Nefret dili

Haberin Devamı

Onlar ve biz diye diye bir kutuplaşma yaratıyorsun ve oy için bu ayrışmayı sürekli besliyorsun.


Medyandaki kraldan çok kralcılara saldırgan yorumlar yapma, nefret suçu dolu yazılar yazma fırsatı veriyorsun. Hatta bu tarzı zımni olarak teşvik ediyorsun.


Şehitler veriliyor… Kadınlar eski eşleri, sevgilileri tarafından öldürülüyor… Her gün trafik kazalarında canlar gidiyor…


Sokaklarda silahlar çekiliyor… Millet burnundan soluyor… Eş dost akraba okuldaş birbirine girecek hale gelmiş…


Yüz milyon dolarlara yeni statlar yapmışsın, seyirci gitmiyor…


Övündüğün ekonomin sallanıyor…


Hiç olmaması lazım elbet ama bu tablonun vahametine bakınca bu ülkede az gazeteci dövülüyor!


Bütün tahriklere, hedef göstermelere, yalan yanlış kasıtlı yanlı haberlere rağmen hala daha sessiz çoğunluğun bir sağduyusu var.

Haberin Devamı


Ya da nefret dilinin yüzü eskidi. İnsanlar bu dilin ülkeyi ne hale getirdiğini yaşayarak görüyorlar.


***


İZMİR’İN OYU


Binali Yıldırım bir kez daha İzmir’de seçime giriyor. Tabii ki seçilecek. Çok daha kolay yerler varken yine İzmir’i seçmiş olması ilginç.


Bu seçimde güvenlik kaygıları ve terör ön planda… Diğer yanda her seçimin ana belirleyicilerinden olan ekonomi iyi sinyaller vermiyor.


Geçenlerde açıklanan “reel sektör güven endeksi” aşağıdaki grafikte görüldüğü üzere son 6 yılın en düşüklerinde.


Bu gidişin iktidar partisinin oy oranına olumsuz yansıması beklenir.


Yansımazsa da muhalefetin yetersizliğinin, yeterince güven vermediğinin tescili olur.

Nefret dili


Ekonomik iklim bu… Cumhurbaşkanının tavrı şimdilik 7 Haziran sürecindeki gibi muhalifleri karalama şeklinde devam… Ve yer İzmir…

7 Haziran’da burada 700 binin az üzerinde (%26) oy almış Akp 1 Kasım’da oylarını korursa başarıdır. Arttırırsa da tamamen Binali Bey’in kişisel farkıdır.


****

Haberin Devamı


BENCİL, KURAL TANIMAZ, UTANMAZ


Yetkililere de zaman zaman fazla yükleniyoruz galiba. Her şeyi onlardan bekliyoruz.


Geçen yıl Kordon’daki Orduevinin yemekhanesinde küçük çaplı bir yangın olmuştu. Yan sokağa park eden araçlardan dolayı itfaiye müdahale etmekte zorlanmıştı.


Orada bulunan trafik polisine neden ceza yazmıyorsunuz diye sitem etmiştim.


Memur bana “bir araca 13 defa ceza yazdım” deyince de susmuştum. “Neyse parası veririz, yapacağımızı yaparız” davranış kalıbı bu zamanda az rastlanan bir kalıp değil.


Kordon’daki park hikayeleri bitmez: Caddenin Cumhuriyet Meydanı çıkışında yol hem meydana doğru dönüyor hem de daralıyor. Sağ tarafa araç park ederse de turist otobüsleri gibi uzun araçlar geçemiyor ve trafik tıkanıyor.

Haberin Devamı


Çözüm belli. Ya yol genişleyecek ki kaldırımda fazlasıyla pay var. Ya araç park etmeyecek. Ya da uzun araç girmeyecek.


Bir sabah durumu fotoğraflayıp Büyükşehir’in basın koordinatörü Reşat Yörük’e attım. Aradı, detayları aldı. Ulaşım daire başkanlığına ileteceğini söyledi.


Ertesi gün de park yapmayı engellemek için konulmuş konilerin fotoğrafını yolladı.


Takip eden gün de ben o konileri kaldırıp park etmiş araçların fotoğrafını yolladım. Sonra koniler tekrar yerleştirildi.


Kordon’un 20-30 metrelik küçücük bir bölümünde verilen mücadeleye bakar mısınız? Yetkililerin de işi zor, zira trafiğin paydaşlarının en azından bir bölümü son derece bencil, kural tanımaz ve utanmaz.

Haberin Devamı


Şimdilik koniler yerinde ama bakalım nereye kadar…

Yazarın Tüm Yazıları