ÇOK değil, 3-5 yıl önce Trabzonspor'un maçlarına futbol izlemek için giderdik.
Bordo mavili takım belki şampiyon olamıyordu ama sahada varlığını hissettiriyor, Türk futbolunun lokomotifi olduğunu gösteriyordu. Hele hele 3 büyüklerle oynadığı maçlarda tam bir derbi havası yaşanırdı. Doğrusu bu takımın neden bu kadar irtifa kaybettiğini söylemek, ahkam kesmekten öteye gitmez. Çünkü bu takımı adım adım takip edenler, yönetenler ve oynayanlar da ne olduğunu çözmüş değil. Ama bir gerçek orta sırıtarak dolaşıyor ki, onu görmemek için kör olmak gerek. Sözüm Trabzonspor taraftarına... Bu takım sizin, bu takım Türkiye'nin... Ne olur sahip çıkın... Ne olur destek verin... Çünkü atamazsınız, satamazsınız... Ne kadar kızsanız da, ne kadar üzülseniz de, bu takım bir aşk, bir olgudur... İşte Denizlispor karşısındaki Trabzonspor sizin eseriniz. Kimse kalkıp da birkaç kendini bilmez yüzünden ceza aldık bahanesine sığınmasın. Bu faturayı kesenler büyük bir çoğunluk. Zarar vermeyi hak aramak zanneden bu çoğunluk artık uyanmalı.
STRESLİ VE DAĞINIK
Maça gelince... Denizlispor daha organize ve sakindi. Trabzonspor ise stresli ve dağınıktı. Bu sürpriz bir görüntü değildi. Morali sıfıra inmiş bordo mavililer, kaleci Metin Aktaş'ın kurtardığı penaltıdan sonra kendine geldi. Bu dakikadan sonra özellikle Hami'nin geliştirdiği ataklar etkili oldu. Ancak gecenin yıldızı kaleci Süleyman bordo mavililere gol izni vermedi. Renkler çok güzeldir, sevmesini bilene. Yenilmek de kutsaldır, sindirmesini bilene diye bir söz vardır. Bu maçtan sonra Trabzonspor taraftarının sabırlı olmasında yarar var. Unutmamak lazım, öfkeyle oturan, zararla kalkar. Tam bu yazıyı noktalamak üzereyken, Denizlispor'u alkışlayan Trabzonspor tribünlerini de kutlamak gerek.