Paylaş
GENCECİK çocukların ölümlerini kutsayarak geldik bugünlere. Yazılmamış yazı, verilmemiş demeç kaldı mı? On binlerce kez “bu son olsun” dedik. Ölenler istatistik oldu, hayat devam etti.
Ne acıdır ki, ölmeyip yaralı kurtulanlar da ihmal edildi. Hayatla boğuşan gaziler kaderlerine terk edildi.
Bu sefer de benzer şeyler yaşanıyor. Ama bünye kaldırmıyor artık. Yıllardır yaralan dur, ardından iyileşir gibi ol, sonra bir daha yaralan. Bir daha, bir daha... Hazmetme kapasitemizin sonu burası.
Ayrıca, partiler üstü bir mesele falan da değil bu. On yıldır iktidarda olan, ekonomideki iyilikleri her fırsatta sahiplenen siyasi irade terör konusundaki kötülükleri de üstlenmek durumunda. Bugün barış on yıl öncekinden daha yakın değil, ne yazık ki...
Neden patinaj yapıyoruz? Sebep öfke siyaseti mi? Kafa karışıklığı mı? Aşırı özgüven ve iddia mı? Yoksa siyasi ikbal hesapları mı var işin içinde?
Dış faktörler de etkendir mutlaka. Bu bölgede oyun hep olmuştur. Olacaktır.
Ortak bir siyasi akıl şart. Barış emek istiyor, özen istiyor, sabır ve kararlılık istiyor. Böyle bir iklimden çok uzağız şu an için. Görüldü ki, ekonominin nispeten iyi gitmesi derin sorunları halletmeye yetmiyor.
Umudumuz Rus annelerin çocukları
Olimpiyatlara katılan sporcu sayımız artınca beklentiler de yükseldi. Kendi kendimizi gaza getirmeyi severiz zaten. Neyse şimdi gerçekler karşımızda.
Bunun arkasından demeçler gelir, muhtelif federasyon seçimlerinde bir sürü numara dönmeye devam eder, ümidimiz 2016 Rio olarak sürer gider. Daha önce olduğu üzere...
Aslında Çeşme plajlarındaki duruma bakıp ümitlenmiştim. Belli ki, bütün kış vücut çalışmış, idman yapmış insanların çokluğuna kanıp galiba “sporcu” bir toplum oluyoruz diye düşünmüştüm. Kadınlı erkekli. Sonuçlar böyle gelince anlaşıldı ki, amaç biraz spor yapmak, ama asıl mesele “fit olmak” galiba. Estetik kaygılar önde. Sportif ruhtan ziyade...
Neyse Allah’tan son 8-10 yılda Türklerle evlenen Rus annelerin çocukları büyüyorlar. Ümidimiz onlarda. 2016 veya 2020’de kesin madalya patlaması yaşayacağız sayelerinde!
Magazinin hali
Mesleğim gereği ekonomi yayıncılığını yakından izliyorum. Yazılı basındaki, sosyal medyadaki, televizyonlardaki ekonomi haber ve yorumlar oldukça kaliteli... Eksikler yok mu? Olmaz mı, ama genel düzey tatmin edici.
Spor yayıncılığına bakıyorum. Piyasa gereği futbol ağırlıklı yürüyor. Orada da standardı yükselten genç ve yeni yüzler çoğalıyor. Bilgiye dayalı yayıncılık ağırlık kazanıyor. Bir değişim çabası gözleniyor.
Magazin gazeteciliğine gelince... Durum vahim bence... Kalite, Tan Gazetesi resimaltı yazılarını aşamıyor. Ayrımcılık orada, kadın vücudunu malzeme yapma orada, dedikoduya dayalı habercilik orada, özel yaşama tecavüz orada, hayalden üretilmiş haber orada, nefret söylemi orada...
Piyasanın talep ettiği bu demek, işin de kolayı... Hukuki alt yapı tamam olsa, doğru ve zamanında işlese magazin bölümleri tazminatlardan dolayı ciddi zararlar yazdırırdı gazetelere. Uzun süre böyle gidemezler...
Paylaş