LORANT... Sevgili hocam.. İşinin zor olduğunu biliyorum. Hele hele Feyenord maçından sonra, hallaç pamuğu gibi atılan bir takım ile seyircinin önüne çıkmanın çok daha zor olduğunu biliyorum.
Ama sahadaki Fenerbahçe'yi içime sindiremiyorum.
Başta sen, tüm futbolcular iyi niyetli, biliyorum. Ama iyi niyetin, futbol oynamaya yetmediğini de biliyorum.
Gözlerimi kapatıyor, 90 dakikayı saniye saniye yeniden yaşıyorum. Washington'un attığı goller dışında, ‘‘Ahh’’ diyebileceğim tek bir pozisyon bile hatırlamıyorum.
Bıraktım pozisyonu, üst üste yapılan 5-6 pası bile anımsamıyorum.
Sadece Washington'un 3 golü var. O kadar.
O 3 gol, belki sizi kandırdı, Ortega ve Washington'u alkışlatmak için oyundan aldınız.
Ama Denizlispor'u kandırmadı.. Sizin göremediğinizi onlar gördü. 3 farkı neredeyse kapatıyorlardı.
İZLİYORSUN
Bir düşünün hocam, ya Washington o gollerin birini kaçırsaydı?
Birbirimizi kandırmayalım...
Bu takım kaliteli bir takım. Bu takım hepsi birbirinden değerli oyunculardan kurulu bir takım. Hiç kuşkusuz, teknik kadrosu da kaliteli bir ekip.
Ama olmuyor, bu takım futbol oynamıyor hocam. Pas yapamıyor, pres yapamıyor, keyif vermiyor. Sahaya şöyle bir göz atan herkes, savunma ile forvet arasındaki 60 metrelik farkı görüyor.
Bu farkı, siz de görüyorsunuz.
Ama bizim izlediğimiz gibi, siz de izliyorsunuz.
Oysa biz sizden, çare ve iyi futbol bekliyoruz.
Stresi yenmenizi, kendinizi aşmanızı istiyoruz.
Sabırla ve inançla bekliyoruz.
Ama uyarmadan da edemiyoruz, ‘‘Bu futbol lig için de, UEFA Kupası için de hocam.’’