Paylaş
Son iki üç hafta içinde neler neler oldum diye düşününce…
Çalışanı olmasam da bu gazetede yazdığım için “şarlatan” oldum. Üzerime alınmıştım zaten.
HDP’ye oy vermeyi düşündüğüm için “vatan haini” oldum. Daha başka bir sürü sıfat cabası. Arkamdan konuşanlara hiç girmiyorum.
Can Dündar’ın Cumhuriyet’te yaptığı gazeteciliğe destek verdim. E tabii geçmişteki bazı işleri nedeniyle kibar ifadeyle “gafil” oldum.
Gezi’nin ikinci yılı şerefine yine çapulcu, darbeci, paralel, işbirlikçi zart zurt oldum.
Ne güzel…
Ayar veren, hesap soran, bedel ödeten bir Cumhurbaşkanımız var. Nankörlük etmeyeyim. Geometrisi de çok kuvvetli. Ne dese yeridir. Farklı gezegenlerdeniz sonuçta.
HDP konusu buraya mümkün değil sığmaz. Hele hele “hakikati yakalamış ve neyin ne olduğunu çok iyi bilen” insanlara kendinizi anlatmaya çalışmak aşırı yorucu. Evet ya, ne diyorsanız oyum!
Can Dündar meselesi ise haber alma/verme özgürlüğüyle ilgili. Özgürlükleri savunmak ilkesel bir duruş… Kim için, ne zaman, nerede olursa olsun.
Gezi… İki yıl olmuş hala anlayamadıysanız ben ne diyeyim ki? Bana ümit vereni lanetlenmeniz doğruya yakın olduğumu düşündürüyor. Biat istiyorsunuz. İtiraz değil. Ben de tam tersini hayal ediyorum!
Tüm sıfatlarınız başım üstüme sevgili muktedir, iktidar, yandaş, eş dost, arkadaş, akraba…
Tepkiselliğiniz gözlerinizi kör, kulaklarınız sağır etmesin yeter…
Rica ederim biraz şüphe edin ya kendinizden!
Doğrularınız sahiden o kadar sağlam mı?
Paylaş