla övüne Fransızların menülerine artık İtalyan makarnaları ve pizzaları epeyce katılmış durumda. Ee dünyanın en sevilen İtalya’ya kim karşı koyabilir ki?

Yazarın Tüm Yazıları