Paylaş
UCU açık bir sorudur. Mustafa Kemal yaşasaydı Petkim’in özelleştirilmesine onay verir miydi?
Hayır, devletçi ve milliyetçi olduğu için vermezdi. Evet, dünyadaki gelişmelere uyum sağlar, onay verirdi. Her iki bakış açısını geliştirebilir, savları güçlendirebiliriz. Ama sonuçta bu bir tahmindir. Yanılma payı da vardır.
Nazım Hikmet 100 yaşını görseydi, 2002 yılında yapılmış kutlamalarda en ön sırada yine mülki erkanın oturmasını mı isterdi, yoksa fabrika işçileriyle bir geceyi mi tercih ederdi? Bence ona eziyet etmiş devletle kolay kolay barışamazdı. En önde başkaları otursun isterdi.
Ahmet Kaya yaşasaydı... İte kaka da olsa barışa doğru gidilmesine sevinirdi bir kere. Ama bu onu iktidarın çekim alanına sokmaz, zalimlere karşı susturmazdı. O şarkılarıyla her türlü itirazını sürdürürdü. Biraz daha ileri gideyim. Ona yapılanları susarak izleyenlerin bugünkü hezeyanlarını da yemezdi.
Oğuz Atay yaşasaydı AK Parti’li olurdu demekse hem Atay, hem de AK Parti algısında ciddi zorlama gerektiriyor.
Hayatı bu kadar zorlaştıracak, her şeyi birbirine tıkıştıracak ne var diye sormadan edemiyorum.
***
Besten barın işe git
TÜRKİYE İstatistik Kurumu hane halkı tüketim harcamaları verileriniaçıkladı. En büyük harcama kalemleri gıda ile alkolsüz içecekler, konut ve kira, ulaştırma harcamaları olarak görünüyor.
Pek çok bölgede hane halkı harcamasının yüzde 60’ı buralara gidiyor. Geriye kalanla da durum idare ediliyor. Giyim ve ayakkabıya, sağlığa, eğlenceye, eğitime, lokanta ve otellere, haberleşmeye, alkollü içecekler ile tütüne, ev eşyasına, çeşitli mal ve hizmetlere maalesef küçük yüzdeler kalıyor.
Örneğin; eğitim harcamaları bazı bölgelerde ulaştırmanın beşte biri, bazı bölgelerde onda biri. Eğitim şart diyenler için çarpıcı bir istatistik.
Ülkedeki harcamaların ortalama yüzde 15’i Ege Bölgesi’nde yapılıyor. İstanbul yüzde 23 pay alıyor.
İlginçtir Ege Bölgesi, İstanbul hane halkına göre alkollü içeceklere, eğlenceye, ulaştırmaya, giyim ve ayakkabıya daha büyük bir yüzde ayırıyor. Eğitime değil ama!
En acı gerçek ise, ülkedeki dengesizliğin bu verilere de aynen yansımış olması. Hane halkı harcamasının yüzde 70’i Ankara’nın batısında gerçekleşiyor.
***
Dil sorunu
TÜRKİYE Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı’nın web sayfasında yayınlanan Güven Sak imzalı yazıda Türkiye’nin hala daha İngilizce konuşamadığından söz ediliyordu.
Onca eğitime karşın uluslararası sıralamalarda yerimiz iyi değilmiş. Son yıllarda da geriliyormuşuz.
Hürriyet EGE’nin dil konusuna sık değinen yazarlarından Sevgili Nihat Demirkol’un hemen “peki Türkçe konuşabiliyor muyuz?” diye soracağını biliyorum. Yabancı ya da yerli, dil sorunumuz olduğu aşikâr.
İşe Türkçe’nin daha uzlaşmacı, daha hoş görülü sözcüklerini kullanarak başlasak iyi olur aslında. O zaman iletişimimiz güçlenir, biraz sakinleriz, İngilizce için vakit ve enerji kalır.
***
Mandalina
GEÇENLERDE Seferihisar Belediye Başkanı Tunç Soyer’den bir kasa mandalina geldi. Bu ara mandalina bol, ama Seferihisarınkiler ambalajından tadına kadar mükemmel. Anlaşılan üretici birliği sıkı çalışıyor. Seferihisar sakin, ilçede hayat var... Bünyeye, dokuya uygun kıpırtılar var. Arada bir www.seferipazar.com adresine göz atıyorum. O da üreticiden tüketiciye başarılı bir girişim. Seferihisar’ı heyecanla izlemeye devam ediyoruz.
Paylaş