Paylaş
Her şeyden önce fotoğraf, onun genlerinde var. Adını aldığı dedesi Mehmet Turgut da babaannesi Emine Hanım da babası Ahmet Turgut da fotoğrafçıydı. Ankara’da başladığı fotoğraf hayatını İstanbul’da sürdüren Mehmet Turgut, önümüzdeki günlerde ‘Ustalar’ sergisiyle başkente geliyor. Fotoğrafçılıkta 25’inci yılını kutladığı ‘zamansız portreleri’yle ustalara saygısını sunan Turgut’un sergisi 6 Ocak’ta Atakule’de açılacak.
GELİRİ ÖĞRENCİLERE
Geçtiğimiz günlerde ilk olarak İstanbul’da sergilenen ‘Ustalar’, Ankara’nın ardından Türkiye’nin dört bir yanına ulaşacak. Sergi; akademisyen, ressam, müzisyen, gazeteci, fotoğrafçı, yazar ve edebiyatçılardan oluşan birbirinden değerli 40 ustanın fotoğrafından oluşuyor. Atakule’nin ev sahipliğinde, BigChefs’in katkılarıyla düzenlenen ‘Ustalar’ sergisinde fotoğrafların limitli edisyon baskılarının satışlarından elde edilecek gelirse güzel sanatlar ve gastronomi ile ilgili bölümlerde okuyan gençler için Türk Eğitim Vakfı bünyesinde açılan ‘Yarının Ustaları’ burs fonuna aktarılacak.
DEDESİNDEN ADINI DA MESLEĞİNİ DE ALDI
“Kardeşim, sergimle Ankara’ya geliyorum” diyerek aradığında, fotoğraf camiasının yakından tanıdığı Mehmet Turgut’u, Hürriyet okurlarına kısa da olsa anlatmak istedim. Mehmet Turgut, fotoğrafçı bir ailenin çocuğu olarak 1977 yılında Ankara’da dünyaya geliyor. Dede Mehmet Turgut’tan sadece ismini değil mesleğini de alıyor. Dede fotoğrafçı, babaanne fotoğrafçı, amcalar fotoğrafçı ve baba fotoğrafçı olunca Mehmet Turgut da fotoğrafı seçiyor hayat yolu olarak kendine. Mehmet Turgut, sayısız sergiler açıyor. Birçok başarılı işe imza atıyor ve sonuç olarak yurt içi ve yurt dışından sayısız ödülün sahibi oluyor. Yalnızca Türkiye’de değil dünyada da başarılarıyla adından söz ettirmeyi başarıyor.
BABAANNE EMİNE TURGUT’UN HİKÂYESİ
Ailesinde en değerli hikâyelerden birinin babaannesinin de fotoğrafçı olması olduğunu söyleyen Mehmet Turgut, çocukluğunda dinlediği anıları şöyle anlattı; “Dedem Mehmet Turgut, Türkiye’nin ilk fotoğrafçılarından. Anadolu’nun Rus Savaşı’nı yaşadığı, mücadelelerin en zorlularının verildiği dönemlerde fotoğrafçılık yapıyor ve aile fertlerine de öğretiyor. Babaannem Emine Hanım, hamilelikleri sırasında bile fotoğraf çekerek, yorganlarını karanlık oda yapıp kullanan savaş içinde savaş veren cefakâr kadınlarımızdan. Memuriyeti nedeniyle Anadolu’nun farklı kentlerinde görev yaparken orada fotoğraflar da çekiyor, fotoğrafçılık yapıyor dedem. Babaannem dedemle birlikte stüdyoda fotoğraf çekmiş. O dönemde erkeğe fotoğraf çektirmek istemeyen kadınlar oluyor. Babaannem de fotoğrafa meraklı, alıyor eline makineyi böyle başlıyor babaannem için fotoğraf macerası. Babaannem fotoğraf çekmekle kalmamış rötuş ve baskı yapmayı da öğrenmiş. Çektiği fotoğrafların rötuş ve baskılarını da kendisi yapmış. Dedem de kendi çektiği fotoğrafların rötuş ve baskısını yapmış. Fotoğrafçı bir ailenin efsane anılarıyla büyüdüm.”
