Ankara ölüyor

Fotoğrafa adadığı 65 yılın hikayesini bir kitapta toplayan Sıtkı Fırat, “Ankara giderek ölüyor. Meydanları, parkları olmalı bir kentin, burada olan da yok oluyor. Sokakları yaşamalı, her taraf AVM oldu, site oldu sokaklar ölüyor” dedi.

Haberin Devamı

Türk fotoğrafının Ankara’da yaşayan efsane isimlerinden biri de Sıtkı Fırat, “Sıladan Gurbete Fotoğrafın Ardında Altmışbeş yıl” adlı kitabının tanıtımını geçtiğimiz günlerde Çağdaş Sanatlar Merkezi’nde bir fotoğraf gösterisiyle yaptı. Tanıtımla birlikte “Anadolu’da bin yılın Türk İzleri”, “Türk Dünyasından Renkler”, “Saklı Cennet Kemaliye”, “Gönül gözümden” isimli dört sergi de eş zamanlı olarak açıldı. 27 Ocak’a kadar açık kalacak sergi görülmeye değer.

KÜLTÜR VE SANAT BÜYÜK ÖDÜLÜ ALDI

2011 Yılı’nda Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından 4 fotoğrafçıya Kültür Sanat Büyük Ödülü verdi. Sıtkı Fırat, Ara Güler, İzzet Keribar ve Sabit Kalfagil’le birlikte bu ödülü alan ustalardan biri oldu. Kitabını, fotoğrafı ve Ankara’yı konuştuk 85 yaşındaki büyük ustayla. Altmışbeş yıl önce tanıştığı fotoğraf sayesinde, dünyasını vizörden görüp, deklanşöre dokunarak kalıcı kıldığını anlatan Fırat, hayatın başında yıllarını verdiği resim sanatının fotoğraflarına etkisinin büyük olduğunu söyledi.
Sıtkı Fırat’la uzun sohbetten ilgi çekecek bölümleri aktarıyorum, onun cümleleriyle:

Haberin Devamı

1960’TA ANKARA’YA GELDİ

1948-1951 yılları arasında şimdiki Gazi Üniversitesi’nde verilen resim eğitimleri sırasında fotoğraf dersleri de vardı. O zaman fotoğrafa ilgi duymaya başladım. Resim öğretmeni olarak bir süre çalıştıktan sonra 1960 yılında Ankara’ya yerleştim. Ama tüm Türkiye’yi de dolaştım sonrasında. Biz zaten bir kaç fotoğrafçıydık, ülkenin tarihini, doğasını fotoğrafladık. İyi ki de yapmışım, bugün devlet arşivlerinde binlerce fotoğrafım var. Bu kareler ülkenin envanteri, yıllarca tanıtımlarda kullanıldı.

BAŞKENT’TE İLK RENKLİ BASKI

1980 yılında Fırat Color’u açtım. Şimdi oğullarım Aykut ve Artuk bu işin başında. Renkli fotoğrafın yeni yeni yaygınlaştığı yıllardı. Ama profesyonel anlamda standardı olan bir labaratuvar yoktu. Bu açığı kapattık. Hala renkli ve negatif filmlerin banyosunu yapıyorlar. İstanbul dahil Türkiye’nin dört bir yanında eski usül fotoğraf çeken az sayıda fotoğrafçı buraya gönderiyor filmlerini.

Haberin Devamı

FOTOĞRAF ARTIK GERÇEK DEĞİL

Dijital fotoğraf makinalarının çıkmasıyla herkes fotoğraf çekmeye başladı. Fotoğrafın kendisi zaten sanat değildir. Fotoğrafı sanat yapan fotoğrafı çeken kişidir, onun fotoğrafa, çektiği konuya bakışıdır, entellektüel birikimidir. Fotoğraf yaygınlaşıp, bilgisayarlarda yapılmaya başlayınca gerçekliğini kaybetti. Fotoğraf, artık gerçek değil.
Şimdi fotoğraflar çekilmiyor, bilgisayarda yapılıyor. İyi bir grafikerin elindeyse fotoğraf, bambaşka bir hale geliyor. Asla yadırgamıyorum. Yaratıcılık orada da çok önemli, çok farklı çalışmalar ortaya çıkıyor. Bu da bir sanat belki ama adı fotoğraf olmuyor bence. Fotoğrafla, resim arasında bir nokta. Böyle değerlendirmek lazım.
30’u aşkın ülkede fotoğraf çektim. 1999 yılında Çin Halk Cumhuriyeti’nin 50. Kuruluş yılı için hazırlanacak prestij kitabında 16 ülkeden birer fotoğrafçı davet edildi. Bunlardan biriydim. Şimdi bu kadar gezen bir fotoğrafçı olarak bakıyorum, Ankara giderek ölüyor. Meydanları, parkları olmalı bir kentin, burada olan da yok oluyor. Sokakları yaşamalı, her taraf AVM oldu, site oldu sokaklar ölüyor.”

Haberin Devamı

SITKI FIRAT KİMDİR

Erzincan Kemaliye’de doğan Sıtkı Fırat, ilkokul, ortaokul ve Öğretmen Okulu‘nu İstanbul’da okudu. Anadolu’da bir yıl köy öğretmenliği yaptıktan sonra Gazi Eğitim Enstitüsü Resim-İş Bölümü’nde fotoğrafla tanıştı. Fotoğraf eğitimini aldığı Şinasi Barutçu’dan etkilenerek, 1949 yılında fotoğraf çekmeye başladı. Resim öğretmeni olarak çalıştığı Diyarbakır ve Ankara Öğretmen Okullarında fotoğraf kursları açtı. Gazi Eğitim Enstitüsünde Öğretim Üyesi olarak resim ve fotoğraf eğitimi verdi. 1977 yılında emekli oldu. Sanat hayatına resim yaparak başlayan Sıtkı Fırat’ın fotoğrafladığı Türkiye’nin doğası ve kültürel zenginlikleri değişik dergilerde, takvimlerde, ülke tanıtımlarında kullanılan broşürlerde ve afişlerinde yayınlandı. Yurt içinde ve yurt dışında açtığı 100’ün üzerindeki sergiden, “Türkiye”, “Memleketim”, “Doğu Karadeniz’in Güzellikleri”, “Ormanlarımız ve güzellikleri” “Yurttan ve dünyadan yansımalar” akıllara kazındı. 1998 yılın da TÜRKSAV tarafından “Türk Dünyasına Hizmet Ödülü” aldı. 2004 yılında FSK tarafından “Fotoğrafta 50. Yıl Onur ödülü” verildi. 2001 yılında FIAP tarafından “Yılın Duayen Sanatçısı”, 2005 yılında Sanat Kurumu’nca “Yılın Fotoğraf Sanatçısı” seçildi.

Yazarın Tüm Yazıları