Paylaş
SEVGİLİ Ahmet Büke’yle yine İzmir üzerine konuşuyorduk önceki gün. “İzmir’i yazmaya devam edecek misin?” diye sordu. “Evet, özellikle bu kentte yaşayan öğrencilerin ve çalışan genç insanların sesi neden çıkmıyor, çıkamıyor onun üzerine yazmak istiyorum” dedim.
Memlekette bir İzmir algısı var. Doğru, yanlış, eksik, fazla... Kimilerine göre kale, kimilerine göre faşizmin başkenti! Sahiden bu kadar keskin duruşu mu var bu kentte yaşayan üç küsur milyon insanın? Böyle bir şey mümkün mü?
Bu biraz İzmir’i kimin nasıl anlattığına bağlı tabii... İzmir’in nasıl yansıtıldığına da... “Bence İzmir eksik konuşuyor” dedim Ahmet’e. “Konuşan kanaat önderleri belli isimler zaten. Her olayda onlardan görüş alınıyor. Yıllardan beri belli bir çizgileri var, kabul. Ama bu bütün İzmir demek değil ki? Sessiz çoğunluk biraz konuşabilse İzmir’den farklı sesler de çıkmaya başlar” diye ilave ettim.
Ahmet “şöyle bir şey yapılamaz mı?” diye sordu:
“Yerel bir basın kuruluşu mu olur, yerel idare mi el atar bilemem. Bir irade İzmir’in genç seslerini bulup davet edecek. Gençten kasıt 35 yaş altı. Kentin değişik mahallelerinden iş insanları, eğitimciler, akademisyenler, yazarlar çizerler, kamu çalışanları, varsa sendikacılar, STK üyeleri ile işbirliği içinde iki yüz isim saptanacak. Bu isimlerden bir veri tabanı oluşturulacak. Kente dair bir tartışma mı oldu? Bir görüş almak mı gerekti? SMS yoluyla ya da sosyal medya üzerinden bu kişilerin fikri alınacak. Yanıtlar bir web alanında eş zamanlı olacak. Böylece şimdilerde sesi pek duyulmayan bir bölüm kentlinin de refleksleri gerçek zamanlı olarak görülmüş olacak.”
Böyle bir grup son olarak Ege Bölgesi Akil Adamlar listesine ne tepki verirdi acaba? Hani ben yaşını almış biri olarak “doku uyuşmaz” diyorum, ama sonuçta muhtelif önyargıları katılaşmış, bu ülkedeki gel gitlerden yorulmuş bir kentliyim. Gençlerin ne diyeceğini merak ederim. Dinlerim, önemserim. Hakim seslerden sıkılmış vaziyetteyim.
Gülümseten sergi
BİZ Gırgır’la büyümüş bir nesiliz. Mizah anlayışımız bile öyle şekillendi bir yerde.
Geçenlerde bir karikatür sergisini dolaşırken içimde sanki Gırgırlı günlerden kalma bir his uyandı. Günlük hayatın akışına fazla kapılmışız ve Gırgır sonrası mizah dergilerini ihmal etmişimiz diye düşündüm.
Sergi Aydın Doğan Vakfı’nın 2012 yılı karikatür yarışmasına katılan eserlerden oluşuyor. Atatürk Kültür Merkezi’nde, 16 Nisan’a kadar görülebilir.
Zaman ayırıp gitmeye çalışın derim. Ayrıca, karikatürlere şu linkten de ulaşabilirsiniz.
http://sanalmuze.aydindoganvakfi.org.tr/Gallery/Exhibitions.aspx
Rusları alır bir telaş
RUS doğalgaz devi Gazprom’un Başkanı ABD’nin kayagazı çalışmalarını kastederek demiş ki, “Bu alanda yapılan çalışmaların sonuçları negatif. Bunun yakında patlayacak bir balon olduğu yönünde düşünceler var.”
Kayagazı, adı üzerinde belli kayaların gözeneklerinden elde edilen gaza deniyor. Kalorisi doğalgaza göre daha düşük. Ancak bol miktarda bulunuyor ve daha ucuza mal oluyor.
ABD’deki iddia kayagazının enerji işi için bir milat olduğu yönünde. Hem temiz, hem ucuz enerji olmasının yanında Kuzey Amerika’da ABD’nin 100 yıllık enerji ihtiyacını karşılayacak gaz rezervi olduğu söyleniyor. Bizde de ülkenin 40 yıllık enerji ihtiyacını karşılayacak rezerv olduğu hesap ediliyor.
Ya Ruslar fena halde yanılıyor ya da Amerikalılar. Şunu belirtmekte fayda var. ABD’DE, doğalgaz fiyatları gazın bollaşma beklentisiyle son beş yılda 8 dolardan 4 dolara indi.
Bizim Ruslar’dan gazı kaça aldığımız devlet sırrı olduğu için kıyaslama yapamıyoruz, ama İstanbul ve Ankara’nın ABD fiyatlarının kat be kat üzerinde doğalgaz kullandığı malum.
Bu tartışmada şahsen ABD’nin kazanmasını istiyorum. Doğalgaz fiyatlarında indirim yapılması için henüz erken olabilir. Ama fiyatlarda aşağı baskı olacaktır. Bir gün indirim gelecektir.
Esas, şu kayagazı sayesinde petrolü günün birinde 60 dolarlarda görebiliriz. Hem doğalgaz hem petrolde dışa bağımlı bir ülke için bunu hayal etmek bile güzel.
Paylaş