BABADAN OĞULA GEÇEN GEN ‘FOTOĞRAF’
Fotoğrafçılığa Ankara’da babasının yanında başlayan Mehmet Turgut, 3 nesil fotoğraf hikâyesini şöyle aktarıyor; “Babam da babasının yanında başlamış. Dedem cam film kullanmış başka bir teknoloji görmüş. Babam siyah-beyaz, siyah-beyazdan renkliye ve renkliden dijitale hepsini gören bir jenerasyon. Ben siyah-beyazı hayal meyal hatırlıyorum. Ama renkliden dijitale geçişi çok net yaşadım. Babam fotoğraf konusunda daha muhafazakârdı. Gelenekçi görünüyordu ama benimle tanık olduğu yenilikleri de reddedemiyordu. Hatırlıyorum dijital fotoğrafın ilk çıktığı dönemde ben hızla adapte olurken babam, ‘oyun oynuyorsunuz’ diyordu. Rötuş işleri elle yapılırken Photoshop’a geçtim. Yeniliklere açık oldum. Türkiye’de ve yurt dışında sergiler, projeler ondan sonra ödüller arka arkaya gelmeye başladı. Ama her şeyden önce iyi bir fotoğraftır, iyi bir düşüncedir değerli olan. Fotoğrafınız iyi değilse hepsi boş. Fotoğrafçılık hayatımın odak noktası. Fotoğraf önce bir tutkudur. Sizi saran bir duygu, tutku. Önce bu tutkuyu bu aşkı yüreğinizde hissedeceksiniz. Başarı sonrasında gelir zaten.”
SERGİDE FOTOĞRAFI YER ALAN 40 USTA
Adnan Çoker, Ahmet Turgut, Ara Güler, Arif Keskiner, Aydın Boysan, Cahit Berkay, Cem Yılmaz, Demet Akbağ, Erdal Beşikçioğlu, Ergin İnan, Erkan Can, Erkin Koray, Erol Büyükburç, Fazıl Say, Ferhan Şensoy, Haldun Dormen, Haluk Bilginer, İlber Ortaylı, Leman Sam, Mehmet Ali Birand, Mehmet Güreli, Menderes Samancılar, MFÖ, Muazzez İlmiye Çığ, Murathan Mungan, Mustafa Alabora, Mücap Ofluoğlu, Nebahat Çehre, Nejat Yavaşoğulları, Rasim Öztekin, Rutkay Aziz, Seyfi Dursunoğlu, Şemsi İnkaya, Şener Şen, Tuncel Kurtiz, Yaşar Kemal, Yetkin Dikinciler, Yıldız Kenter ve Zeynep Oral.
KİMDİR?
21 Temmuz 1977 yılında Ankara’da doğdu. İsmini aldığı dedesi Mehmet Turgut’un mesleği olan fotoğrafçılık, kaderini belirledi. Uzun yıllar teorik fotoğrafçılık, baskı teknikleri, boyama, kara kalem ve fotoğraf işleme üzerine çalışmalar yaptı. İlerleyen zaman içerisinde kendisini kurgusal fotoğraflar çekmeye ve fotoğraf sanatına adadı. Photographic Society of America ve Austria Super Circuit başta olmak üzere yurt içi ve yurt dışında sayısız ödül kazandı. Fotoğrafları birçoğu uluslararası arenada altmışa yakın sergide izleyiciyle buluştu. Ayrıca fotoğraf üzerine sayısız seminerler verdi. Turgut, TEDx İstanbul ve Boston MIT gibi platformlarda konuşmacı olarak yer aldı. Turgut aynı dönemde dünyaca ünlü Fransız şarkıcı Patricia Kaas’in “Best Of” albümü “19” ve Ozzy Osbourne’un single çalışması “Let It Die” için kullanılan kapak fotoğraflarını çekti. 2009’da Türk Sanat Kurumu tarafından “Yılın Fotoğraf Sanatçısı” seçildi. 2014 yılında ise One Eye Land Ödülleri’nde Avrupa’da “Yılın Fotoğrafçısı” oldu. Yayın hayatına 2009’da başlayan Karakalem Dergisi’nin ve 2019’da başlayan 46 Dergisi’nin sahibi ve yaratıcı yönetmeni olan Turgut, ilk fotoğraf kitabı olan “30”u ise 2012 yılında çıkardı. 2014 yılında Ara Güler ve Aydın Boysan gibi isimlerle “Ala Portreler” projesini ortaya çıkardı. Roma Expo Sabatini’de yurt dışındaki ilk fotoğraf sergisini açtı. Kafa, Ot, Tuhaf gibi edebiyat dergilerine görsel danışmanlık ve içerik üretmeye devam etmekte olup eğitimci kimliğiyle üniversitelerdeki görevini sürdürüyor.
TARİHİ KAREDEKİ AİLE
“85 yıl önce Gaziantep... Çeken dedem ve bu fotoğraftaki herkes fotoğrafçı” sözleriyle anlatıyor fotoğrafı Mehmet Turgut. Cam filme çekilen bu karede Mehmet Turgut’un amcası Fikret, babaannesi Emine, halası Maida ve babası Ahmet Turgut var.
“Ustalığa sadece zamanla, sadece sabırla ulaşılmıyor.
Usta olmak için sadık olmak lazım.
Ustalığına yürüdüğün yola sadakat göstermek lazım.”
Aydın Boysan
Paylaş