Paylaş
vizyon sağlamak, katkı sunmak,
inisiyatif almak…
Ya da sadece duyarlı değil fonksiyonel duyarlı olmak.
Birçok farklı şekilde ifade edilebilir ancak bilmeli ki kurumların tahmin edilenden daha büyük bir gücü var ve
çoğunlukla bu gücü kullanmaktansa “görünen sosyal sorumlu” olmaya
meylediyorlar.
…
Tercih midir yoksa beceri ve vizyon eksikliği midir bilemem. Hatta tamamen iyi niyetle yapılan
“biz bunu yapabildik” durumu bile olabilir.
…
Fazlaca sosyal, toplumsal ya da çevresel gündemi olan & olmak zorunda kalan bir dönemin insanlarıyız.
Dünyanın bu dönemine denk gelmek bizim seçimimiz değil lakin
bununla ne yapacağımız bizim
seçimimiz olacak!
…
Cinsiyet eşitliği, çocuk hakları, eğitime ve gelişime olan ihtiyaç,
iklim krizleri, yangınlar, seller, müsilaj,
yeşil enerji, atık yönetimi,
gıda israfı, çeşitli hastalıklara maruz kalanlara destek,
sağlıklı nesiller yetiştirmek
dezavantajlı grupları topluma entegre etmek
ve daha birçokları.
Fazlaca farklı konu saymak mümkün ve hiçbiri önceliksiz değil.
Hepsi ve daha fazlası çok değerli, çok öncelikli,
çok çok acil!
…
İş hayatı insanları ve tabi ki kurumları kendilerine seçtikleri farklı konularda yıllardır belirli varlıklar gösteriyor.
Bu etkinlikte; son 20 yılda yükselen sosyal sorumlu hallerin,
yeni neslin beklediği aidiyet ve anlam arayışının,
görünürlüğe olan etkisinin
etkilerini tabi ki görmek mümkün.
Ama sizce de tüm bu faaliyetin reklam olmasa da yakın bir seviyede konumlanması çok yazık değil mi?
Sadece bağış yapan, ekibi ya da müşterisi adına şunu ya da bunu yapan,
reklamına sosyal sorumlu olduğu alanı
logo olarak ekleyen,
kısıtlı bir kitle ile çeşitli etkinlikler yapan
kurumlar sizce de bir fırsat kaybı yaratmıyor mu?
…
Oysa bilmeli ki hiçbir değişim ya da gelişim merkezden başlatılmazsa anlam arz edecek kadar etkin olamaz.
Hiçbir konuda sadece sivil toplumdan,
devlet ya da özel sektör kurumlarından salt etkinlik beklemek
doğru değil.
Doğru olan ortak inisiyatifi harekete geçirip, o an için seçilen gündemin kültüre yansıtılmasıdır.
Yani önce kendi söküğünü dikmektir.
Kendi söküğünü dikerken, aynı kurumda bulunan büyük çalışan kitlesini eğitmek ve gücüne güvenmektir.
…
Tam olarak,;
gündeminiz atık yönetimi ise kurum içinde bu konuda bilgilendirmeler yapmak, sadece kurum alanlarını değil çalışanların hayatına da dokunacak destekler sağlamaktan,
gündem sporsa hayatlarına spor kültürünü sokmaktan,
gıda israfı ya da sağlıklı gıda ise kurumun her alanını bu yönde güncellemekten ve bilgi kaynağı olmaktan bahsediyorum
Özetle önemli ve etkin olan;
seçilen & sahiplenilen konu neyse o konuda hem bilgi, hem uygulama hem de kişilerin hayatına dokunacak alanlar
oluşturmaktır.
…
Çok zor değil…
Cinsiyet eşitliği konusunda net bilgi mekanizmaları ve prosedürleri olan kurumlar biliyorum,
sıfır atığı destekleyen ve
tüm tüketim malzemelerini “dönüştürülebilir” alternatiflerden seçen yönetimler biliyorum,
otelin çatısına kovan kurup çalışanlarına ve müşterilerine örnek olan üst yönetimler tanıyorum,
bilgi yoğun aktiviteler yapan ama bunu yaparken sadece çalışana
değil ailelere dokunanları gözlemliyorum.
…
Zor değil, sadece gücü görmek vizyonu buraya çıkarmak yeterli.
Etkisinin ise toplumu olumlu yönde ve hızla değiştirecek kadar
güçlü olduğunu söylemek mümkün.
Paylaş