Paylaş
İlgi büyükmüş, katılım rekorları kırılmış denince “şüpheci ben“ olarak hemen Metis Yayınlarının sahiplerinden eski dostum Müge Sökmen’e mesaj attım.
“Nasıl” dedim “memnun musunuz fuardan, çok kalabalıkmış ama bu satışlara yansıdı mı?”
“Evet” dedi “arkadaşlar ilgiden ve satıştan memnunlar.” Sonra da ilave etti “İzmir Kitap Fuarı son yıllarda şaşırtıcı derecede canlı geçiyor. Eskiden fuardan ancak başa baş çıkardık.”
Son zamanlarda aldığım en iyi haberlerden biri oldu bu. Bölgenin kitaba ilgisinin yükselişte olması güzel bir şey…
Ayrıca yeni kitaplarını yazan, ilk kitaplarını çıkaran dostlar için de ortam uygun demek ki. Umarız ürün kalitesi giderek yükselir ve iyi yazarlar çıkar aramızdan.
***
GÖZTEPE’NİN HALLERİ
Bu futbol tuhaf bir oyun. Bazı şeyler öngörülebilir gibi görünse de karşınıza öyle sürprizler çıkıyor ki öngörü yapmaktan bile çekiniyorsunuz.
Göztepe bunun en son örneği. Sezon ne umutlar, ne yatırımlar, ne planlarla başladı. Şimdi play off’a kalma mücadelesi veriliyor.
Tamam, böyle hayal kırıklıkları pek çok takımın başına gelmiştir, daha da gelecektir.
Yalnız Göztepe vakasının ilginçliği bununla bitmiyor.
Altı hafta önce Göztepe Okan Buruk’la yolları ayırdı ve takımın başına Yılmaz Vural’ı getirdi.
O gün bugün altı maçta alınan puan sadece 6! İki galibiyet dört yenilgi. Yani teknik adam değişikliği pek bir yarar sağlamadı. Hatta ters tepti.
Buna karşılık gönderilen teknik adam Okan Buruk Akhisar’ın başına geçti ve dört maçta üç galibiyet alarak takımı tehlike bölgesinden uzaklaştırdı.
Şimdi artık iyi sürpriz zamanı... Umarım kalan haftalarda takım toparlar play off’a kalır sonra da süper lige çıkar da “işte Yılmaz Vural farkı” der ve bu yazıyı yazdığımla kalırım.
***
GEL DE ELEŞTİREL BAKMA
Hürriyet’in Ege Bölge Temsilcisi Deniz Sipahi arada bir bana “Urla’yla ilgili yaz, İzmir’le ilgili yaz, küçük hikayelerle ilgili yaz” der.
Haklıdır da büyük hikayeler ulusal kalıpta zaten yazılıyordur. Üstelik bölgemiz Ege’dir, yaz yaz bitmez.
Ancak şunu da itiraf edeyim ki gayet yerel başlasam da klavyem makroya kayar, büyük kavramlar yazıya giriverir. Yerelde olan biten bütünde olan bitenin bir yansımasıdır ne de olsa.
Yani yaşadığımız İzmir, yaşadığımız Ege her ne kadar kendine has bölgeler olsalar da Türkiye ortalamasından kopamazlar.
Sorunlar benzerdir, kaygılar benzer. İyilikler burada da kötülüklerin gölgesinde kalır. Siz ne kadar iyiyi görmek isteseniz de.
Mesela otopark meselesi Urla merkezde de bir sorundur artık. Ya da kötü yapılaşma… Ya da tabela kirliliği… Hepsi bir planlama meselesidir ve o planlama Urla için de eksikmiş gibi görünür.
İnsan daha önce başka yerlerde yapılan hatalardan ders alınsın ister. Ders almak gibi bir niyet görmeyince mecburen “aman Başkan etme eyleme” kıvamında yazar.
Kaldı ki yerel de olsa “iktidar” becerdiklerini kamuoyuna anlatmakta mahirdir. Abartarak hatta çarpıtarak yapar bu işi. Eksikliği, aksaklığı ancak eleştirel bakan dile getirir.
Ayrıca iktidar “eleştirel olana” sen bizim bilmediğimiz neyi biliyor, akıl edemediğimiz neyi akıl edebiliyor olabilirsin ki havasında baktığı için eleştiri sorun da olmaz. Kubbede bir hoş seda olarak kalır…
Yoksa sadece son on beş yılda yazılmış binlerce eleştirel yazıya rağmen kentin durumu ve memleketin hali bu olur muydu?
Paylaş