Paylaş
Buraya tabela olur mu?
ALSANCAK İşçiler Caddesi'nde, İzmir Çocuk Rehabilitasyon Merkezi var. Sokakta kalan, tiner ve benzeri uyuşturucu bağımlısı çocukları barındırıp topluma kazandırmak amacıyla oluşturulan ve Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu sorumluluğundaki bu merkeze valilik, belediye, polis ve çok sayıda gönüllü kuruluş destek veriyor. Merkezde 9-16 yaş arası 20 çocuk kalıyor, yarısı da okula gidiyor.
BU merkezin yan sokağına bir pavyon açıldı. Turistik işletme belgesiyle açılan pavyonun kocaman ışıklı harflerle yazılmış tabelası merkezin yanına konulmuş. Gece yanıp sönen bu koca tabelayla ortalık çeşitli renklere boyanıyor. Çocukların yatakhanesi de bu tabelaya bakıyor. Sokak sabaha kadar başta taksiciler olmak üzere, çok sayıda taşıt tarafından dolduruluyor.
Bin an önce taşınmalı
ÇOCUKLAR korna, müzik gürültüsüyle, değnekçilerin, sarhoşların sesiyle uyuyamıyor. Topluma kazandırılmak istenen, kimsesiz veya ailesi tarafından terkedilmiş çocuklar işte gecelerini bu hengamede pavyon ışıkları altında geçiriyor. Bu rahatsızlık üst makamlara da iletilmiş, ama cevap alınamamış.
MERKEZ, çok küçük bir binada hizmet vermeye çalışıyor. Çocukların oyun parkı bile yok. Çevresi işyeri ve TIR garajı, yıkık bina dolu. O da yetmezmiş gibi şimdi de pavyon açıldı. Çocukların bu sağlıksız ortamdan kurtarılıp, yeni ve modern bir binaya götürülmesi şart. Açıkçası Büyükşehir Belediyesi’nin reklam tabelası yönetmeliğinin de ne işe yaradığını merak ediyorum.
Toplum sağlığı hiç mi önemsiz?
TEMİZLİĞE önem verilmeyen bir ortamda yaşıyoruz. Raflara, vitrinlere nasıl geldiğini bilmediğimiz gıdaları alıp tüketiyoruz. İşte 35 ZC 663 plakalı kamyon... Buca'da mezbahadan kesilmiş koyunları almış kamyonun yan tarafındaki çengellere asmış. Etler sağa sola, brandaya değiyor. Kamyonun arka kapağı da açık. Böylece bütün tozun, çöpün de etlere bulaşması sağlanmış. Bu etler bir kasaba, markete bırakılacak ve sofralara doğru yola çıkacak. Hadi şoför cahil, kamyonun Et Entegre Tesisleri'nden bu şekilde ayrılmasına izin verenlere ne demeli?
TEBESSÜM
Anons
CEMAL’in Anadol marka otomobili otoyolda arızalanınca gelip geçene el kaldırır. Sonunda son model Opel Vectra otomobille Dursun durur ve Cemal'in en yakın tamirciye kadar aracını çekmesi ricasını kabul eder. Bu arada, Cemal yavaş gitmesi için Dursun'u ikaz eder. O da fazla sürat yaparsa arkadan kendisine sellektör yapıp ikaz etmesini ister.
İKİ otomobil halatla birbirine bağlı yola koyulur. Dursun biraz hızlanınca Cemal hemen farları yakar söndürür. Sürat 140'a gelir, Cemal sürekli sellektür yapar, fakat dinletemez. Bu arada arkadan yetişen İdris'de Toyoto otomobiliyle Dursun ile yarışa girer. Dursun gaza basar, İdris gaza basar, yanyana giderler. Arkadan da Cemal Anadol otomobiliyle korkudan kanter içinde sürekli sellektör yapıp durur.
BUNLARI güren trafik polisi Temel, ilerde bekleyen amirine anons eder: ‘‘Amirim, üç otomobil yarışa girmiş. Tehlikeli bir şekilde size yaklaşıyor. Beyaz bir Toyoto ile son model bir Vectra ve arkadan da Anadol marka otomobil. Anadol sürekli sellektör yapıp bir de yol istiyor...’’
YAŞAMIN İÇİNDEN
AH GÜLTEN AH
GÜLTEN, İzmir'in bir gecekondu semtinde oturuyordu. Ailesi 6 çocukluydu. Kalp hastası babası sürekli çalışamıyor, ev çocukların getirdiği parayla dönüyordu. 19 yaşındaki Gülten alımlı bir kızdı. Bir tekstil şirketinin satış mağazasında çalışıyordu. Ve bir müşteriye gönlünü kaptırdı.
PAZARLAMACI olduğunu söyleyen erkeğe aşık olmuştu, beyaz gelinlikli evlilik hayalleri kuruyordu. Haftalar geçti, erkekten evlilikle ilgili bir söz çıkmazken mağazaya bir bayan geldi, Gülten'i sordu. Bayan, evli olduğu erkeğin Gülten'le ilişkisi olduğunu, mutlu yuvalarını yıkmasına izin vermeyeceğini söyledi, aradan çekilmesini istedi.
GÜLTEN'in dünyası yıkıldı. Saatlerce gözyaşı döktü. Amaçsız halde dolaştı durdu. Derken evde kolonyayı üzerine döktü, kibriti ateşledi. Bir anda alev topu oldu. Üzerindeki elbiseler tutuştu. Son anda kurtarıldı vücudu büyük ölçüde yanmış halde hastaneye kaldırıldı.
ÖLÜMDEN döndü ve 5 ay hastanelerde tedavi gördü. Ailesi, eldeki avuçtakini bu yolda harcadı. Fakat genç kızın vücudundaki yaralar kapanmadı. Gülten evine gönderildi. Güzelliğinden eser kalmayan, yürüyemeyen, üzerine çarşaf dahi örtemeyen Gülten, sevgisine layık olmayan erkeğin buna değmeyeceğini söylüyordu, çok pişmandı, ama çok geçti.
AİLE sosyal yardım derneklerine başvurdu, hayırsever işadamlarıyla görüştü. Hastaneye tekrar yatırılan genç kız bir dizi ameliyat geçirdi, vücudundaki yaralar ve yüzündeki yanık izleri biraz kapandı. O şimdi eski günlerini özlüyor, ama artık iş işten geçmiş, bir anlık bunalım geri dönülmeyecek sonuçlara neden olmuştu.
Paylaş