Paylaş
BU kavga zıt kutupların ideolojik tartışmasından çıkmadı.
Bu kavganın taraflarının birbirlerinden farklı Türkiye hayalleri yok.
Bu ilkesel bir kavga da değil. “Seçilmişin yanında olunmalı” demek kolay.
Seçilmiş, bugün savaştığıyla bir zamanlar dirsek dirseğeydi. Yedi ay önce de bugün destek beklediği kesimlerle çatışıyordu.
Ne dış güçlere karşı daha hazır bir iktidar çıkacak bu kaostan, ne de yolsuzluklara karşı kutsal bir mücadele veren yargı.
Bu kavgada daha adil, daha huzurlu, daha yaşanır bir Türkiye iddiası göremezsiniz.
Bu kavganın kazananı olmayacak. Görünürde olsa bile olmayacak.
İleride tarih kitapları bu kavgadan kontrolsüz güçlerin kuralsız savaşı olarak bahsedecek.
Bedelini de hep beraber ödeyeceğiz.
Ama yine de bu kavga, hemen olmasa bile, bazı şeyler değiştirecek, bazı şeyleri düzeltecek diye umuyoruz. Ne hallere geldik!
***
Ayıptır
AN itibarıyla CHP, İzmir ilçelerinin Belediye Başkan adaylarını açıklamış değil. Dedikodular havada uçuşuyor. Seçime kalmış 2.5 ay.
Kimlere oy verilecek, hedefleri, projeleri nelerdir çok önemli değil anlaşılan.
Efendim, ortam karışık mazeretini de kabul edemiyorum, siyaseten yıpranma palavrasını da.
Çağdaş geçinen ana muhalefet partisinin, ülkede en yüksek oy oranına sahip olduğu illerden birinde böyle lakayit davranması en basit ifadeyle ayıptır.
Seçmene saygısızlıktır.
CHP’yi eleştirmek AK Parti’ye yarıyor ve uygun bulunmuyor biliyorum, ama eleştiri olmayınca enerji patlaması da yaşamıyor CHP.
***
Şimdi iyi haberler
1927 doğumlu Sevgili Can Kıraç’la hukukumuz çok eskiye, annemle babamın evliliğine kadar uzanır. Ara ara görmüşümdür kendisini. Uzaktan izlemişimdir. Zaman zaman yazışmışızdır.
Bu yılbaşı öncesinde “yazılarını okuyorum” mealinde bir elektronik posta attı bana. Çok hoşuma gitti. Arkadan da muhteşem bir yılbaşı kutlama mesajı geldi. Tam Can Amca’ca...
İyi yöneticiliğinden öte, o benim için özenin ve inceliğin sembolüdür. Ne kadar çok Can Kıraç yetişirse, bu ülke o kadar daha yaşanır olur diye düşünürüm.
Lara Cindoğlu 2003 doğumlu. Bebeklikten tanırım onu. Son 5 yıldır daha az görüşüyoruz, ama olsun güzel haberleri geliyor.
Meğer Laruş, Urla Yelken Kulübü’nde Optimist’te yarışmaya başlamış. En son arkadaşlarıyla birlikte 2013 sonunda Katar’ın Doha kentinde yapılan uluslararası yarışmada takım olarak büyük başarı sağlamışlar.
Ne güzel bir haber...
Lara-yelken-Urla muhteşem bir üçlü olmuş. Üstelik benim de o yaşlarda uğraştığım optimist sınıfında...
Takım arkadaşları Rasim Yaşar, Okyanus Arıkan, Can Ertürk ve Aaron Schnlick de büyük bir alkışı hak ediyor.
Rasim Yaşar katıldığı 12 yarışın 8’ini kazanmış. Antrenörler Aysun ve Gürbüz Arıkan’a da ayrıca tebrikler.
Ülkenin başka yerlerinde de böyle anlamlı başarılar yakalayan gençler var mutlaka. Gündemin panzehiri gibiler.
Plasenta’nın Beyoğlu’ndaki ofisine ikinci kez gittim geçen hafta. Yine dünyaya 25-30 yıl kadar erken gelmişim hissine kapıldım.
Plasenta’nın işi şirketlerin sosyal medya faaliyetlerini yönetmek... Bugünkü iletişim ikliminde şirketlerin Facebook ve Twitter’dan uzak kalmaları zor.
Orada olmak gerekiyor. İşte Plasenta şirketlere bu hizmeti veriyor.
MediaCat tarafından geçen yılın en başarılı sosyal medya ajansı seçildiler. 60 kişi çalışıyor. Çalışanların yaş ortalaması 26. Ofise girer girmez havadaki enerjiyi hissediyorsunuz.
Bu ülkede böyle insana ümit veren pek çok pırıl pırıl genç şirket var.
Diğer yanda da internete sınırlamalar getirmeyi hedefleyen kafalar hiç durmuyor. Kontrolü elde tutmak istiyorlar. Bu kez daha kapsamlı bir şekilde geliyorlar, çünkü internet büyük tehdit!
Ele avuca sığmıyor!
Geçenlerde Vimeo video sitesine ulaşımı engellediler, mesela...
Nasıl da yorucu olabiliyor bu ülke böyle. Kendini sabote edebiliyor. Köşeye sıkıştırabiliyor...
Şöyle sakin, rahat duramıyor.
Paylaş