Öyle bir maç oynandı ki, sanki şampiyonluğa oynayan Fenerbahçe değil, Diyarbakırspor'du.
Kimse 8 eksiğin arkasına saklanmasın. Bu takımın yedekleri bile Diyarbakırspor ile başedebilecek seviyede. Bir haftadır doğru dürüst idman yapamayan Fenerbahçe'nin bu mağlubiyeti neredeyse bağırarak geldi. Sahada ne yaptığını bilmeyen, anormal seviyede pas hatasıyla oynayan bir takımın dünkü maçtan değil galibiyet, puan bile çıkarması mümkün değildi.
Orta saha, benzini biten otomobil gibiydi. Sadece Abdullah'ın çabaları vardı. Yusuf silik, Hakan, Ali Güneş ve Ali Akdeniz tutuktu. Forvette Andersson ile Serhat yeterli beslenemedi ve Fenerbahçe belki de bu sezonun en kısır pozisyonlu maçını geride bıraktı.
Geçen yıldan kalan miras da gitti. Hep aynı sözler dillerde dolaşıyordu. Yok efendim, 'Bu takım, geçtiğimiz sezon da aynı durumu yaşamıştı. İkinci yarıda toparlanacağız. Şampiyonluğun en büyük adayı biziz' sözlerine artık kimse inanmayacak.
GERÇEKLERE DÖNELİM
Şampiyon olmak için oynamak gerek. Fenerbahçe dünkü futboluyla hiçbir yere gelemez. Sahada 'Mahalle takımı' vardı sanki. Bu kötü gidişin imdadına, belki de devre arası yetişti. Artık herkesin şapkasını önüne koyup düşünmesi lazım. Yönetim, teknik heyet, futbolcu üçgeni, devre arasını iyi değerlendirmeli. Yoksa bu takımdan ne köy olur, ne de kasaba.
Bir çift sözümüz de teknik Direktör Mustafa Denizli'ye... Madem ki Ceyhun hazırdı, neden 20 dakika kala oyuna aldınız? Çok kötü gününde olan Yusuf'a neden bu kadar sabrettiniz? Neden bu takıma hafta başından beri yeterli çalışma ortamı hazırlamadınız? Oysa Samandıra Tesisleri yerine Dereağzı'nda iyi bir çalışma ortamı bulabilirdiniz.
Hayale gerek yok... Fenerbahçe iyiye gitmiyor... Bir türlü düzelmiyor... Bunu sağır sultan duyuyor, herkes biliyor ama, birileri hala 'Hayal edebiyatı' yapıyor. Lütfen, gerçeklere dönelim...