Paylaş
Bu ülkede bir şair ölür, bin dizesi yeniden doğar. Sağken yeterince ilgi gösterememiş olmanın özrü gibidir yasın bu hali. Sonra ortam yavaş yavaş soğur. Öbür şair öldüğünde bir daha harlamak üzere…
Ölüm haberini alınca Gülten Akın’ı iyi çalışmış, şiirleri üzerine “Aydınlığım, Deliyim, Rüzgârlıyım” isimli inceleme kitabı yazmış İzmirli şair ve yazar Zeynep Uzunbay’ı aradım.
“Bir şeyler yazmak, söylemek ister misin?” diye sordum.
O da bana 5 Mayıs 2012 günü Salihli Şiir İkindileri'nde, Dionysos Şiir Ödülü alan Gülten Akın'ı orada takdim ederken söylediklerini yolladı:
“Sizi ve şiirinizi çok sevdik, çünkü siz dilimizin ucuna gelen, aklımıza tam konacakken kaçıveren şeyleri yazdınız. Söyleyebilseydik tam da sizin söylediğinizi söyleyecektik.
Üstelik bunu öyle uluorta da yapmadınız. Dökülüp saçılmadan, ötekini, dipte duranı duyurdunuz bize. Sizin her türlü kabalığı yontan kaleminiz, inceliklerle tanıştırdı bizi.
Kendinize "günaydın" diyerek başladığınız şiir yolculuğunuz, bizi de aydınlattı. Aşkı, aşksızlığı, kavuşamamayı; korkuya yalana alışmış yüzlerin arkasını; bir nokta kırılmışlığımızın gözlerimizin ardında nasıl büyüyüp durduğunu, insanı insana bağlayan güvenci, anneliği, bizi itip balımıza dadanan bu çağı ve daha ne çok şeyi sizin ışığınızla seçtik.
Çerçevelenmiş kurallı bir hayatı, eksik bırakmadan sürdürme zorunluluğu içindeyken, sizin bulduğunuz, sizin kurduğunuz imgelerle nefes aldık. Siz bizim karanlığa düşen mavi beneğimiz, yaralı mavi balinamız, mavi kuşumuz, ama en çok da çizginin dışına çıkma fikrimizsiniz.
Sizi, şiirinizi sevdik, çünkü bu dünyada, bizi anlayan biri var duygusunu yaşadık, kötü yalnızlıktan kurtulduk. Teşekkür ederiz.”
Gülten Akın’ın mekânı cennettir diye düşünüyorum.
Bu arada Zeynep Uzunbay’ın yeni romanı “Yokuş Aşağı Portakallar” bu hafta kitapçılarda yerini alacak. İlk romanı “Acı Bir Kuş” okuyup seven bizler yeni kitabı merakla bekliyoruz.
****
NASIL BİR MUHALEFET?
1 Kasım sonrası esas cevaplanması gereken soru bu.
*** Siyasi partiler yetersiz olduğuna göre STK’lardan, meslek odalarından, sendikalardan katkı şart
*** Nefret diline nefret diliyle karşılık vermek iktidar destekçilerini birleştirici etki yaptı. Bundan böyle daha yumuşak bir ton tutturmak önemli
*** Kanada Başbakanı örneğinden hareketle pozitif siyaset: çözüm öneren, alternatif sunan, ikna eden, gerçek zamanlı siyasette ısrar edilmeli
*** İktidarın hamlelerini öngörerek proaktif hareket edilebilmeli
*** Medyaya uygulanan açık ve zımni baskılardan dolayı alternatif iletişim kanalları canlı tutulmalı ve zenginleştirilmeli
Evet, söylemesi kolay da bunlar hangi siyasi blokta karşılık bulur?
Mevcut yelpazede hiç birinde gibi duruyor!
*****
URLA ZAMANI
Sevgili İrfan Berberoğlu’nun 3 yaşında bir İngiliz yarış atı var, adı “Urla Zamanı”. Bu ara formda. Son altı yarışının üçünü birinci bitirdi.
Beni işin ganyan kısmı değil atın ismi heyecanlandırıyor. Urla için güzel tanıtım oluyor. Hatta İrfan Abiyle telefonda konuştuğumuzda bu ata Urla Belediyesinin bile destek çıkması lazım diyerek şakalaştık.
Belediye tarafından geçen yıl başlatılan Enginar Festivali de çok tutmuştu. Gelecek yıllarda Urla isminin bu festivalle özdeşleşeceğini sanıyorum.
Ama asıl bomba beklenmedik bir yerden, Brad Pitt ve Angelina Jolie çiftinden geldi. Urla’dan ev almaları bölge insanını heyecanlandırdı. Haber medyada da bir hayli yer buldu.
Doğru, bugünkü dünyada böyle tanınmış insanların herhangi bir yeri veya şeyi işaret etmesi önemli oluyor. Meali şu: ilk aşamada Urla’da gayrimenkul fiyatları yukarı doğru kıpırdayabilir. Sonrası Allah kerim!
Gerçekten de Urla’nın zamanı geliyor olabilir. Ancak umarım Alaçatı örneğinde olduğu gibi “aşırı tanıtım” nedeniyle yerel doku imha olmaz!
Paylaş