Paylaş
Fenerbahçe’nin kadro kalitesi ile Avrupa Ligi’nde final hedeflemesi çok doğal. Sheriff’i tek golle geçen Fenerbahçe grupta umutlandı ama taraftarına umut vermedi.
Sheriff isimsiz ama koşan ve oyun disiplinine sadık bir takım. Adam paylaşımını iyi yapıyorlar, hücuma ise çabuk çıkıyorlar. Seyirci desteğini de arkasına alan ev sahibi takım ilk yarıda F.Bahçe’ye neredeyse pozisyon vermedi. Gökhan Gönül’ün yokluğunda sağbeke çekilen Önder Turacı, Kazım ile uyum sağlayamadı. Lakayıt tavırları ve şov zihniyeti içindeki Kazım arkadaşlarını da oyundan düşürdü. Aslında oynamak isterse maçın sonucunu belirleyecek futbolcu ama çok istikrarsız.
Sabıra dayalı futbol düşüncesi içinde sahaya çıkan Daum, dönen toplarda tehlikeli olan rakibi durdurabilmek için takımını hücuma ailece göndermek yerine akıllı paslarla gol aramak istedi. Bu düzen içinde Semih istediği topları alamadı. Alex de fazla topla buluşamayınca beklenen gol şansa kaldı.
Anlamsız panik
Devrenin bitimine 5 dakika kala hızlanan Fenerbahçe rakip kalede varlığını hissettirmeye başladı. Üç puanın dışındaki her sonuç gruptan çıkma ihtimalini azaltacaktı. İşte bu düşünce ikinci yarıda oyunun temposunu değiştirdi. İlk dakikadan itibaren gol arayan, rakip kalede görünen Fenerbahçe oldu. Bu baskı 10 dakika içinde golü getirdi.
Semih, Alex’e öyle bir gol attırdı ki, tam derslik niteliğindeydi. Ceza alanına girişi, rakibinden sıyrılışı ve verdiği nefis pas ile kendisini kral yapan kaptanına adeta borcunu ödedi.
Golden sonra anlamsız bir panik başladı. Artık kaybedecek bir şeyi kalmayan Sheriff bütün riskleri göze aldığı anda ikinci golü bulup, işi bitirmek gerekiyordu. Bunu yapabilecek pozisyonlar da oldu. Ama ikinci gol gelmeyince son dakikalar stresli geçti.
Paylaş