Kentin içine stat sığar mı

Ufukta Göztepe'nin Gürsel Aksel ve Karşıyaka'nın Yalı statları inşaatları görününce tartışma da başladı. Kentin içine stat mı yapılır diye..

Haberin Devamı

İtiraz edenlerin itiraz noktaları belli. Zaten sıkışık olan kentin içine ek yük getirmenin sakıncalarını sayıyorlar. Haklılar.

 

Etrafta oturanlar istiyor mu, soruldu mu diyorlar. Haklılar.

 

Buna karşılık statların yapılmasını savunanlar da var.

 

Başka seçenek olmadığı için kent içine razı olan acelecileri bir kenara bırakıyorum.

 

Dikkat çekici yaklaşım olarak sevgili Tanzer Kantık'ın Kent Stratejileri Merkezi Facebook grubundaki yazısını not etmek isterim.

 

Sevgili Tanzer orada semt stadının yaratacağı kültürel aidiyetin önemini vurguluyor. Ayrıca biraz da iyimser bir bakış açısıyla bu aidiyetin zamanla futbol açısından da kent insanı için de olumlu dönüşümler sağlayabileceğini söylüyor.

 

Haberin Devamı

Sorunun statta değil, kentte olduğuna vurgu yapıyor. Onun da haklı olduğu yanlar var.

 

Ben ortada bir yerlerdeyim.  Kent dışına yapılmasına biraz daha yakınım.  Zor bir karar diyorum.

 

Ama bu statlar zaten yapılacaksa:

 

 

Sadece proje ve inşaat sürecinin değil, 

 

Stadın işletilmesinin de şeffaf, katılımcılığı önemseyen, kamuoyu ile iletişimi doğru kuran bir çizgide olması şart.

 

Yoksa herkese baş ağrısı olarak geri döner.

 

***

 

TRAMVAY İNŞAATI

Bu Büyükşehir'in müteahhitleriyle yıldızım yıllardır barışmaz.

 

Şantiye düzenlerine aklım ermez, güvenlik önlemlerini son derece yetersiz bulurum, çevreye verdikleri dolaylı zararlar konusunda pek hassas olmadıklarına inanırım.

 

Haberin Devamı

Bu düşüncelere muhtelif şantiyelerde bizzat yaptığım gözlemler sonucu vardım. Ne anlatsanız boş. Gördüğüme, yaşadığıma inanırım.

 

Hemen her gün içinden iki kez geçtiğim tramvay inşaatı da düşüncelerimi teyit ediyor. Daha bir saat önce geçtim.

 

İnşaatın hızıydı, etrafa verdiği rahatsızlıktı, yarattığı tehlikelerdi falan o konulara girmeyeceğim. Sadece haftalardır kullandığım yol zeminin berbatlığının altını çizmek istiyorum. Yeteri kadar gidip geldim. Kimsenin umuru değil.

 

Mazgal çıkıntıları ayrı çukurlar ayrı. Amortisör ya da lastik hasarı alıp almamak tamamen şans meselesi.

 

Biz buna mecbur değiliz. Daha iyi bir yol zemini mümkün.

 

Evet, bu büyük kitleleri ilgilendiren bir sorun değil. Evet, bu kentin çok daha büyük dertleri var. Ama o berbat zemin de bir şeylerin göstergesi!

 

***

 

Haberin Devamı

EGE TV'NİN GELECEĞİ

 

2000'li yılların başı olsa gerek. Cnbc-e yayına yeni başlamış. Başka bir ekonomi kanalı yok.

 

Biz Ege TV'de teknik işlerden sorumlu sevgili Öztekin'in çabası ile dizüstü bilgisayardan TV ekranına grafik aktarmayı başarmıştık. Ekonomi yorumlarına görsel boyut katmıştık. O günlerde yerel bir televizyon için oldukça yenilikçi bir adım sayılırdı.

 

Sonrasında EGE TV ile ilişkim kesik kesik olsa devam etti. Efsane program Ege Finans'a defalarca konuk oldum. En son Nihat Demirkol ve Burcu Atatür ile üç yıl devam eden ve bu yıl sonlanan İki Dirhem Bir Çekirdek programını yaptık.

 

Şimdi duyuyorum ki Ege Tv el değiştirme sürecinde. Anladığım kadarıyla da el değiştirme gerçekleşmezse sonlanacak. Birileri işsiz kalacak.

 

Haberin Devamı

Böyle bir durum olursa İzmir'de yerel Tv kanalı kalmamış olacak. Bunun nedenlerini de gelecek yazıda ele alalım. 

 

 

GERÇEKÜSTÜLÜK DEVAMSA 

 

An itibariyle dolar kuru 3,3840 TL'de.  Tabii ki dünyanın sonu değil ama çok önemli bir uyarı bu. 

 

Böyle bir ekonomik ortamda ülkenin gündemine bakın bir de.  Tartışılması gereken onlarca önemli konu beklerken...  

 

Çok acilmiş ve çözümmüş gibi olmadık bir kanun metni ve yarattığı haklı infialle meşgulüz.   

 

Bu akıl dışı, bu insan hakları dışı, bu evrensel ilkeler dışı uygulamalar ülkeye olan güveni sarsıyor, dolar kurunu besliyor.  İçeride fay hatlarını derinleştiriyor.  Dış mihraka ne hacet! 

 

Bu gerçeküstülük, bu bozuk odaklanma devam ederse bunun faturasını hep birlikte ödeyeceğiz. 

Yazarın Tüm Yazıları