Paylaş
TROLEYBÜSE binip anneanneye babaanneye el öpmeye gittiğimiz bayramlar çok eskilerde kaldı.
O günlerden bugünlere çok şey değişti. Ama asıl şaşırtıcı olan değişir diye beklediğimiz bazı şeyler bir türlü değişemedi. Hala da aşılamadı.
O yüzden de böyle bayramların sabahları bile olumlu yazılar çıkamıyor klavyeden. Çıksa da pek inandırıcı olmuyor.
Yine de iyi bayramlar diliyorum. Daha iyi bayramlar yaşamak umudunu koruyarak...
------
Sakıncalı bir spor mu
GEÇEN haftaki yazımda İzmir’de sessiz sedasız tamamlanan 33’üncü Dünya Ritmik Cimnastik Şampiyonası’ndan söz etmiştim. Özellikle de yüksek bilet fiyatlarına dikkat çekmiştim. Bu konuda bir okuyucudan gelen mesajı aynen paylaşıyorum:
“Yazınız için teşekkür ederek başlamak istiyorum. Söylemek istediklerimizi aynen yazıya dökmüşsünüz. Ne yazık ki, yazınızı pazar günü okuma fırsatı buldum. Kızımın otobüste hızla geçerken görmesi üzerine, cumartesi günü internet araştırması ve bir kaç telefon görüşmesinden sonra Mersinli’ye ulaştık Cimnastik Şampiyanası için. Ama 50 lira bilet ücreti (3 kişi) fazla geldi. Sadece öğrenci 30 liraydı. Dediğiniz gibi sessiz sedasız, ancak belli bir kesimin yapabildiği bir sporu, izleyemeden sessiz sedasız geri döndük. Söylediğiniz kanal da kablolu yayında yok sanırım. Ya da ücretli. Spora, dansa, sanata düşkün bir aile olarak imkanlarımızı zorlasak da izleyici bile olamıyoruz Türkiye şartlarında. Sizi tebrik ediyorum tekrar. Saygılarımla.”
Selma Deriner Yetişkin
Bu arada, fikir versin diye şu anda ülkemizde devam eden Dünya Kadınlar Basketbol Şampiyonası final maçı biletlerine baktım. 43 TL ile 106 TL arasında. Çeyrek final maçlarında ise fiyatlar 13 TL – 63 TL arasında.
İnsan düşünmeden edemiyor. Belki de kadınların yaptığı ve vücut hatlarını gösteren kıyafetlerin giyildiği bir spor olarak ritmik cimnastik sahiden “sakıncalı” sporlar kategorisinde mi yer alıyor! Hala oralardayız yani!
---------
Yeni parti
YIL olmuş 2014... Bilişim iletişim çağı dünya hızla değişmekte... Bunun yanında ciddi finansal belirsizlikler ve tehditler var. Hem yakın hem uzun vadede.
Bölgemiz her zamanki gibi karışık. Ülke olarak her bakımdan kırılganız. Böyle bir ortamda ne işlerle uğraşıyoruz. Kılıklar, kıyafetler şunlar bunlar. Ne garip tartışmalarla zaman kaybediyoruz. Gerçekten dehşet verici...
Bu iklim beni öyle bir bastı ki, geçen gün kafamdan hayali bir siyasi parti kurdum.
Bu parti iktidar olmayı falan hedeflemeyecek. Sadece gündemin ülkenin öncelikli ve gerçek sorunları üzerinde kalması için çabalayacak. Bu konularda projeler üretecek, iktidarı özellikle bu konular üzerinden eleştirecek.
O zaman ülkenin en önemli üç sorununu saptamak lazım. Bu partinin öncelikleri şöyle olacak:
Enerji – Cari açığımızı yaratan enerji meselesinin dengeye kavuşturulması hayati önemde... Enerji devrimi şart...
Cinsellik – Ülkedeki pek çok sorun, özellikle de şiddet iklimi cinselliğin baskı altında yaşanmasından kök alıyor. Cinsel devrim şart...
Eğitim – Değişen dünyaya hakkıyla cevap verebilmenin yolu, zamanın ruhunu yakalayan bir eğitim sisteminden geçiyor. Eğitim devrimi olmazsa olmaz...
Doğal olan bizim sabah akşam bu konuları konuşuyor olmamız. Buraları halletmeye çalışmamız. Başka Türkiye ancak bu şekilde mümkün!
Partinin adı da Başka Türkiye Partisi olsun bari!
Paylaş